Arzu Kızılkaya
20 SORU KÖŞEMİZE DAİR"
Merhabalar, "Ötekilerin Gündemi" olarak sanatçılarımıza, yazarlarımıza, duruşlarıyla dünyayı güzelleştirmeye çalışanlar için "20 soru" adlı bir köşe hazırladık.
Bir ülkenin gerçek gelişmişliğini o ülkenin yazarları, sanatçıları ve filozofları belirler. Savaşlar biter, devri devran değişir, geriye yazı kalır ve yazılan romanlar, şiirler ve öyküler ve resimler toplumların gerçek tarihini oluşturur.
Hep klasikleşen “20 soru” gibi bir köşede ısrarcı olmamızın nedeni, yazarlarımıza ve sanatçılarımıza, dünyayı güzelleştirmek için emek harcayanlara ve direnenlere selam ederek, onların soluğunu duyurmak, kelimelerle onların dünyasını anlayabilmek ve anlatabilmek. Birbirinden değerli sanatçılarımızla, gazeteci, politikacı ve aktivistlerimizle yüreklerinize ve bilinçlerinize dokunmak istiyoruz. Bu köşeyi seveceğinizi umuyoruz.
Her anlamıyla tarihsel ve zorlu bir süreçten geçerken, heyecanı, ilgiyi, dahası umudu artırmak için, desteğinize ihtiyacımız var.
Ekte 20 soru var, her soruya kısa yanıtlar vererek katılırsanız seviniriz.
Hepinize sevgi ve saygılarımızla…
Ötekilerin Gündemi
SANATÇILARIMIZ VE YAZARLARIMIZLA 20 SORU
1-Varlık sözcüğü sizde neyi çağrıştırır?
*Bu sorunun cevabını ne üzerinden vermeliyiz? Cismi, şekli olan dokunulabilir varlıklar mı, yoksa felsefeye dair olan tözsel varlık mı? Ben felsefi anlamda varlık nedir? sorusunu esas olarak almak isterim.
Varlık ontolojik olarak felsefenin temel meselesidir. Bu mesele de kısa bir cümle ile anlatılmaz.
Varlık nedir sorusu Antik Yunan filozoflarından Parimides'ten başlayıp platon ve Aristo ile devam eden sorudur.
içinde yaşadığımız nesnel dünyada değil, ideaların yani fikirlerin dünyasında mevcuttur.
T. Hobbes ve Karl Marx gibi İdealizme karşı çıkmış filozoflar için ''Varlık Maddedir'' Bense bir Marxist olarak varlığı Madde olarak değerlendiriyorum.İdealist felse filozofları için varlık; İdeadır. Varlık ve gerçeklik
2- Geçmiş, şimdi ve gelecek dersek…
Bu soruya bir aforizmam ile cevap vereyim:
*Geçmiş: anı, şimdi: an, gelecek: anılacak olandır.
*Hayal geniş, umut gelecek, pişmanlık geçmiş, sevgi şimdiki zamandır.
* Geçmiş, şimdi ve gelecek birbirini etkileyen, biçimleyen ve değiştirendir. Geçmişi bilmek şimdiye ve geleceğe katkı sağlayacaktır. Çünkü, zaman biz insanların bıçakla keser gibi dilimlere ayırdığımız bir olgu değil ki... Diyalektik düşünceye göre her şey akar ama eskiyi inkar ederek ve eskinin tarlasında yeniyi canlandırarak devam eder. Yeni ise geleceğin yeşereceği tarla görevini görürür.
3- En çok etkilendiğiniz roman, film ve tiyatro.
*Etkilendiğim roman bir tane değil çok fazla. Film ve tiyatro için de aynı şeyi söyleyeceğim
4- İlk gençliğinizde kime öykündünüz, kahramanınız kimdi?
Kime öykündüğümü tam çıkaramıyorum. Sanırım en çok devrimci kadınlara öykünmüş olabilirim. Ama genel olarak yaratıcı ve üretici mücadeleci insanların hepsine saygı duymuş ve onlar gibi olmayı istemişimdir. Kahramanlarım nesnel dünyadan değil de daha çok hayali olanlardı. Belki de kafamda fazla idealize ediyordum ki, yaşayanlarla örtüşmüyordu.
5- Nerede yaşamak isterdiniz? Coğrafya kader midir?
Toprağın, suyun, ormanın canlılığın olduğu her yerde yaşayabilirim. Ulus, vatan gibi çerçevelenmiş alanlara karşı özel bir bağlılığım yok.
Coğrafya kader değil, daha çok kederdir. Coğrafyaları rahatsız eden işgalci, yağmacı güçlerdir. İnsanın varoluşu belli bir coğrafyaya dahilse, o coğrafya da yaşadıkları, yaşatılanlar kader değil düpedüz planlı ve bilinçli uygulamalardır. Kader mistik anlamda katıldığım bir kavram değildir, daha çok tesadüflere inanırım. Bir coğrafya ait olmak belki de bir tesadüftür.
