ANKARA - Deprem bölgelerindeki gözlemlerini aktaran Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri, sorunların hala ilk günkü gibi durduğunu belirterek, “Depremle ilgili vergilerden toplanan paralar nereye gidiyor?” diye sordu. 

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın, 18-21 Eylül tarihlerinde deprem bölgesine yaptıkları ziyaretlere dair Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

 Toplantıda ilk olarak konuşan Uçar, ziyaretler esnasında gözlemledikleri sorunları paylaşmak istediklerini belirterek, “İktidarların genel olarak aklı deprem öncesine dönük değil, depremden sonra yani afetten sonra yapılacaklar üzerine. Gördüğümüz tablo iktidarın, devlet olanaklarını orada bir seçim malzemesine dönüştürdüğüdür” diye belirtti. 

SEÇİM VAATLERİ UNUTULDU 

Seçim öncesi depremzedelere vaatlerde bulunan iktidarın aradan geçen 7 ayda hiçbir sözünü tutmadığını dile getirerek, “Deprem bölgesinde acılar halen çok taze ve yapılması gereken en asgari şeylerin bile yapılmadığına tanıklık ettik. Kısaca tabloya dair birkaç şey söylemek isterim; insanlar halen konteynırlarda, bazı köylerde konteyner de yok, çadırlarda yaşıyorlar. AFAD, konteynırları adil bir şekilde dağıtmadığı gibi kendisinden konteyner almayanlara da banyo, tuvalet gibi ihtiyaçları ne yazık ki vermekten imtina etmiş. Hak sahipliği başvurusu yapan insanların ne zaman evlerine kavuşacağı konusunda da belirsizlik devam ediyor” dedi. 

KIŞ TEDBİRİ YOK 

Depremzedelerin kış için hiçbir tedbirlerinin olmadığını söyleyen Uçar, şöyle dedi: “İnsanlar çok ağır faturalar ödüyor. Ne yazık ki deprem bölgesinde yaşayan insanlar 200-300 liralık elektrik faturalarının bin liraya vurduğu bir durumla karşı karşıyalar. Özellikle çiftçiler ürünleri konusunda hem satış hem de paraya dönüştürme konusunda ciddi zorluklar yaşıyor.”  Konuya dair Meclis’te bir komisyon kurulması gündeminin acil bir görev olduğunu belirten Uçar, “Yeşil Sol Parti olarak nasıl ilk gün deprem bölgesinde dayanışmayı kurduysak bundan sonra da bu dayanışmanın büyümesi ve gelişmesi için elimizden geleni yapmakla birlikte yaraların sarılması meselesinde zorlayacak pozisyonda olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 

‘DEPREM YÖNETMELİĞİ DEĞİŞMELİ’

Ardından konuşan Akın ise, deprem bölgesinde yürekleri dağlayan süreçlerin yaşanmaya devam ettiğini belirterek, ekledi: “Öncelikle son ziyaretimizde gezdiğimiz illerdeki sorunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu Meclis, deprem vesilesiyle olağanüstü toplanmayı kabul etmediği için bütün vekilleri ve siyasi partileri eleştiriyoruz. Deprem insanların hayatını ciddi bir şekilde etkiliyor.  Yaklaşık 15 milyon insanı etkileyen bir deprem var. Türkiye bir deprem bölgesi yarın İstanbul’a deprem gelse ne olacağı belli değil. Bunun gerekleri fiilen, hukuken gerçekleşmiyor. Gördüğümüz en temel sorun, deprem yönetmeliği eskisi gibi devam ediyor. 99 sonrası yapılan yönetmenliğe göre inşaat yapılmaya devam ediliyor. Şu an TOKİ ve AFAD’ın bu yönetmenlikle yaptığı inşaatlar risk altındadır. Deprem yönetmenliği değiştirilmeden yapılacak her inşaat problemlidir ve insanlarımızın yeniden mezarı haline gelebilir.” 

