DİYARBAKIR ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; Amed Büyük Şehir Belediyesinde 28 yıl Tiyatro sanatçılığı yapan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyum atanmasına tepki olarak istifa eden, sonrasında açtığı GOŞTO MUTFAK&KAFE'yi işleten Tiyatro Sanatçısı Vural Tantekin Genel Yayın Yönetmenimiz Hamza ÖZKAN’nın sorularını yanıtladı…



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde doğdum. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi Diyarbakır’da tamamladım. Sosyal bilimler bölümünden mezunum, Sosyoloji 3.sınıf öğrencisiyim. Evli ve iki çocuk babasıyım. Samimiyet, dürüstlük, saygı, hoşgörü ve özgürlük vazgeçilmezlerimdir. Olmazsa olmazlarım Tiyatro, kitap okumak ve senaryo yazmaktır.

Hayata pozitif bakarım ve saygıyı tüm ilişkilerin temeli olarak görürüm. Doğadaki tüm canlılar benim için son derece kutsaldır. Kadına ve çocuklara şiddet uygulayanlardan, uyuşturucu satıcılarından nefret ederim.

Anadilim, çocuklarım ve tiyatro en kıymetlilerimdir.



28 yıl Tiyatro sanatçısı olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosunda çalışırken belediye yönetimine kayyum atanınca istifa ettiniz, bu kararı nasıl ve neden verdiniz?

Evet, sizin de dediğiniz gibi 28 yıl tiyatro yaptım belediyede. Büyükşehir belediyesinde çalışmama rağmen kadrom Sur belediyesindeydi. Kayyum atamaları yapılırken ilk olarak Sur belediyesine Kayyum atandı. Atanan Kayyum Büyükşehir belediyesinde Tiyatroda çalışan ben ve 4 arkadaşımı geri çekti ve bizleri Zabıta, Fen işleri ve işletme gibi birimlerde çalıştırmak istedi. Bunun üzerine ben ve yaklaşık olarak 3 ay önce rahmetli olan Oyuncu, yazar, yönetmen arkadaşım M.Emin Yalçınkaya istifa ettik. Şahabettin Dağ ise emeklilik dilekçesi verdi. Diğer iki arkadaşımız ise çalışmayı tercih etti. Ki bizler 1990 yılında kurulan Şehir Tiyatrosuna sınavla giren sözleşmelerinde sanatçı yazan kişilerdik. Bizim gidip sokakta yaşamını idare etmeye çalışan seyyar satıcılara, esnaflara müdahale etmek gibi bir durumumuz olamazdı. Ne vicdanımız ne de ahlakımız buna el vermezdi. Ayrıca bizim tek bir amacımız vardı tiyatro yapmak. Yoksa her birimiz işçi ya da memur olmak gibi bir fikre sahip olsaydık ekonomik olarak çok daha iyi yer ve şartlarda çalışabilirdik. Ama dediğim gibi tek bir amacımız vardı. Tiyatro yapmak.



Tiyatro ve sanat sizin için ne ifade ediyor ve şuanda tiyatrodan uzak olmak size neler hissettiriyor ve hayatınızı nasıl etkiliyor, hayat imkân tanırsa tekrar tiyatro sahnesine dönmeyi düşünüyor musunuz?

Tiyatro ve sanat benim için yaşamdır. Olmazsa, olmazdır. Yaşamda vaz geçemeyeceğim tek şey ailem ve tiyatrodur. Şu anda ekonomik nedenlerden dolayı ara vermek durumunda kaldım ki hayatımı idame ettirebilmek için buna mecburdum, ama tiyatro Hayatımdan çıkmış değil. Kendimi toparlar, toparlamaz tekrar sahnelere dönmeyi çok istiyorum ve döneceğim. O atmosfer, sahne, kulis, prova ve alkışlar inanın her gece rüyalarına giriyor. Amed şehir tiyatrosu adıyla tiyatro yapmaya devam eden arkadaşlarımı izlemeye gidince kendimi sahneye atmamak için zor tutuyorum. Çünkü tiyatro, hele de Kürtçe tiyatro ve sahne beni en çok mutlu eden şeylerdir. Ve ben bu mutluluğa tekrar kavuşmanın hayaliyle yaşıyorum.



Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Siz istifa ettiniz ama sizden sonra birçok arkadaşınız ihraç edildi, o süreci biraz anlatır mısınız?

Evet, KHK Cumhuriyetine döndük maalesef. Yaşama artı değer katan, insana, emeğe, kadına değer veren her akademisyen, sanatçı, eğitimci, emekçi bir şekilde yaşamın dışına itilip açlıkla terbiye edilmeye, biat etmeye zorlandı. Ama gördüğünüz gibi hiçte öyle olmadı. Akademisyenler bürolarda, bahçelerde, sanatçılar 80-100 metrekarelik salonlar veya sokakta, emekçiler kooperatif veya ortaklaşmalarla yaşama tutunmaya ve değerler yaratmaya devam ediyor.