6- Yeniden doğsaydınız hangi mesleği seçmek isterdiniz?
Meslek deyince ilk önce emeğinizin sömürüleceği kurumsal seçimler olarak aklıma geliyor. Meslekten çok gönüllü bir uğraşım olsaydı en çok seçeceğim toprakla uğraşmak olurdu. Ve tabii bir de yazma sevdasına uygun meslekler...
7- En sevmediğiniz ve en sevdiğiniz yanınız? 3 yanınızı
En zor soru da bu olmalı...
Dik konuşmayı, dik durmayı, dik yaşamayı seviyorum. Ama bu dikliklerin bana dönüşü ağrı ve sızı olduğu kesin...
Aceleci, takıntılı ve öfkeli olmamdan yana şikayetçiyim...
8- Aşka inanır mısınız? Aşk mı özgürlük mü?
Yaşam içinde tecrübe ettiğim bir şey varsa inanırım.
Aşk da bizim maddi olan kalbimiz beynimizin ürettiği hormonal bir şey. Demek ki aşk var, o halde inanmalıyım.
Özgürlük genel, aşk özneldir diye düşünüyorum. Elbette önceliğim özgürlük olurdu.
9- İnsan sözcüğü sizde neyi çağrıştırır?
Düşünen, konuşan, üreten, yaratan, vicdanıyla davranan varlığı çağrıştırır.
10- Dayanamadığınız insan tipi?
Etik değerlere sahip olmayan herkes...
11- Koku dersek; kentlerin kokusu nedir sizin için?
Koku benim için hafızadır. Her duyduğum koku bana anılarımı hatırlatır.
Eskiden kentlerin coğrafi konumlara göre kokusu varmış. İstanbul ıhlamur çiçeği kokusuyla, bir anadolu kentini iğde çiçeği kokusuyla, Antalya'yı limon çiçeği kokusuyla hatırlamak gibi... Ama şimdi tüm kentlerin kokusu neredeyse birbirine benzedi. Asfalt, egzos, kükürt kokusu hep aynı.
Ayrıca kent kokusu homojen değildir. Yosulluk kokan varoşlar mı, yoksa elit kesimin oturudğu konforlu mekanların parfüm kokusu mu? Ama yinede sevdiğim kent kokusu, içinden deniz ve tarih geçen kent kokusudur.
12- Şimdinin kokusu?
Kokuyu doğa ile bütünleştiririm. Anne kokusu, baba kokusu, çocuğunun kokusu, çiçek kokusu, su kokusu vs... Doğanın git gide yok olduğu şimdinin kokusu, yapay, sentetik, kimyasal... Ama şimdiye ait bir kokunun hayalini kursam toprak ve çiçek kokusu derim.
13- En çok dinlediğiniz müzik?
Halk müziği ve klasik müzik
14- Şu an neler okuyorsunuz?
Genelde felsefe ve sosyoloji okuyorum. Şu an elimde Terry Eagleton’un Tatlı Şiddet ve Trajedi kitabı var.
15- Pişmanlıklarınızdan üçü…
1-Ödün vermemek adına aşırı gururdan kaynaklanan kaybettiğim şeyler.
2-Müziği profesyonel bir uğraş olarak seçmemem
3- Sonradan pişman olacağım bir kitap yazmam
16- Ölümden ve yaşlılıktan korkar mısınız?
Her canlı kadar. Ancak her ikisini de doğanın bir olgusu olarak karşılarım.
16- Ölümden ve yaşlılıktan korkar mısınız?
Her canlı kadar. Ancak her ikisini de doğanın bir olgusu olarak karşılarım
17- Yalnızlık?
Gönüllü yalnızlık, terk edilmek değil, kendinle bilgece başbaşa kalmaktır.
Bir de senin dışında otoritelerin insana yaptığı zulümden doğan, sürgün, tecrit, hücre yalnızlıkları var ki en acısı budur.
Bir de senin dışında otoritelerin insana yaptığı zulümden doğan, sürgün, tecrit, hücre yalnızlıkları var ki en acısı budur.
18- En büyük hayaliniz?
En büyük hayalim insanlığın sömürüsüz, sınıfsız bir dünyada yaşayabilmesidir.
19- Hayatınızda olmazsa olmaz dediğiniz üç şey!
1 Kitap
2-Müzik
3- Arkadaş, yoldaş, eşim ve kızım
20- Evrene neyi fısıldamak istersiniz?
Diyalektik Materyalist düşünceye sahip biri olarak mistik şeylerden uzak dururum. Yinede bize rağmen bizim dışımızda keşfedemediğimiz bilemediğimiz evren ve evrenler var. Belkide şöyle bir şey sormak isterdim evrene; Sonsuzluğun da bir sonu var mı?