Komşuluk aslında yanı başında hayatını konuşlandırmış birileri demek. Eh, zor zanaat tabii bu iş. İşin içinde külüne muhtaç olmak filan var. 


Muhtaçlıklar üzerine ilişki kurmaya o kadar alışmışız ki, komşular hep zor zamanlarda destek görecek, alınacak insanlar topluluğu gibi görünüyor.

Destek olmanın neresi kötü ki?

Aslında bir çok yeri, epeyce kötü bir iş. Komşuluğu destek olmak olarak görünce yanı başınızdaki aciz, yıkılacak birileri gibi oluyor. Hep bir yardıma ihtiyaçları varmış gibi. Onlar kendilerini öyle görmüyorsa, iş çıkmaza girdi demektir.

Oysa, yaşamı aynı saha içinde paylaşmaktan başka bir şey değil. Bir bakıma hep almaya, gerektiği yerde vermeye odaklı bir ilişki biçimi. Baktığınızda o kadar da, ahım şahım bir şey değil. Spontane bir komşuluk ilişki paylaşmak ile ilgilidir aslında, kimin neyi, ne kadar sizinle paylaşmak istediği ile ilgilidir.

Paylaşmak ile ilgili sınırlar koyana da, saygılı olabilmektir komşuluk.

Aynı zamanda insan olma adına çok şey taşıyan bir durum. Komşunuz bir bakıma uygarlaşmış, özgürlüğün ne olduğu hakkında en azından bir parça da olsa, felsefi bilince sahip olması gereken kişi. Yoksa, sizin tüm bilginizi, tüm bakış açılarınızı çöpe atabilir.

Şu basit, ama bir çoğumuzun hala hayatında oturtamadığı, başkasının rahatsızlığının başladığı yerde kişisel serbestliğinin bittiğini idrak edememiş kişilerden biri ise, durum epey vahim.

Eğer ki, komşunuz sürekli sizden almak için bekliyorsa, yandınız!

Sizin ona arkadaşlık etmenizi, iyi davranmanızı, güler yüzlü olmanızı bekliyorsa, epey işiniz var. Bu insanlar belli ölçülerde tehlikelidir de, çünkü bunları yapmadığınızda çılgın bir öfke seline kapılıp alabildiğine saldırgan davranışlar içine girebilir.

Bu durumun en acısı da, sizi kendine muhatap bulamadığı için bu işi pasif bir şekilde yapar. Bunun en kolay yolu da sinsiliktir. Hani yanıbaşınızda sürekli sizin yaşam düzeninizi bozmak için bekleyen birileri, stresin en büyük kaynaklarından birisi olur.

Özellikle, şu yaz günlerinde, herkes sere serpe oturup sıcağın esareti arasında, bir şeyler kotarmaya çalışırken diğer yandakiler hiç durmadan kendi merkezlerinde yaşayıp sizin de bir yaşam hakkınız, yaşam düzeniniz ve ihtiyaçlarınız olduğunun farkında değilse, vah halinize, demekten başka bir şey yok.

Şu yanıbaşınızda konuşlanmış insanların ruh halleri, yaşam çelişkileri filan oldukça önemli tabii, görünmek için çırpınan, gösteriş için yanıp tutuşan bireylerse, kendilerini göstermek için ellerinden geleni yapacaklardır. Her misafiri şaşalı karşılamalar, uğurlamalar. Sürekli tadilat işine girmeler. Misafir varken, çok eğleniyoruz, demek için yapay kahkahalar atmak. Hiç yokmuşsunuz gibi, davranmaya çalışmaları kendilerini epey gülünç duruma düşürür, farkına varmazlar.

Ah, bu görgüsüzlüğün bir de, arabam var, görüyor musun, durumu var ki, evlere şenlik. Arabayı kapının önüne çekip dakikalarca motorunu çalıştırmak, cehaletlerinin en tipik göstergesidir. Küresel ısınmadan haberiniz var mı, diye sormak istersiniz ama, anlamayacaklarından mütevellit, susarsınız.

Dahası da vardır, bu araba işinin, evden giderken kalanlara korna çalmak gibi, anlamsız şuursuz işlerin içine düşebilirler.
Küresel ısınmadan haberi olmayan bu zatların, bahçesi varsa, her yerini ışıklandırıp saatlerce o ışıkları yakmaları da, işin cabasıdır.

Bu duruma düşmek, sabır, anlayış, hoşgörü sınırlarınızı epey genişletebilir. Bir noktadan sonra, güneşte saatlerce kalıp hassaslaşmış deri tepkisi vermeye başlarsınız, her hareketleri, hatta varlıkları bile sizi rahatsız etmeye yeter.

Bazı ilişkiler gerçekten çıkmaz sokaklardır. Bu türler de, ne yazık ki, değişme kapasitesi olmayan insanlardır. Zihinleri o kadar almaya odaklıdır ki, sizin ne verdiğinizle değil, istediklerini verip vermediğinizle ilgilenirler. İtinayla uzak durun, onların ruhlarının evcilleşmesi, uygarlaşması için dua edin, başka yapacak bir şey yok, ne yazık ki.


Editör: Haber Merkezi