İZMİR - İzmir’de kent merkezinden kırsal ilçelerdeki hastanelere kadar ciddi personel eksikliği sorunu yaşandığını belirten SES Şube Yöneticisi Hüseyin Çoban, bu sorundan kaynaklı bazı hastanelerin bölüm kapatmaya kadar gittiğini söyledi. 

Sağlık sisteminde yaşanan sıkıntılar, had safhaya ulaştı. Özellikle personel eksikliğinden kaynaklı hastanelerde büyük bir yığılma yaşanırken, bazı bölgelerde hastanelerden randevu almak dahi imkansızlaştı. Pandemi ile birlikte başlayan yoğun iş yükü ve tükenmişliğin yanı sıra sağlıkta şiddet ve emeklerinin karşılığını alamaması sonucu binlerce doktor istifa etti. 

Kamu hastanelerinden istifa eden doktorlar ya özel hastanelere geçti ya da yurt dışına çıktı. Türk Tabipler Birliği verilerine göre 2021’de bin 405 doktor çalışmak için yurtdışına giderken, 2022’in sadece ilk 2 gününde 354 doktor yurt dışına gitmek için sicil kaydı yaptırdı. Yine TTB verilerine göre son dört yılda 7 bini uzman hekim, 13 Bin 500 doktor, asistan kamudan istifa edip, özel sektöre geçti. Yaşanan bu durum karşısında hastanelerde kalan doktorların iş yükü daha artarken, bir doktor gün içerisinde yaklaşık 100 hastaya bakıyor.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi Yöneticisi Hüseyin Çoban, ülke genelinde hastanelerde yaşanan sorunların İzmir’e yansımalarını ve kentteki hastanelerin durumunu değerlendirdi. 

HASTANELER KÜÇÜLTÜLÜYOR

İzmir’deki hastanelerin durumunun Türkiye’nin birçok kentinden iyi olmasına rağmen ciddi eksiklikler yaşandığını söyleyen Çoban, merkezi bölgelerdeki hastanelerin bile bu sorunları yaşadığını aktardı. Çoban, “Birçok birimin yetersiz personelle yürüdüğünü biliyoruz. Durum Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde birim kapatmaya kadar gidecek. Bunun dışında şehir hastanelerinin bahanesiyle birçok birim daha çok küçültülmek isteniyor. Mesela Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi İzmir’in merkezinde, nüfus yoğunluğunun olduğu ve acil sağlık hizmetine ulaşımın çok elzem olduğu bir bölgede olmasına rağmen bugün tam teşekküllü bir hastane diyemiyoruz. Buna rağmen hastanede yatak sayısı birden bire 125 yatağa düşürüldü. Yine hastanede cildiye, dahiliye gibi birçok branş şu an da yok. Hatta sağlık kurulu heyetleri için gittiğinizde bazı branşlarda doktor bulunmadığı için başka hastanelere gitmek zorundasınız. Bu Behçet Uz, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yakın zamanda karşılaşacağını düşündüğümüz bir durum” dedi. 

İL İÇİNDE SAĞLIK GÖÇÜ

İlçelere doğru kaydıkça plansızlık ve personel yetersizliği had safhada olduğunu vurgulayan Çoban, bu durumun il içinde sağlık göçüne neden olduğunu belirtti. Merkezdeki hastanelerin de bu yüzden yoğunluk yaşadığını dile getiren Çoban, “Ülkemizin en yetenekli insanlar bu ülkeyi terk etmek zorunda bırakılıyor. Bu insanlar gittiği zaman Ödemiş, Tire, Bergama gibi bölgelerde hekim açığı oluşuyor. Bu açıklar olduğu zaman dolayısıyla hastalarda merkeze gelmeye başlar. Bugün yaşanılan sorun yarın daha büyük sorunlar yaşanacağını göstermektedir. İzmir gibi bir metropolde bu sorunlar yaşanıyorsa Erzurum, Kars, Yozgat gibi bölgeleri düşünemiyorum. Ama sorunu çözmek istiyorsak en kaliteli hizmetin tüm bu bölgelerde yaygınlaştırmak gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

‘HİZMET AKSIYOR’

Personel eksikliğinin önemli yansımalarından birinin geçici görevlendirmeler olduğuna dikkati çeken Çoban, şunları söyledi: “Taşıma suyla değirmen döndürülüyor. Bir yerde personel yetersizliği götürülemeyecek boyuta geldiğinde ya da var olan personel yıllık izine çıktığında orada hizmet durmasın diye geçici görevlendirme ile takviye yapılıyor. Çok sıkta geçici görevlendirme yapılmakta. İş yükünün yanı sıra insanların düzenli hayatları da düzensizleşmeye başladı. Yine plansızlık ve kışkırtılmış sağlık talebiyle alakalı hastalarda hizmet alamıyor. Birinci basamakta yapılması gereken birçok hizmet üçüncü basamakta verilmeye çalışılıyor. Birinci ve ikinci basamak hizmetlerin daha da güçlendirilmesi gerekirken sağlık politikası gereği böyle yapılıyor. Bu durum tedavi süreçlerini de engeller ve hastanın işlemlerini de geciktiriyor.”

