HABER MERKEZİ – HDP eski Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Demirtaş ve Yüksekdağ’la birlikte 26 Kürt siyasetçinin tutuklandığı 6-8 Ekim Kobanê olaylarına dair dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na seslenerek, “Neler olduğunu en iyi Ahmet Davutoğlu biliyor. Çıkıp kamuoyunu aydınlatmalıdır” dedi. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı olan Van Milletvekili Sezai Temelli, Medya Haber TV ekranlarında katıldığı “Amed’den Bakış” programında gündemdeki gelişmelere dair kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. AKP iktidarının HDP’ye yönelik baskıları, parti yöneticileri ve üyelerine yönelik tutuklamaların nedeninin sorulduğu Temelli, iktidar bugün siyaseten tükenmiş durumda olmasından kaynaklı yaşanan çoklu bir kriz ortamında acze düştükçe HDP’ye saldırdığını dile getirdi. İktidarın ayakta kalabilmek için sarıldığı şeylerin şiddet, savaş politikaları, Kürt düşmanlığı ve HDP’ye saldırılar olduğunu söyleyen Temelli, “Başka bir şey yok. dikkat edin. Siyaseten ürettikleri, Türkiye’nin herhangi bir yapısal soruna çare olacak hiçbir üretim siyaseten söz konusu değil. Tek bir şey var HDP’ye saldırmak” dedi. 'MAHKEME REKOR KIRDI' Partilerinin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu 28 siyasetçinin Kobanê soruşturması kapsamında tutuklanması üzerinde duran Temelli, bu yargılamaya dair şunları söyledi: “Şimdi bu dava boş bir dava. Bu dava düştü zaten. Yani son AİHM kararı hem Demirtaş hem DTK açısından hem de Kobane soruşturması açısından bu davayı çoktan düşürdü. Bu dava yok. Bu davayı varmış gibi yapan aslında talimatlı yargı, başka bir şey değil. Çünkü binlerce sayfa iddianame var ve bu iddianameyi mahkeme iki günde okuyup, kabul ediyor. Rekor kırıyor, dünya rekoru... Bir daha da egale edilemeyecek bir rekorla böyle bir iddianameyi kabul ediyor. Ama bomboş. HDP daha kurulmadan önce bile bazı konuşmaları dosyaya koyabilecek kadar bir savcının çaresizliğini de orada görmüş olduk.” 'KUMPAS DAVASI' Kobanê soruşturması kapsamında tutuklanmadan önce hem Demirtaş hem Yüksekdağ’ın kamuoyuna dair çok önemli açıklamalar yaptıklarını hatırlatan Temelli, “Sevgili Demirtaş mahkeme heyetine o dönemi çok ayrıntılı bir şekilde anlattı. Ben de oradaydım, izledim, dinledim. O sırada yaşananları 6-8 Ekim olaylarını, sonuçlarını bunun nelere mal olduğunu, sonuçlarında esas kimlerin mağdur olduğunu dile getirdi. HDP olarak da bugüne kadar araştırma önergesi verdik. Bunlar aydınlatılsın diye. Ölen insanları öldürenler yakalansın, yargılansın diye. Hangi talimatla kimlerin neler yaptığının net açığa çıkması için. Hepsi AKP ve MHP’nin oyları ile reddedildi, olay sümenaltı edildi, üstü örtüldü ve başka bir yerden bir kumpas davası yaratıldı. Bu bir kumpas davasıdır tıpkı geçmişteki KCK davaları gibi” dedi. DAVUTOĞLU'NA ÇAĞRI YAPTI HDP’li Temelli, kendisine yöneltilen soru üzerine Kobanê olaylarının yaşandığı dönemde Başbakan olan Ahmet Davutoğlu’na da seslendi. Temelli, AKP’den ayrıldıktan sonra kurduğu Gelecek Partisi’nin genel başkanlık koltuğuna oturan Davutoğlu’nun çıkıp, o dönem yaşananları kamuoyuna samimi bir şekilde açıklaması gerektiğini ifade etti. Temelli, “Her şeyden önce bugün Davutoğlu’nun iktidara yönelik çok önemli eleştirileri var. kendisinin bu eleştirilerini saygıyla karşılıyorum. Fakat geçmişle yüzleşme gerekiyor. O dönem Başbakan’dı ve Selahattin başkanla görüştü. Neler olduğunu en iyi Ahmet Davutoğlu biliyor. Bu konuda samimiyetle çıkıp kamuoyunu aydınlatmalıdır. Eğer bunu yaparsa Türkiye’ye yapacağı katkı çok büyük olacak, çok önemli bir katkı sağlamış olacak. Hem demokrasi adına hem hukuk adına” ifadelerini kullandı. 'KAMUOYU AÇIKLAMA BEKLİYOR' Davutoğlu’nun kamuoyuna bu konuda açıklama borçlu olduğunu söyleyen Temellli, “Toplum bunu bekliyor kendisinden, kamuoyu bunu bekliyor kendisinden. Kendisi de bunu biliyor. Ara ara böylesi mesajları var ama çok daha net, daha açık o gece yaşananları, sonrasında yaşananları ve hatta Eylül ayı sonu itibariyle, yani 6 Ekim’e gelmeden ki süreci en net açıklayacak kişi Sayın Davutoğlu’dur, bunu yapmasını bekliyoruz. İnanıyorum ki en kısa zamanda bunu yapacaktır. Çünkü sonuçta bu bir vicdan muhasebesidir. Yani bugün mahkeme salonlarında ne adalet kaldı ne de vicdan kaldı ama toplumun vicdanı da muhakeme yeteneği de hala bütün gücüyle duruyor” diye seslendi. (MA)