Sistem kendine muhalif isimleri yok etmeye çalışırken, aslında baltayı ayağına vurup yeni muhalifler yarattı. Bence emekçi ve muhalif kesim bu süreçten daha da güçlenerek çıkacak.

Çevrenizde gelişen ihraç çemberi karşısında neler hissettiniz, bu süreçle beraber hayatınızda neler değişti, değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?

Neler mi hissettim? Aslında beklenen bir süreçti bu. Çünkü aylar öncesinden yapılan haber, verilen röportajlarla bu sürecin geleceği haber veriliyordu. Ama biz safiyane bir şekilde bunun olamayacağını, bu kadarına cesaret edilemeyeceğini düşünüyorduk. Hâlbuki ki ne kadar da saf ve aptalmışız. Çünkü birçok şehri yakıp yıkan bir sistem, pekâlâ bunu da yapabilirdi ve yaptı. Bana gelince. Hayatımda ciddi değişiklikler oldu tabi ki. Tiyatroya ara vermek Zorunda kaldım.7 ay işsiz gezip çocuklarıma bir şey alamaz oldum. Ve en sonunda hayatta hem atıl duruma gelmemek hem de yaşamını idame ettirmek için Goşto adında bir ev yemekleri salonu açmaya karar verdim. Yani şu anda sizinle bulunduğumuz bu mekân. Goşto mutfak & cafe, benim için hem ekmek teknesi hem de birçok arkadaşımızın buluşma yeri oldu.



İstifa etmek durumunda kaldınız ve hukuki olarak hak iddia edemediğiniz bir durumun içinde buldunuz kendinizi. Bu yaşananlar hukuk kavramına bakışınızda nasıl bir etki oluşturdu?

Hukuki olarak hak kaybım olmadı. İstifa ederken çalışma süremi doldurduğum içim kıdem tazminatı almaya hak kazanmıştım. Ama belediye yönetimi ödememeyi tercih edince dava açtım. Bilirkişi lehime karar verdi dava devam ediyor. Aralıkta biter sanıyorum. Ama genel anlamda ele alırsak tabi ki ülkede hukuk ciddi anlamda yara almış gibi görünüyor. Hukukçu değilim gördüğüm ve okuduğum kadarıyla bu fikre varıyorum ki zaten yara almamış olsaydı hâksiz yere bu kadar insan işinden, aşından olmazdı.

Diyarbakır’da sizin gibi kaç kişi istifa etti, KHK’yla kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen ve istifa eden diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

İhraç ve istifa edenlerin sayısını tam bilmiyorum. Ama çok çok fazla olduğunu biliyorum. Evet, tabii ki dayanışıyoruz, dayanışmazsak ayakta duramayız, bu dayanışma salt ekonomik değil, ayni zamanda birbirimizi sahiplenerek yaptığımız psikolojik bir dayanışmadır.

İstifa ettikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?

İş bulamadm.7 ay işsiz gezdim, 7. ayin sonunda Goşto mutfak & cafe adında küçük bir ev yemekleri salonu açtım. Ekonomik sıkıntımı bu şekilde gidermeye çalışıyorum. Ve hatta Goşto’yu bir buçuk yılda marka haline getirdik diyebilirim. Yaptığımız yemekler tutuldu ve beğenildi. Boç kebabımız, kibemumbarımız ve köftemiz çok tutuluyor.



İstifa ettikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

Yeterince olmasa da desteklendiğini düşünüyorum. Tabi ki en büyük desteği eşim Suna Tantekin ailem ve eşimin ailesinden gördüm. Onlar olmasaydı yapamazdım. Çünkü Goşto’yu açarken cebimde bir lira para yoktu. Onların desteği ile açtım.

İstifa eden ve İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

Sağlam bir ilişki kurarak nerde hangi ihraç arkadaşımız ne açmış, ne satıyor, ne yapıyor gibi bilgilere sahip olarak ve alışverişlerimizde onları tercih ederek ya da en azından haftada bir kere uğrayıp hal hatır sorup bir çayını içip sohbet ederek onlara yalnız olmadıklarını hissettirebiliriz.

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve demokrasi, eşit yaşam, barış ve coğrafyamız adına?

Güzel günler göreceğiz çocuklar;

Güneşli günler,

Motorları maviliklere süreceğiz...

 

Bu ülkeye barış, demokrasi ve özgürlük bir gün mutlaka gelecek. Ama mutlaka...

Teşekkürler...

Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz…

 

 
Editör: Haber Merkezi