Öcalan, 'Halkın bizden istediği ulusal birliktir. Söylemle olmaz, somut adımlar atmak lazım'

URFA-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Ortadoğu ve dünyada yaşananların Kürtlere ulusal birliklerini kurmayı dayattığını söyleyen HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, “Halkın bizden istediği ulusal birliktir. Söylemle olmaz, somut adımlar atmak lazım” dedi.

Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zinê Wertê bölgesine Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile bölge hükümetine bağlı peşmergelerin gönderilmesinin yol açtığı tepkilerle birlikte Kürt kamuoyunda giderek bir "zorunluluk" olarak addedilen ulusal birlik gündemi giderek ısınıyor. Bu konuda sürdürülen temaslara dair konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, ulusal birlik söyleminin pratik adımlara dönüşme zamanının geldiğini ifade etti.

Ortadoğu merkezli devam eden çatışma ve gelişmelere işaret eden HDP’li vekil Ömer Öcalan, 20’inci yüzyılda yaşananların bugün Suriye, Federe Kürdistan, Irak, Lübnan, Türkiye ve İran’da yaşanmaya devam ettiğini ve kaosun sürdüğünü belirtti. Ortadoğu’nun yeniden dizayn edildiğinin açık olduğunu sözlerine ekleyen Ömer Öcalan, “Bu durum Sayın (Abdullah) Öcalan’ın fikirleri, düşüncesi, felsefesi ve demokratik modernite paradigması çerçevesinde yorumlandığında Ortadoğu’nun ve özelde Kürdistan’ın geleceği daha açık anlaşılacaktır. Artık Kürtler eskisi gibi siyaset yürütmüyor. Stratejik hamleler geliştirip, uluslararası boyutta büyük diplomasi yürütüyorlar. Yine 21’inci yüzyılda Kürtlerin ihtiyacına göre adımlar atılıyor. Bu diplomasinin büyütülmesi elzemdir. 21’inci yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır” dedi.

Sözlerine “Özgür Kürdistan, Kürtlerin isteğidir” diye devam eden Öcalan, Kürtler ağır bedeller öderken, özgürlükten yana olan herkesin sırt sırta verip birlikte mücadele etmesinin önemi üzerinde durdu. HDP’li vekil, “Özgür bir Kürdistan ve demokratik bir Türkiye için demokratik modernite tüm Ortadoğu ve insanlık için bir alternatiftir. Toplum Ortadoğu’da tasfiye edilmiş ve ezilmiştir. Bunun için insanlığın kendi cevherine dönebilmesi için bu paradigmaya sarılması gerekiyor. Artık söylemin dışına çıkılıp pratik adımların atılması gerekiyor. Kürt halkının geleceği, kültürü, dili sanatı için ne yapabilirim? sorusunu herkesin kendisine sorması gerekiyor. Bu şekilde herkesin kendini gözden geçirmesi gerekiyor. Bu yüzyılda statüsüz kalmaya tahammülümüz yok” ifadelerini kullandı.

Kürt ulusal birliği için önemli adımların atılmasının yanı sıra dünya diplomasisinde güç olabilmek için de birçok çalışma yürütüldüğünü paylaşan Öcalan, şöyle devam etti: “Fakat bir taraftan başka yerlerde ayrışma ve birbirinden uzaklaşmada söz konusu. Güney Kürdistan’a bakıyoruz Süleymaniye bir tarafta, Hewler bir tarafta. Yani aşiret aşiret, aile aile olmuşlar. Partimiz dört parça Kürdistan’ı da bir görüyor. Halkın temsil edebileceği bir siyaset yürütmeye çalışıyor. Bunu yapacaklar da bu halkın çocuklarıdırlar. Aşiretçi, bölgesel ve ailesel yaklaşımlar Kürt halkını geriye götürür. Doğrudur, Kürtlerin statü alması için büyük bir mücadele veriliyor ama bunun içinde kendi içimizde demokrasiyi geliştirmemiz gerekiyor. Bu olmazsa tıkanma yaşanır ve halkta bundan fayda sağlayamaz. Söylemler çok fazla ama pratik adımlar yetersiz. Sadece söylem ile bir yere varamayız. Emek, çalışma ve birlik gerekiyor. Rojava’da da bazı önemli adımlar atılıyor. ABD, Rusya ve Fransa ile bazı gelişmeler yaşanıyor. Diplomasi önemlidir. Diplomasi sadece Avrupa devletleri, ABD ya da Rusya ile değil, tüm halklar ile geliştirilmelidir. Sürekli ilişkilerimizi geliştirmemiz gerekiyor.”

