İSTANBUL - Yeni anaysa tartışmalarının değerlendiren EŞİK gönüllüsü Özgül Kaptan, anayasanın değiştirilmesi için barış ortamına ihtiyaç olduğunu vurguladı.

AKP-MHP ittifakı uzun yıllardır dilinden düşürmediği yeni anayasa tartışmalarını yaklaşan yerel seçimler öncesinden bir kez daha gündeme getirdi. Bir yandan yeni anayasa tartışmaları sürerken,  diğer yandan 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu” hedef alınıyor. Meclis’in açılması ile birlikte nafaka hakkı, arabuluculuk ve aile yapısı ile ilgili yeni düzenlemeler içeren Medeni Kanun ile ilgili değişiklikler yapacağına dair açıklamalar yapan iktidara karşı kadın örgütleri de yeni mücadele hatları belirliyor.  

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Özgül Kaptan, yeni anayasa açıklamaları ile iktidarın kadın karşıtı politikalarını değerlendirdi. 

‘AKP ANAYASASI OLUŞTURULDU’ 

İktidarın kadına yönelik saldırılarını hatırlatan ve bu saldırıların yeni olmadığını belirten Kaptan, İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini anımsattı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un "Aile Hukuku’nu sil baştan değiştireceğiz" açıklamasına dikkat çeken Kaptan, “Genel seçimlerden önce anayasanın 24. ve 41’inci maddelerini değiştirmek isteyen ve ciddi bir dirençle karşılaşan iktidar, şimdi tüm anayasayı değiştirmekten bahsediyor. Bu iktidar bugüne dek 1982 Anayasası’nda 12’si kendi döneminde olmak üzere toplam 19 kez ve 184 maddeyi etkileyen değişiklik yapmış. Bu değişikliklerle bir ‘AKP anayasası’ haline gelen anayasayı bile her gün farklı şekillerde ihlal eden bir iktidar yeni anayasa yapamaz” ifadelerini kullandı.

‘ARABULUCULUK ŞİDDETİ KÖRÜKLEYECEK’

Yeni bir anayasa yapma söylemiyle Türkiye'nin evrensel hukuk sisteminden koparılmaya çalışıldığını belirten Kaptan, Medeni Yasa’nın kadınların bir kazanımı olduğunu söyledi. Medeni Yasa’nın hedef alınmasının kadın haklarına büyük bir saldırı olduğunun altını çizen Kaptan, bu saldırının amacının nafaka hakkının hedef alınması olduğunu dile getirdi. Kaptan, Adalet Bakanı’nın açıkladığı   “arabuluculuk sisteminin” kadına dönük şiddeti körükleyeceğini belirtti.

‘BİR ADIM SONRASI AFGANİSTAN’

Aile hukukuna dönük değişikliğin sadece kadınları ilgilendirmediğini belirten Kaptan, eşit yurttaşlık hakkını koruyan ve tüm toplumsal kesimleri ilgilendiren bir durum olduğunu dile getirdi. “Kadın erkek eşitliğinden vazgeçmek yüz yıl önceki hukuka dönmektir ve bir adım sonrası Afganistan-İran’dır” diye belirten Kaptan, bu uygulamalarla laikliğin kaldırılmasının hedeflendiğini belirtti. Kadınların nafaka hakkının tartışmaya açıldığından beri, nafaka almakta zorlandıklarını aktaran Kaptan, Diyarbakır Barosu'nun yaptığı araştırmayı hatırlatarak, boşanma dosyalarının 85’inde kadınların nafaka hakkından vazgeçtiğine vurgu yaptı. 

‘BARIŞ ORTAMI ŞART’ 

İktidarın aile hukukunu öne sürerek bir anayasa değişikliğini amaçladığını belirten Kaptan, Meclis’te muhalefet partileri ile kurdukları temaslara değindi. Türkiye'de yeni anayasa koşullarının olmadığını kaydeden Kaptan, anayasanın değiştirilmesi için barış ortamına ihtiyaç olduğunu belirtti. Kaptan, “Ülkenin bütün demokratik kesimleri, siyasetçileri, gazetecisi, sanatçısı ve milletvekiline kadar herkes cezaevindeyken, toplumun sesi tümden kısılmışken, kim nasıl anayasayı tartışsın? Yeni anayasanın yapılması için cezaevindeki siyasi tutukluların bırakılması gerekiyor. Mevcut anayasanın 180 maddesi AKP tarafından değiştirilmiş. Kendi yaptığı anayasayı çiğneyen bir iktidar yeni anayasa yapamaz. Muhalefet partilerinin de bunu söylemesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.  

SİYASİ PARTİLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

EŞİK olarak bütün siyasi partilerin kadın milletvekilleriyle bir araya geldiklerini ve seçimlerin hemen ertesinde çalışmalara başladıklarını belirten Kaptan, Meclis çalışmalarına dair periyodik raporlar yayınlanacaklarını söyledi. Yeni dönemde milletvekilleri aracılığıyla yerellerdeki kadınları sürece dahil etmeyi planladıklarını belirten Kaptan, “Yaptığımız toplantılarda kadınlara yönelik saldırılar, 6284 sayılı kanun ve nafaka hakkına dair bir bütün olarak kadın haklarına saldırılar, yerel yönetimlerde kadın temsilinin önemini konuştuk. Haklarımıza yöneltilen ve artık çok ciddileşen tehditlere ilişkin hem anayasa bağlamında, hem medeni yasa bağlamında neler yapılabilir diye konuştuk. Kadın vekillerin birçoğunun bilgisi ve farkındalığı vardı. Burada ki perspektifimizi daha genişlettik ve vekillerin kendi bölgelerinde kadın kazanımlarına dönük saldırılarda neler yapabileceklerini konuştuk. Çok güzel öneriler çıktı. Öneriler doğrultusunda çalışıyoruz” diye belirtti.

MA / Esra Solin Dal