 RANDEVU ALMAK İÇİN RANDEVU ALINIYOR

Kentte yaşanan en büyük sorunlardan birinin de Emar (MR) hizmetinin çok geç tarihlere verilmesi olduğunu dile getiren Çoban, MR randevusu almak için randevu verilen hastanelerin olduğunu söyledi. Çoban, “Yani size önce ‘2 ay sonra gelin’ diyor, 2 ay sonra gittiğinizde ne zamana randevu alacağınızı belirliyorlar. Belirli bir tarih söyleyememekle beraber bu süreç her kurumda gereksiz uzamakta. Acil bir hizmet için bile gece yarısından sonra sıra beklediğiniz MR üniteleri var. Oralarda boş yer bulur ve beklemeyi de göze alırsanız en iyi ihtimalle 2-3 hafta sonrasına randevu olabilirsiniz” ifadelerini kullandı.  

ŞEHİR HASTANESİ

Bayraklı ilçesinde yapımı devam eden İzmir Şehir Hastanesi’ne de değinen Çoban, binanın konumlanışının bile sorunlu olduğunu kaydetti. Hastanenin dağların yamacına dayanmış ve ciddi ulaşım sorunu olan bir bölgede yapıldığını aktaran Çoban, “Bölgeye mevcut ulaşım kapasitesi günlük 40 bin insanın gidip gelebileceği bir yükü kaldıracak kapasiteye sahip değil. Şehrin çok dışında olduğundan kaynaklı hem çalışanlar hem de hastalar için ciddi zorluklar yaşatacak. İstenmeyen sonuçlar yaşanma ihtimali her zaman olacak. Bugün mevcut kullanımda olan şehir hastanelerinde ulaşım sorunu çözülebilmiş değil. Kaldı ki şehir hastanesinin içerisinde hizmet alırken bile ulaşımın çözülmesi mümkün değil. Bir yerden bir yere gitmek için neredeyse taksi tutacaksınız” diye belirtti. 

‘AFETİ KALDIRMAZ’

İzmir’in deprem kuşağında bulunan bir kent olduğunun altını çizen Çoban, “Hastanelerin mevcut hali bir afet durumunda ciddi bir problem yaşandığında küçük sorunlar yaşamakla beraber bu sorunları kaldırabileceğini biliyoruz. Ama var olanı yok edersek birçok kişinin acil servise ulaşabilmesi için yolların tıkalı olacağı şehir hastanesine ulaşması sorun olacak. Bu hastanelerin ciddi bir zincirleme kazayı bile kaldırabilecek kapasitesi olacağını düşünmüyorum” diye aktardı. 

KAMUSAL SAĞLIK TALEBİ

Yaşanan tüm bu sorunlara yerinde çözüm getirilmesi gerektiğini vurgulayan Çoban, şöyle devam etti: “Fakat çözümün il müdürleri üzerinden olacağını düşünmüyoruz. İl müdürleri yerel özerkliğe sahip değiller. Bu konuda kamusal sağlık hizmetinin esas alındığı ve çalışanların yaşanan sorunlar üzerinden değerlendirmelerinin alındığı yerinde çözümler öneriyoruz. Tepecik’de olumlu olan bir şey Yeşilyurt için olumlu olmayabilir. Bunu en iyi orada çalışanlar ortaya koyabilir. Onları dinlemek ve onlar üzerinden bir yönetim planı çıkartmak gerekiyor. Yine koruyucu sağlık hizmetlerini güçlendirilerek, bilimsel aktivitelerin arttırıldığı bir birinci basamak sistemiyle sağlık hizmetinin yerinde sunulması gerekir. Çözüm ticarileşmiş sağlık hizmeti değildir. Kaldı ki kâr amacı güdülen bir sistemde bunların yapılması beklenmiyor. Koruyucu, nitelikli sağlık hizmetini öneriyor ve bunların tamamen kamusal bir hizmet adabıyla yapılmasını istiyoruz” diye konuştu. 

MA / Tolga Güney

Editör: Haber Merkezi