HDP’li vekil, Kürt ulusal birliğinin sadece siyaset üzerinden değil, aynı zamanda eğitim, ekonomi, sağlık ve dil üzerinden oluşacağını da vurguladı. Bu konudaki temellerin atılamamış olması konusundaki eksiklikler üzerinde duran Öcalan, her alanda koordineli bir üretimin geliştirilmesi ve Kürtlerin kendi cevherine dönmesi gerektiğini kaydetti. Öcalan, bunu başarmaları halinde Kürtler olarak daha da güçleneceklerini ifade etti.

21’inci yüzyıl Türkiye’sinde Kürtlere karşı çok yönlü saldırıların geliştirildiğini söyleyen Öcalan, “Kürt halkını önderlerinden koparmak istiyorlar. Bakın bugün Kürtlerin en büyük değerlerinden bir tanesi de mezarlardır. Devlet çaresiz ve şaşırmış bir şekilde bu halkın çocuklarının mezarlarına saldırıyor. Binlerce insanımız yaşamını yitirdi. En yakın zamanda Kürt şehirlerine saldırarak sivillerin aralarında olduğu bu halkın çocuklarını katletti. Bu insanların mezarları bu halkın hafızasıdır. Kürt halkı mezarda yatanları ‘ölü’ olarak görmüyor.  Orada yatanların fikir ve düşüncelerini ve felsefesini görüyor. Mücadele, moral ve geleceğini görüyor. Devlet o mezarlarda yatanların rol ve misyonunu çok iyi biliyor. Onun içindir ki Kürt halkı için maneviyatı güçlü olan ne ise ona saldırıyor. Bu devleti büyütmeyecek küçültecektir. Kürt Halkı tüm bunlara bakarak kendi yolunu belirleyecektir” dedi.

HDP’li vekil, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın durumuna ve birliğe yaklaşımına da dikkat çekti. 21 yıldır tecrit altında olan PKK liderinin bu halkın içinde temsiliyeti olduğunu, dört  parça Kürdistan’a önderlik yapan ve halk tarafından tanınan biri olduğunun ifade eden Ömer Öcalan, “Sayın Öcalan’ın Kürtlerin birliği için yaklaşımı açık ve nettir. Sayın Öcalan, ‘Güç olunmadığı takdirde siyaset yapılamaz. Güç olunmadığında sömürgeci devletler ve uluslararası güçler Kürtleri bir birlerine karşı kullanacaktırlar’ diyor. Kimileri İran, kimisi Türkiye, kimisi de Irak ile ilişkili olup pazarlıklarını da Kürtlerin yok edilmesi üzerine yapıyorlar. Bunun içindir ki Sayın Öcalan tüm görüşmelerinde Kürtlerin birliği üzerinde durup, düşüncelerin söylüyor. Son görüşmesinde 1982 yılında İdris Barzani ile yapılan anlaşmayı hatırlattı. Artık adım atıp birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor. Kürt partileri arasında düşünsel, ideolojik olarak belki farklılıklar vardır. Ama önemli olan Kürt kazanımları noktasında birlik olunması gerekiyor. Sayın Öcalan; ‘Birlik olduğunda güç olursunuz. Güç olduğunuzda ise söz sahibi olursunuz ve herkes sizi görmek zorunda kalır’ diyor. Halkın bizden istediği ulusal birliktir. Söylemle olmaz, somut adımlar atmak lazım. Zaman söylem değil, pratik zamanıdır” diye konuştu.