İZMİR - Şehre yakınlığı nedeniyle sürekli üzerine projeler çizilen Karabağlar'ın Uzundere köyünde, zeytin hasadı başladı. Uzundere aynı zamanda zeytinlikleri gibi kapitalist moderniteye karşı da direniyor.








JINNEWS'in haberine göre; İzmir Karabağlara bağlı ve kent merkezine yakınlığına rağmen moderniteye karşı 600 yıldır direnen Uzundere köyü, rant politikaları ile abluka altında. İzmir-Çeşme otobanıyla birlikte "değer" kazanan Uzundere köyü, Jeotermik Enerji Santrali (JES) ve toplu konut projelerinin yanı sıra çöp fabrikası, molozlarla ve göç olgusuyla mücadele ediyor. Köyün yaşadığı ablukanın adeta bir simgesi olan zeytinlikler, Uzundere köyü gibi bu yıl da hasat vererek direnmeye devam ediyor.




'Şehirle çevrelenen zeytinlikte hasat başladı'




Köy yakınlarında yakın zamana kadar JES yapılmak isteniyordu. Yurttaşların başlattığı direniş sonrası JES şirketinin çalışmaları durdurmasının ardından şimdi de köye ait 30 ev, Cemevi ve belediye hizmet binalarını içine alan 86 hektarlık arazide yapılmak istenen toplu konut projesi ile mücadele ediyor. Bütün bu sıkışmışlığın ortasında köylüler 600 yıllık zeytinliklerinde yağ elde etmek üzere zeytin toplamaya başladı. Yere dökülen zeytinler kurumadan toplanıp, yıkanıp ayıklandıktan sonra yağ olmak üzere yağhanelere gönderilecek.




'Köylülüğün gereği olan tarım yapılamaz oldu' 




Köyün en eski sakinlerinden bir olan Zeynep Gür (75) zeytin ağacı gibi toprağının direnişine sahip. Günlüğü 40 TL'ye komşusuna yardıma gelen Zeynep, komşusunun ekonomik kriz nedeniyle emeğinin karşılığını alamadığını söylüyor. Zeynep, "Köylüler köylülüğün gereği olan tarımı yapamaz duruma geldi. 2 karık patlıcan dikiyoruz kuruyor sulayamıyoruz diye. Sahibine sorun zeytinden ancak yediğimiz çıkıyor. Öyle bol ekmek çıkardığımız günler eskidendi" dedi.




'Ne zeytinlikler ne de evler satılmayacak'




Köyün son 75 yılına tanık olan Zeynep 600 yıllık köyde misafir konumuna düştüklerini belirterek mezarlığa bile para ödediklerini söyledi. Annesinin ölürken vasiyetini yerine

getirebilmek için acısıyla birlikte mezar işlemleriyle uğraştığını ifade eden Zeynep, "Böyle kanun adalet mi olur? Ben 8-10 senedir konuşuyorum beni dilenci sanıyorlar. Dilenci değilim ben. Anam 29 yaşında ölen oğlunun mezarına gömülmek istedi. Parayla sattılar 600 senelik köyümün mezarlığını. 2 bin 450 lira almadan anamı defnettirmediler. Anam mezarda yer bile kaplamazdı oğluyla aynı yere gömülecekti oysa. Benim zeytinliklerim de evim de vasiyetimdir satmasınlar" dedi.




'Köy şehrin molozlarıyla çevrili'




Merkeze yakın oldukları için sürekli köy üzerine yapılan projelerle mücadele ettiklerine dikkat çeken Neslihan İlktürk de çevreye bırakılan molozlardan şikayetçi. Belediyenin yeteri kadar ilgilenmediğini söyleyen Neslihan "Molozlar için denetim yok. Belediyeye şikayet ediyoruz. Alternatif yollar olduğu için enkazı bırakıp kaçmak kolay. Belediyelerin şehir dışında da zabıta görevlendirmesi lazım. Şehrin göbeğinde gökdelenleri yapıp görsel bir hale getirmesi için bir yerleri bozması lazım. Bozulacak şehre yarım saat yükü olmayan yer burası. Elbette ki zeytinlikleri de tehdit ediyor" dedi.
Editör: Haber Merkezi