72 DOKTOR TALEBİNE 6 BAŞVURU 

İnsanca yaşamın olmadığı deprem bölgelerinde insanların kendi imkanlarıyla var olmaya çalıştıklarını söyleyen Akın, kiracı olanların ciddi mağduriyet yaşadığını aktardı. Akın, “Adıyaman’ın bazı bölgeleri ihmal edilmiş durumda. İnsanlar su, elektrik sorunu yaşıyor. Yine deprem bölgelerinde elektrik su faturaları 300-400 lira iken şimdi bin lirayı aşıyor. Yine oralarda çalışan sağlık memurlarına, öğretmenlere ve diğer çalışanlara hiçbir destek verilmiyor. OHAL uygulamalarından pratik olarak hiçbir fark yok. Ankara’daki memurlar ne alıyorlarsa, onlar da onu alıyorlar. Şu anda Hatay’da 72 sağlık merkezi binası yıkılmış durumda ve bir milyona yakın insan orada yaşıyor. Ama aynı yerde sağlık hizmeti veren personel oranı yüzde bire inmiş. Yine doktorlar oraya gitmiyor. Hatay için 74 doktor talebi olmuş ancak sadece 6 doktor başvuru yapmış. Neden gitmiyorlar? Çünkü orada yaşam koşulları çok zor, hiçbir destek yok, maaşlarıyla orada kirada ya da konteynırlarda kalmaları mümkün değil. Kısacası, orası deprem sonrası terk edilmiş durumda” dedi.

ORTAK SORUN SAĞLIK 

Semsûr, Mereş ve Hatay’da ortak sorunun sağlık olduğunu kaydeden Akın, şöyle devam etti: “Hatay’daki doktorun ifade ettiği şu; sadece asbest meselesiyle ilgili akciğer kanserinin olduğunu düşünüyorduk oysa 80 civarında asbeste bağlı olarak hastalık varmış. Örneğin, ciddi bir şekilde resimle gösterdiler, bizim de gördüğümüz sağlık sorunu yaşayan insanlar vardı. İnsanların elleri ve ayaklarında yaralar vardı ve bu yaralar iyileşmeyerek giderek büyüyor. Bu yaralar kansere neden oluyor. Doktor, ‘Eğer bu koşullar böyle devam ederse, kalan insanların da hayatı riskli hale gelebilir’ dedi. Buradan sesleniyoruz; Malatya’nın en önemli gelir kaynağı olan kayısıyı öldürmek insanların orayı terk edilmesine neden olmaktır. Kayısı üretimi için sulamanın olması gerekli ve sulama sisteminin hayata geçirilmesi gerekiyor. 

EN ÇOK AYRIMCILIK HATAY’DA

Hatay’da yaptığımız gözlemlerimiz şudur. En büyük yara almış ve en çok ayrımcılığa uğramış ilimiz. Neredeyse Hatay’ın kültürel dokusu ve yapısını değiştirmek konusunda özel karar alınmış gibi. Çünkü hiçbir şey yapılmamış. Örneğin, Antep’te yapılaşma başlamış, 13 bin civarında konut yapıldığı söyleniyor ama Hatay’da bir bina bile yapılmamış. Hatay’da başka istimlak yapmaya çalışıyorlar. Zeytin meselesiyle ilgili insanlar mücadele ediyor. Doğal olarak Hatay’ın alt yapısını düzeltmeden yeniden bir etüt çalışması yapmadan yürütülecek bir şey yok gözüküyor. Bu konuda kurumların bilimsel olarak mühendislerin, mimarların, sağlıkçıların, eğitimcilerinin çözüm üretmesi gerekiyor.  

Hatay’daki insanlarımızın bütün yaşam kaynakları olan elektrik, su ve bütün zorunlu giderlerinin karşılanması gerekiyor. Bu devletin kamusal görevidir ve yapması gerekiyor. Oranın desteklenmesi gerekiyor. Binaların acilen yapılması gerekiyor. Sağlık hizmetlerinin acilen sürdürülmesi lazım. Bu konuda sağlık Bakanlığını göreve çağırıyoruz. İnsanlar hayatta kalmak için mücadele veriyorlar.  Bu mücadeleye özellikle Tarım ve Orman Bakanlığı’nın destek vermesi gerekiyor. OHAL ilan edilmiş. OHAL gereklerini yerine getirmeyen iktidar destek vermeli. 

‘TOPLANAN PARALAR NEREDE?'

En önemlisi şu; depremle ilgili bütün toplumun ödediği vergilerden toplanan paralar nereye gidiyor? Ulusal ve uluslararası alanda yoğun destek alındığı biliniyor. Bu destekler depremle ilgili nasıl kullanılıyor? Bunu halkımız da soruyor. Biz de onların sözünü dillendiriyoruz. Bu vesileyle deprem meselesinin takipçisi olacağımızı, birlikte mücadele edeceğimizi belirtiyoruz. Bütün yurttaşlarımızı bu konuda duyarlı olmaya, yetkilileri sorumlu olmaya davet ediyoruz. Yeşil Sol Parti olarak meselenin takipçisi olacağımızı belirtmek isterim.”