Az önce okudum. Sincan Cezaevi’nden çıkan bir mahpus, cezaevinde çıplak arama yapıldığını, bu insanlık dışı uygulamayı kabul etmeyenlerin saldırıya uğradığını söylemiş.

İsmini vermek istemeyen mahpus, “Uzun yıllar farklı cezaevlerinde kaldım. Sincan’da yaşananları başka cezaevinde görmedim. Mazgaldan yemekler fırlatılıyor. Tutuklulara yönelik çok şiddetli bir baskı var” demiş.

Bu sözler kızgın bir demir gibi yapıştı yüreğime.

Hep söylerim, Türk Cezaevleri birer Ortaçağ zindanıdır. Eski çağ zindanlarından tek farkları ışıkla aydınlatılmış olmalarıdır.

Cezaevlerinde faşizmi uygulayan bir devletin demokrat olmayacağını, demokrasi ve hukuk sözlerinin yalan olduğunu hepimiz biliyoruz.

Devlet, devletliğini yapıyor da, peki toplum ne yapıyor?

Toplum, cezaevlerinde onlarca yıldır süregelen vahşet karşısında sınıfta kalmıştır. Tüm yük mahpuslar ile mahpus yakınlarının üstünde bırakılmıştır.

İçeridekiler dışarıdakilerin umurunda değil.
Toplum bilmiyor ki, cezaevlerindeki vahşet dışarıdaki zulmün bir parçasıdır.

Acı olan bir şey daha var: Toplumun, bizim bir cezaevi projemiz bile yok!

Mahpusları unutan bir toplum, ister Kürt, ister Türk, özgürleşemez!
Editör: Haber Merkezi