Nazlıcan Nujin Yıldız

İZMİR - Ekonomik krizle beraber, öğrencilerin barınma sorunu da devam ediyor. Üniversite öğrencisi Fadime Özdemir, öğrencilerin tarikat-cemaat yurtlarına mecbur bırakıldıklarına dikkat çekerek, bunun karşısında öğrencilerin örgütlülüğünün önemli olduğunu vurguladı.

Üniversite öğrencilerinin yaşadığı barınma sorunu devam ediyor. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarının niteliksizliği ve yetersizliği nedeniyle yurtlara yerleşemeyen öğrenciler, kiralık evlerde veya özel yurtlarda kalıyor. Ekonomik kriz sebebiyle kiralık ev fiyatları oldukça yüksek. Yurda yerleşemeyen öğrenciler ya çok yüksek kira fiyatı vermek zorunda kalıyor ya da tarikat-cemaat yurtlarını tercih etmek zorunda kalıyor. Türkiye’de barınma sorununun, barınma krizi olamayacağını, çünkü kalabilecek çok sayıda boş konutun ve yurt yapılabilecek arazinin olduğunu söyleyen üniversite öğrencisi Fadime Özdemir, iktidarın, öğrencilerin barınma sorununa çözüm oluşturmadığına dikkat çekerek, sorunların karşısında öğrencilerin örgütlenmesi gerektiğini ifade etti.

‘İktidar çözüm oluşturmuyor’

Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Fadime Özdemir, barınma krizinin öğrencilerin gündeminde olduğunu söyleyerek bu durumun ülkedeki ekonomik krizle bağlantılı bir şekilde ilerlediğini kaydetti. Fadime, “Bu durumda birkaç alternatif çıkmış oluyor üniversiteliler için. Bunlardan biri KYK yurtları. KYK yurtları çok sınırlı sayıda fakat bunun karşısında yeni bir yurt açmak ya da buraya dair biz çözüm geliştirmek yerine KYK yurtlarının odalarında yer alan ranza sayılarını artırmayı tercih ediyorlar. Zaten KYK’ya girmek o kadar da kolay bir şey değil. Oldukça fazla öğrenci başvuruyor. Bir süredir şöyle bir çözüm geliştirmiş artık öğrenciler. İktidar buraya bir çözüm oluşturmuyor, öğrenciler kendi çözümünü oluşturuyor. Mesela beş, altı kişi aynı evde kalmak zorunda oluyor. Kendilerine yurt yapıyorlar aslında. Sonuçta orası artık bir özel alan ya da bir ev olmaktan çıkıyor. Öğrenciler, beş altı kişinin aynı evde kaldığı, yurt haline getirildiği bir duruma gelmiş oluyor” dedi.

‘Türkiye’deki barınma sorunu, barınma krizi olmayabilir’

Bunun çözümsüz bir durum olmadığını vurgulayan Fadime, özellikle üniversiteliler açısından Türkiye’deki barınma sorununun, barınma krizi olmayabileceğine dikkat çekerek çok fazla boş konutun ve yurt yapılabilecek devlete bağlı boş arazilerin olduğunu dile getirdi. Fakat bunun tercih edilmediğinin altını çizen Fadime, “Krizin faturasını, üniversite öğrencilerine, gençlere kesmekten bak bir şey ifade etmemiş oluyor. Sonuçta üniversite öğrencilerini seçeneksiz bırakırken aslında neye mahkûm ettiklerinin de farkındalar. Bu noktada tarikat-cemaat yurtları tırnak içerisinde iyi bir seçenek oluyor öğrenciler açısından. Fakat oradaki baskıların yansımasını da görmüş olduk. Mesela Enes Kara birkaç yıl önce tarikat-cemaat yurtlarından birinde kalan arkadaşımızdı ve intihar etti, oradaki baskılara, ailesinden gördüğü baskıya dayanamadığı için. Bunun bilinçsiz bir tercih olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta siz öğrenciyi KYK yurduna almazsanız, ekonomik kriz içerisinde 15-20 bin TL civarında evlerde yaşamaya mahkûm bırakırsanız, geriye tarikat-cemaat yurtları kalır. Dolayısıyla arkadaşlarımızın da orada çözümsüz, seçeneksiz kaldığı bir durum oluşmuş oluyor maalesef” diye ifade etti.

Öğrenciler barınamadıkları için şikâyetçi

Üniversitelerde son zamanlarda birçok zammın olduğunu hatırlatan Fadime, öğrencilerin bu yıla yemekhane zamlarıyla başladığını hatırlattı. Fadime şöyle devam etti: “İzmir özelinde önce Ege Üniversitesi’yle başlayan ardından Dokuz Eylül, Demokrasi gibi üniversitelerde de olan yemekhane zamları yaşanmış oldu. İrili ufaklı hareketler başladı üniversitelerin içerisinde. Yemekhane zamlarına karşı, yemekhanelerde ses çıkarma eylemleri ya da imza kampanyaları başlatıldı. Tabi ki de bunun devam etmesi gerekiyor. Çünkü artık geldiğimiz noktada öğrenciler, tiyatroya, sinemaya, konsere gidemiyoruz diye dertlenmiyor. İşte barınamıyoruz, beslenemiyoruz, geçinemiyoruz derdine düşmüş durumdayız. Şöyle bir gerçeklik de var. Bugünün üniversitelisi olmak demek yalnızca üniversite okumak demek olmuyor. Bizler hem okurken hem de çalışmak zorunda kalıyoruz. Üstelik oldukça güvencesiz çalışma koşulları altında.”

Örgütlülüğün önemi

Üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunların gün geçtikçe arttığını kaydeden Fadime son olarak şöyle konuştu: “Bunun karşısında da tabi ki de örgütlü bir mücadele gerekiyor. Yemekhanedeki zamma karşı örgütlü bir şekilde ses çıkarmak gerekiyor. İş yerinde yaşadığı herhangi bir hak ihlaline karşı toplu bir şekilde ses çıkarmak gerekiyor. Şu da bir gerçek; kısa zamanda bunlar çözülmeyecek gibi duruyor. Bunların karşısında öğrencilerin ne yaptığı, nasıl hareket ettiği, nasıl örgütlendiği önemli bir yerde duruyor.”