DİYARBAKIR - STÖ'lere kayyım atamasını getiren kanuna tepki gösteren kadınlar, “OHAL sürecinde ‘İltisak’ ile birçok kişiyi ihraç ettiler, kurumları kapattılar, şimdi de sivil toplum örgütlerine kayyım atama yetkisini getiriyorlar" dedi. 

Sivil Toplum Örgütleri'ne (STÖ) kayyım atamasının önünü açan ve faaliyetlerini sınırlandıran "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanın Önlenmesine İlişkin Kanunu"na karşı tepkiler sürüyor. Yasanın ciddi sonuçları olacağını belirten STÖ temsilcisi kadınlar, kayyım yasasına karşı mücadeleyi bırakmayacaklarının altını çizdi.

'VESAYET’

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Sekreteri Gulan Çağın Kaleli, 43 maddeden oluşan teklifin sadece temel gerekçe olarak 6 maddeden oluşturulduğunu, geriye kalan tüm maddelerin sivil toplumu örgütlerini vesayet altına almaya yönelik düzenlemeleri içerdiğini kaydetti. 

‘GÜVENLİKÇİ POLİTİKALAR’

İktidarın OHAL’den sonra güvenlikçi politikalarını daha da gözler önüne serdiğine dikkati çeken Kaleli getirilen yasayla olacakları şöyle anlattı: "İktidar, Türkiye ve Kürdistan’ı bir bütünen kontrol altına almak için güvenlikçi politikalar üretmeye başladı. Masumiyet karinesini yerle bir eden teklifle birlikte derneklerin faaliyetlerinin durdurulması ve akabinde kayyım atama yetkisi verildi. OHAL sürecinde de ‘İltisak’ kavramını üreterek birçok kişiyi ihraç ettiler, kurumları boşalttılar şimdi de sivil toplum ayağını oluşturarak kayyım atama yetkisi getirildi. İkinci olarak internet üzerinden toplanan yardımlara bildirim özelliği getirildi bunun sonucunda yardımlara el konulabilecek ve inisiyatifi de vali ve vali yardımcılarında olacak.”

'STÖ'LERE DE SİRAYET EDECEK'

Kaleli, önceden İçişleri, Maliye ve Hazine Bakanlığınca denetlenen derneklerin getirilen yasayla birlikte her yıl olmak kaydıyla İçişleri Bakanlığı’nın gözetiminin yanında kolluk ve kolluk yetkisi tanınmış kamu görevlilerince de denetim yapılabileceğini söyledi. Kaleli, "Güvenlikçi politika sivil topluma da sirayet edecek. 'Benim gözetimim olmaksızın çalışma yapamazsınız, beni eleştiremezsiniz ancak bizim çizdiğimiz sınırlar içerisinde faaliyetlerinizi yürütebilirsiniz' diyorlar açıkçası" diyerek teklifle hedefleneni aktardı.

'HUKUKTA YERİ YOK'

Daha önce hukukun, toplumun ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yasalar yapıldığını fakat şimdi tam tersi yerden bakıldığını aktaran Kaleli, “İktidar kendini koruma altına alacak, kendi politikalarını güçlendirebilmek için yasal zemin hazırlıyor. Ama bunun hukukta bir yeri yok" ifadelerini kullandı.

'BİNADAN İBARET DEĞİL' 

Kaleli, “İstedikleri teklifleri sunabilirler, yasalaştırabilirler ama biz çalışmalarımıza devam edeceğiz. Çatılarımız sadece bir binadan ibaret değil. Biz sahada olacağız” dedi.

'SUSTURULMAK İSTENİYOR'

“2016 yılında da böyle bir filme tanıklık ettik” diyen Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya da, o dönemde yaşananları kıyım olarak tanımladı. 

Meclis’te kabul edilen yasanın yine kadın kazanımlarının hedef alındığına dikkati çeken Kaya ,"Özgür düşünceyi üretecek bütün alanlar baskı altında. Bu yasayla Türkiye’deki bütün sivil toplum örgütleri dizayn edilmek, susturulmak isteniyor. Hem ekonomik anlamda bir baskı denetlemesi hem de Kürdistan’daki sivil toplum örgütlerini de Terörle Mücadele Kanunu'na atfeden maddeler var. Biz de en çok bundan etkileniyoruz çünkü Kürdistan’da STÖ’de hak savunucusu olan tek birey yoktur ki hakkında yargılama olmasın. Bu durumda bizi direk hedef haline getiriyor” dedi. 

'GÜCÜMÜZ ÖRGÜTLÜĞÜMÜZDE'

Kaya, konuşmasının devamında şunları söyledi: "Birlikte hareket etmemizi, ortak söz söylememizi istemiyorlar. Yarattığımız bu güzel enerjiyi ve örgütlenmeyi yok etmeye yönelik bir hamle. Bu yasa yine bir OHAL dönemini yaratıyor. Kadın kazanımlarına bir müdahale olabilir. Ancak biz deneyimliyiz Kürt kadın hareketi bunu ilk kez yaşamıyor. Mücadele bizimle bitmez, bizden sonra da bitmeyecek. Gücümüzü örgütlülüğümüzden alıyoruz ve dayanışmamızı güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz."

'İNSANLAR DAHA ÇOK YALNIZLAŞACAK'

Makin Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Arin Zümrüt ise, “Kayyımın bir kültür haline dönüşmesini istemiyoruz” dedi.

Gelişmiş ülkelerde STÖ’lerin hükümetler tarafından desteklendiğine ve faaliyetlerini yürütürken sıkıntı yaşamadığına değinen Zümrüt, “Bizim gibi antidemokratik ülkede yaşıyorsanız ya KHK ya da Meclis’e sunulan yasa teklifleriyle müdahaleyle karşı karşıya kalırsınız. Muhalifi istemeyen mevcut yönetim, insanları daha çok yalnızlaştırmaya çalışıyor. İnsanlar adalet arayışında özgürleşebileceği mekanizmalara ihtiyaç duyuyorlar ve bu nedenle bu derneklerin bağımsız bir şekilde faaliyetlerini yürütebiliyor olması gerekir” diye vurguladı.

'REFLEKS OLUŞURULMALI'

Bütün demokrasi kesimlerinin yasaya karşı bir refleks oluşturmasının önemine değinen Zümrüt, yasanın fiilen uygulanmaması noktasında engel oluşturulmasını ve TMMOB’lu kadınlar olarak bu duruma karşı seslerini yükselteceklerini söyledi. (MA)

Editör: Haber Merkezi