AMED - Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in kız çocuklarının okullaşma oranını artırmaya dönük ortaya attığı “kız okullarının açılmasına” dair söylemlerine Necla Korkmaz, çocuklar için bütüncül politikalar geliştirmek gerektiğini vurguladı.
İktidarın 20 yıldır cemaatlerin kararları doğrultusunda yürüttüğü eğitim sisteminde bu sefer de karma eğitim tartışması gündeme geldi. Milli Eğitim Bakanı (MEB) Yusuf Tekin’in kız çocukların okullaşma oranını yükseltmek için “kız okulları açılabileceği” söylemleri üzerinden tartışmaya açılan karma eğitim sistemi için kadınlar ve birçok kesim cinsiyetçi, dinci eğitim anlayışına karşı tepkilerini dile getirdi. Bu anlayış, birçok toplumsal cinsiyet sorununa yol açmakla birlikte çocukların ruhsal ve sosyal gelişimini de etkiliyor.
Karma eğitimin tartışmaya açılmasına ilişkin Çocuk Çalışmaları Derneği (ÇocukÇA) Danışmanı Necla Korkmaz değerlendirmelerde bulundu.
Sistemler kendi bireylerini yetiştiriyor
Necla, iktidarın eğitim sistemini kendi stratejileri üzerine şekillendirdiğini vurguladı. Necla, “Sistemler bir inşa sürecine başladığı zaman eğitim kurumları en büyük, önemli araçlardan biridir. O aracı neye dair kullanıyor? Elbette ki uzmanlığı olan kişilerle oturup tartışmıyor. Belki de tartışıyor ama yaygın bir şekilde kendi ideolojik bakış açısına, yaklaşımına uygun kişiler ya da uzmanlar ya da kurumlarla yapıyor bunu” ifadelerine yer verdi.
Dinsel örgütler eğitimde ön safhada
Eğitimin parayla ilgisinin olmaması gerektiğini kaydeden Necla, şu anda eğitimin ticaret alanına döndüğünü söyledi. Necla, “Bakıyoruz eğitim alanlarında bir özel sektör var ve özel sektör tamamen kapitalist düzenin sürdürücüsü olarak devam eden eğitim kurumları. Biraz daha ticari anlamda çalışmalar yürüten kurumlar olarak karşımızda. Bir diğeriyse dini kurumlardır, tarikatlardır, cemaatlerdir. Dinsel örgütlenmelerin önü açılıyor. Bu anlamda bir sıkıntı yok, genel olarak zaten muhafazakâr bir hükumet yapısı var. Bu anlamda bunun örgütlenmesi ve yaygın bir şekilde geliştirilmesine dair bir sınırlama yok ama alternatif eğitim sistemi kuranlar açısından iş böyle yürümüyor” şeklinde konuştu.
Eğitimde yoksulluğun yeri
Yoksulluğun da eğitimi etkileyen konulardan biri olduğuna dikkat çeken Necla, “Okullaşma oranlarında yaşanan artışta elbette hem içinde bulunduğumuz politik sistemin hem de toplumsal alana empoze edilen söylemlerin etkilerinin yanı sıra, her gün katlanarak artış gösteren yoksulluğun önemli etkileri bulunmaktadır. Yoksulluk her haliyle yeni sömürü, ihlal ve istismar alanlarını da yaratmaktadır. Yoksul bir aile ayakta kalmak için stratejik davranmak zorunda bırakılıyor ve çocuğun en temel haklarından biri olan eğitim hakkı olmak üzere, sağlıklı bir ortamda yaşama, gelişme ve kendini ifade etme gibi tüm hakları da etkileniyor” sözlerine yer verdi. Çocuk haklarını bütüncül bir yaklaşımla ele almak gerektiğine işaret eden Necla, “Suni gündemler yaratılarak sadece sisteme angaje olmayı hızlandıran ideolojik müdahaleler tehlikelidir” dedi.
Doğru ve sağlıklı bir eğitim
Necla, doğru bir eğitim sisteminin çok dilli, üretken, tek tipleştirmeyen ve sorgulama yeteneğini geliştiren bilimsel yaklaşımlarla sağlanacağını anımsatırken, ardından şunları aktardı: “Eğitimler planlanırken her yaş alanına göre gelişimsel, fiziksel ve zihinsel özelliklerine göre planlanmak ve düşünülmek zorundadır. Mevcut sistemdeki eğitim sisteminin işlemiş oluğu modüller çok da iyi örnek olarak gösterebilecek örnekler değiller. Bu anlamda neler yapılabilir ya da bugüne uyarlanabilecek ve gerçekten ihtiyaca cevap olabilecek, çocukların doğal yeteneklerini keşfedebilecekleri yaşamdaki tüm üretim alanlarını bir şekilde gelişimsel özelliklerine denk düşecek şekilde öğrenebilecekleri eğitim sistemleri tabi ki önerilebilecek sistemler.”
Necla, sağlıklı bir çocuk politikasının da pedagoglar, ilgili tüm uzmanların olduğu ve çocuk katılımının da sağlandığı çalışmalar sonucunda yaşama geçirilmesiyle elde edilebileceğini sözlerine ekledi.