URFA - Anne bebek ölümlerinin sebepleri arasında savaş, göç, yoksulluk olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Kenan Gengeç, Urfa'da 13 yıldır kan merkezinin olmamasının da bu ölümlerde etkisi olduğunu kaydederek, “Önlenebilir her anne bebek ölümü bir cinayettir” dedi.

Antep’ten sonra anne bebek ölümlerinin en fazla olduğu il Urfa’da yetersiz sağlık hizmetlerinden dolayı her gün onlarca anne ve bebek yaşamını yitiriyor. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ), pandemi döneminde doğum sırasında anne ve bebek ölümlerinin üç kat arttığını belirtse de, bu konuda en son yayımlanan veriler 2019 yılına ait. Verilere göre Antep 16,2 ile listenin başındayken, Urfa ise 15,3 ile listenin ikinci sırasında. İki ilin coğrafik olarak birbirine yakın olması sağlık hizmetinde bölgesel eşitsizliklerin olduğu kanısını güçlendiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2018 yılında paylaştığı verilere göre Bebek Ölüm Hızı bin doğumda Güneydoğu Anadolu'da 13.5 iken, bu oran Batı Marmara'da 6.8, İstanbul'da 7.4, Doğu Karadeniz'de 7.4, Türkiye genelinde ise 9.2 oranında.

SIĞINMACILAR DAHİL DEĞİL

Antep ve Urfa Suriye’de 10 yılı geride bırakan çatışmalar nedeniyle çok fazla kayıtlı ve kayıt dışı sığınmacıya ev sahipliği yapan iki kent. Resmi açıklanan verilere yaşamını yitiren anne ve bebek sığınmacıların oranı dahil değil. Sığınmacı anne ve bebeklere dair şu ana kadar yapılmış bir çalışma olmasa da uzmanların yorumu yaşamını yitiren sığınmacı anne ve bebeklerin eklenmesiyle bu sayıların 2 kat oranında artacağı yönünde. 

Urfa’da anne ve bebek ölümlerinin nedenlerinden biri de kentte 13 yıldır kan merkezinin olmaması olarak gösteriliyor. 

“Önlenebilir her bebek ve anne ölümü bir cinayettir” diyerek yaşanan ölümlere dikkati çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve aynı zamanda Urfa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Gengeç,  bölgeler arası eşitsizliği, alınması gereken önlemleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. 

SIĞINMACI ANNELER 

Urfa’nın kaba doğum (yıllık doğum) hızının en yüksek il olduğuna dikkati çeken Gengeç, buna bağlı olarak anne bebek ölümlerinin yüksek olduğunu söyledi. 

Suriye’de 10 yılı geride bırakan savaşın anne ve bebekleri etkilediğine değinen Gengeç, insanların kentsiz bırakılmasının anneyi etkilediğini, anneyi etkileyen her faktörün de karnındaki çocuğu etkilediğini söyledi. “Savaşın bir halk sağlığı sorunu” olduğuna vurgu yapan Gengeç, sığınmacı anne ve bebeklerin resmi rakamlara eklenmediği bilgisini paylaştı. Urfa’da resmi açıklanan bebek ölüm hızının binde 14 olduğunu belirten Gengeç, “Göçmen izole kesiminin eklenmesiyle bu oranın binde 18-20 arasında olduğunu düşünüyoruz. Gebe, aşı takibi yapılması konusunda yetersizlikler süre geliyor. Hizmet sunumu konusunda yetersizlik söz konusu bu biran önce çözülmeli. Urfa’da gebe olduğu halde çekçekler (el arabası) ile katı atık toplamak zorunda kalan kadınlar var. Bu yükün çocuk üzerinde gelişme geriliği, erken doğum, anne karnında ölüm gibi birçok sonucu oluyor” şeklinde konuştu. 

SAĞLIK SUNUMU SORUNU 

Kentlerde sağlık sunumunun personel dağılım cetveline göre yapıldığını söyleyen Gengeç, savaştan sonra kente göç eden mültecilerle birlikte kentin nüfusunun iki katına çıkmasına rağmen sağlık sunumunda bir değişikliğe gidilmediğini belirtti. Arada geçen 10 yılda sağlık sunumu, hastane, doktor, hemşire ve ebe sayısında bir artış olmadığına dikkati çeken Gengeç, Urfa’da sağlık sunumunda yaşanan sorunların savaştan önce de olduğuna vurgu yaptı.  

Sağlık hizmetlerinin merkezileştirilmesinden kaynaklı sağlığa erişimin zorlaştığını ifade eden Gengeç, “Özel hastane bir yana, devlet hastanesine sırf otobüs parası bulamadığı için gidemeyen insanlar var” dedi. 

KAN MERKEZİ YOK 

Urfa'da son 13 yıldır kan merkezi olmadığını anımsatan Gengeç, “Ben kadın doğum uzmanıyım bana göre kan merkezinin olmaması önlenebilir anne ölümlerinin en büyük sebebi. Özellikle biz beyaz kan ihtiyacı duyduğumuz zamanlarda Antep’ten getirmek zorunda kalıyoruz. Bu ihtiyaç doğduğu anda Kızılay Antep'e araç gönderiyor, satın alınıyor, gelene kadar 2 saat yol, prosedür derken 6-8 saat arasında bir zaman geçiyor. Bir anne 6-8 saat kanarsa bu en ciddi ölüm sebeplerinden biri” ifadelerini kullandı. 

Urfa'da kan merkezi açılması ile ilgili başvurularının olduğu bilgisini paylaşan Gengeç, Urfa’da kan merkezinin olmaması nedenini şöyle açıkladı: “1994’lü yıllarda Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu (AIDS) olan bir Alman vatandaşından kan alınmış ve doğum yapan bir anneye verilmiş. Bu eksiklik nedeniyle sorunu çözmek yerine kan merkezini kapatmışlar. 2008 de de tekrar kurulmuş, yine  bir çocuğa AIDS hastası bir kişiden alınan kan verilmiş. Bunun üzerine merkez tekrar kapatılmış ve 13 yıldır Urfa’da kan merkezi yok.”

Urfa'da kan merkezi ile ilgili yakın bir zamanda bir çalışmanın yapılacağı yönünde duyumların olduğunu dile getiren Gengeç, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunun bir an önce tamamlanması ve hizmete sunulması gerekir. Bu konuda uyarılarımızı yapmaya devam edeceğiz. Sorunu tespit etme, yansıtma, hatırlatma yönünde üstümüze düşeni yapıyoruz. Urfa Tabip Odası olarak bölgesel eşitsizlikler, sağlığa erişim açısından sorumluluğu olan insanlara hatırlatmalar yapıyoruz.  Bu konularda çalışmalarımız devam edecek.” 

MA / Emrullah Acar

Editör: Haber Merkezi