<p class="story-bodyintroduction">Anayasal vatandaşlık ve laiklik meselesi aynı devlet madalyonunun iki yüzüdür. Meselenin özü devletin vatandaşına tarafsız, etnisite-kör ve inanç-kör olarak bakamamasıdır.</p><br /> <br /> <div class="article-body-container"><ins class="adsbygoogle" data-ad-client="ca-pub-9187260724237038" data-ad-slot="6196928104" data-adsbygoogle-status="done"><ins id="aswift_0_expand"><ins id="aswift_0_anchor"></ins></ins></ins>İki mesele dediğime bakmayın, aslında ortada tek bir konu var çünkü bu iki temel mesele bir madalyonun iki yüzü; isterseniz bu aşamada madalyon yerine devlet de diyebiliriz.<br /> <br /> Devlet dediğimiz kurumun tek bir işi vardır: Kamu hizmeti üretmek.<br /> <br /> Kamu hizmeti de eski hukukçuların belirttiği gibi renksiz, kokusuzdur, yani kamu hizmeti vatandaş-nötr bir kavramdır.<br /> <br /> Devlet eşittir hukuk eşittir kamu hizmeti çok temel bir denklemdir.<br /> <br /> Devlet eşittir kamu hizmeti ise devlet de renksiz, kokusuzdur, yani vatandaş-nötr bir kurumdur.<br /> <br /> Devlet vatandaşın etnik yapısı, anadili, milli kökeni karşısında tarafsız olmalıdır.<br /> <br /> Aynı şekilde, devlet vatandaşın dini, inancı, varlığını yorumlama karşısında da tarafsız olmalıdır.<br /> <br /> Bu ülkenin bir adı vardır ve bu ad da Türkiye’dir.<br /> <br /> Türk devleti yoktur, Türkiye devleti vardır.<br /> <br /> Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olmak yoktur, Türkiye devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olmak vardır.<br /> <br /> Türkiye devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişinin de özel ve resmi/anayasal bir vatandaşlık sıfatı olmamalıdır.<br /> <br /> Her vatandaş alt kimlik hissiyatına göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı/türktür, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı/ kürttür; esas üst kimlik olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı hukuki bir aidiyettir ve devleti sadece ve sadece o ilgilendirir, bu vatandaşın alt kimlik tanımının, zaten bu tanımı vatandaşın kendisi yapar, türk, kürt, ermeni, rum, çerkez, arap, vs. olması devleti ilgilendirmez.<br /> <br /> Her vatandaş Türkiye devleti için hukuksal bir kişidir, gerisiyle ilgilenmez.<br /> <br /> Bu vatandaşlık meselesi madalyonun bir yüzüdür.<br /> <br /> Madalyonun öbür yüzünde de vatandaşlık tanım ve kabulünün bir fotokopisi olması gereken dini aidiyet meselesi vardır.<br /> <br /> Vatandaş laik olmaz, laiklik vatandaş için tanımsız bir kavramdır ama devlet kayıtsız şartsız laik olmalıdır.<br /> <br /> Laik Türkiye devleti için bir vatandaşın dini, inancı devletin ilgi alanının dışındadır, devletin verdiği resmi belgelerde mesela nüfus kağıtlarında açık ya da örtük bir biçimde dini bilgiler yer alamaz.<br /> <br /> Laik Türkiye devletinin dini hizmet üreten anayasal-resmi kurumları olamaz.<br /> <br /> Laik Türkiye devleti bütçe gelirlerinden bir inanca yönelik harcama yapamaz.<br /> <br /> Laik Türkiye devletinin anayasal bir Diyanet İşleri Başkanlığı kurumu olamaz, bütçeden böyle bir kuruma kaynak aktarılamaz.<br /> <br /> Laik Türkiye devletinin yüz bini çok aşan memur statüsünde din görevlisi olamaz.<br /> <br /> Gelelim gerçeklere.<br /> <br /> Anayasada bile Türkiye devleti mesela 66. Maddede Türk devleti diye belirtilmektedir.<br /> <br /> Aynı maddede de vatandaşa devlet resmi-anayasal bir vatandaşlık sıfatı vermektedir.<br /> <br /> Anayasanın 136. Maddesinde ise laik devlet dini hizmet üreten bir kurumu anayasal bir devlet kurumu olarak tanımlamaktadır.<br /> <br /> Bu örnekler çoğaltılabilir, her yerdedir.<br /> <br /> Anayasal vatandaşlık ve laiklik meselesi aynı devlet madalyonunun iki yüzüdür.<br /> <br /> Meselenin özü devletin vatandaşına tarafsız, etnisite-kör ve inanç-kör olarak bakamamasıdır.<br /> <br /> Devlet bu temel sorunu önce zihniyetinde sonra da başta anayasa olmak üzere tüm resmi kaynaklarda, eğitimde aşamadığı sürece bu konular bu canım topraklarda daha on senelerce tartışılacaktır.<br /> <br /> </div>