<div class="page-content"><br /> <br /> Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş.<br /> <br /> Ve bir bakarsın “VOLKAN” olur.<br /> <br /> İşte, ‘gözaltında kayıp edilenlerin’ ailelerinin acısı böyle bir duygudur.<br /> <br /> Önce bir sızı başlar ve giderek büyür.<br /> <br /> Her kimlik sorulduğunda, her doğum gününde, her evlilik yıldönümünde, tahammül edilemez bir hale dönüşür.<br /> <br /> Hep gelmesini istediğin, en sevdiğin hiç gelmez.<br /> <br /> Bu durum gerçeğin duygusal tarafı…<br /> <br /> Bir de resmi tarafı var.<br /> <br /> Bu tek tipçi, Türk-Sünni İslam Sentezci yapı, 1915 Soykırımı’ndan bu yana, ‘Gözaltında kayıp etme’ yöntemini, muhaliflere karşı uygulamakta. İktidarlar değişse de, bu politikanın bir ‘tarafı’ olarak geleneği devam ettiriyorlar.<br /> <br /> T.C Devleti, ‘Zorla Kaybetmelere Karşı’ BM Bildirgesi’ni imzalamıyor.<br /> <br /> Bunun tek nedeni, ‘Zorla Kaybetme’ nin bir DEVLET POLİTİKASI olmasıdır.<br /> <br /> ‘Zamanaşımı’ gerekçesini kendi lehine uygulamak için, suçu gizlemek için, bu bildirgeyi imzalamıyor.<br /> <br /> Gözaltında kaybedilenlerin yakınları, bu acıyı bu gerçeği görünür kılmak için bir eylem başlattılar.<br /> <br /> CUMARTESİ İNSANLARI eylemi!<br /> <br /> İşte bu eylemin, bu hafta 700. haftası!<br /> <br /> Acının, biat etmeden ayakta kalmanın, soru sormaktan vazgeçmemenin 700. haftası!<br /> <br /> Bir kez daha soruyorlar, NEREDELER?<br /> <br /> Her kayıp edilen insanımızın bir hikayesi var.<br /> <br /> İşte onlardan biri, Fikri amca, FİKRİ ÖZGEN!<br /> <br /> 1992 yılıydı. Ayşe Zarakolu ile birlikte İHD’de oturuyorduk. Bir telefon geldi, Çapa’da bir yaralı var ve yaralıya doktor müdahalesi polisler tarafından engelleniyor.<br /> <br /> Biz, hemen Çapa Hastanesine gittik. Yaralının ismi Mefair Özgen idi. Durumu ağırdı, sedyede bekletiliyordu. Doktorlar ile polisler tartışıyorlardı.<br /> <br /> Biz o anda Ayşe ile birlikte hastane acil servisinde, ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ diye slogan atmaya başladık.<br /> <br /> Ve birdenbire karmaşadan yararlanan doktorlar Mefair’i aldılar.<br /> <br /> Mefair, ameliyat oldu ve yoğun bakıma alındı.<br /> <br /> Ertesi günü, babası Fikri amca, Diyarbakır’dan oğlunu görmeye geldi. Komutandan zor izin alarak, Fikri amca, Ayşe, ben ve Mefair’in kız kardeşi yoğun bakıma girdik; yanımızda birde Albay vardı.<br /> <br /> Fikri amca, başı öne eğik bir biçimde duruyordu.<br /> <br /> O sırada Mefair, zor konuşarak babasına Kürtçe bir şeyler söyledi; ‘Dik dur, başını eğme’ demişti.<br /> <br /> Ertesi günü Mefair öldü. O’nun ölümünden sonra Fikri amca hep dimdik durdu.<br /> <br /> Sivil siyaset ile ilgileniyor, cezaevindeki oğlunu sık sık ziyarete gidiyordu.<br /> <br /> Kalp ve astımı vardı. 1997’de bir gün Diyarbakır’da evinden, ilaç almaya çıktı ve bir daha geri dönmedi.<br /> <br /> O’nun bir askeri araca bindirildiğini görenler vardı. Ancak Fikri amcadan bir daha hiç haber alınamadı.<br /> <br /> Bu sistem 80 yaşına yaklaşan bir insanı dahi gözaltında yok edebildi.<br /> <br /> İşte kayıp yakınları yıllardır bu soruların cevabını bekliyorlar. Kimdi o BEYAZ TOROS’ların şoförleri diye soruyorlar?<br /> <br /> Ve ne yazık ki o şoförler hala içimizde, özgürce dolaşıyorlar.<br /> <br /> </div><br /> <footer class="entry-footer"><br /> <div class="row"></div><br /> </footer>