14 Mayıs’ta seçmen, insanlığın ‘muasır medeniyet’ seviyesine yaklaşılmasına sandıkta katkı sunacak, şans verecek.

14 Mayısta seçmen, insanlığın muasır medeniyet’ seviyesine yaklaşılmasına sandıkta katkı sunacak, şans verecek. Türkiye Yüzyılı iddiasına gidecek yolu açacak potansiyele ve politik açılıma sahip tek adayın Kemal Kılıçdaroğlu olduğu açık.

Cumhuriyetin yüzüncü yılına az bir şey kaldı.  Cumhuriyetin kurucuları hedeflerini “muasır medeniyeti” yakalamak ve aşmak olarak belirlemişti.

Cumhuriyet’in ilk döneminde ‘muasır medeniyet tahayyülümüzde, Batı’nın ağırlıklı referans olduğu çok açık ve kaçınılmazdır.

Bu nedenledir ki, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi gibi uluslararası birliklerin kuruluşlarında yer aldık. Bu türden kurumlar yeryüzü gezegeninde insanların ortak yaşamlarının normlarının, yenidünya düzeninin belirlendiği kurumlardı.

Her ne kadar üretilen normlara her dönem uyduğumuz, ortak masada aktif bir üye olduğumuz söylenemezse de bu kurumlarda Türkiye’nin varlığı hep baki kaldı.

Cumhuriyetin ikinci yüz yılına girerken bir anlamda bu ‘muasır medeniyet’ hedefine ne kadar ulaşıldığının da muhasebesinin yapıldığı bir seçim sürecinin sonuna geldik.

İktidar partisi, Cumhuriyetin ikinci yüzyılı için, seçimlerinden aylar önce “Türkiye Yüzyılı” hedefini belirledi.

Hatırlanacağı gibi daha önce 19. Yüzyıl İngiltere Yüzyılı, 20. Yüzyıl ABD Yüzyılı ilan edilmişti.

Bir dönemin bir ülke ile anılması için, bunun o ülke tarafından ilan edilmesi doğal olarak yetmez, farklı ülkelerin de bunu benimsemiş olması gerekiyor. Bunun için de yüzyılın kendisiyle anılmasını arzulayanların dünyanın geri kalanına anlamlı katkı yapmış olduğuna ilişkin yaygın bir kabulleniş olmalı.

Türkiye’de ise tam tersi bir durum var. Bırakalım farklı ülkelerin pozitif tutum içinde olmasını, Türkiye toplumunda eşitsizliğin ve hukuksuzluğun aşırı derecede artırması nedeniyle ciddi öfke ve tepki birikmiş durumda ve kurtuluş için gün sayılıyor.

Diğer taraftan İktidar partisi ve küçük ortağı birkaç hafta içinde “Türkiye Yüzyılı” hedef ve iddiasını çoktan unuttu. İktidar partisi Türkiye tarihinin en gerici siyasal ittifakını yaptı.

Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra beş yılda Türkiye her alanda bambaşka bir ülke oldu. Türkiye muasır medeniyet yolunda çok gerilere savruldu.

Kılıçdaroğlu bir yıl öncesine göre birçok siyasal yorumcuyu yanıltarak kararlı, sakin, birleştirici, toplumsal kutuplaşmayı parçalayan adımlar atıyor, hedefine emin adımlarla yaklaşıyor. Meydanların dili bunu anlatıyor.

Son bir haftadır İktidar partisi mensuplarının aşağıdaki seçimlerle ilgi açıklamaları muasır medeniyete ulaşmak amacıyla çıkılan yolda Türkiye’yi sürüklemek istedikleri  uçurumu göstermeye yetiyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı ve 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “Benim milletim Kandil’den aldığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “14 Mayıs da Batı’nın siyasi darbe girişimidir, bu kadar açık ve nettir” dedi.

Binali Yıldırım, muhalefete yönelik “Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir” dedi.

İktidar partisi sözcüsü Ömer Çelik “bunların amacı Recep Tayyip Erdoğan’ı, AK Parti’yi, Cumhur İttifakı’nı göndermek” dedi.

Bunlar, seçimleri kaybetme korkusuyla feveran ediş olsa da aynı zamanda Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehlikenin büyüklüğünün emareleri.

Seçmen, 14 Mayıs 2023 Pazar günü sandık başında ülkeyi bu tehditten uzaklaştırıp uzaklaştırmama konusunda oy kullanacak, tercihte bulunacak.

Türkiye çok partili sisteme geçtikten sonra 73 yıldır hiçbir seçim öncesi böylesi bir tabloyla karşı karşıya kalmadı. Türkiye her an savaşa girer gibi bir seçim süreci yaşıyor.

31 Mart 2022’de AK Parti ve MHP, seçim kanunu değiştirdiler.  Oyların dağıtımı ve sayımında kendilerinin lehine olacak değişiklikler yaptılar. Seçim kurullarında seçimlerin dürüstlüğüne gölge düşüren, kaygıları güçlendiren değişikler yaptılar. Cumhurbaşkanını seçim yasaklarından muaf tuttular. Bakanları milletvekili adayı yaparak kamu olanaklarıyla seçim kampanyası sürdürüyorlar.

Bunların yetmediğini gördüklerinden olacak “sandıktan çıkacak iradeye boyun eğmeyeceklerini” ilan ediyorlar, çareyi 2019 İstanbul yerel seçimlerinde olduğu gibi seçmen iradesine müdahalede arıyorlar.  Çaresizliklerini sergiliyorlar.

Kılıçdaroğlu rüzgârının başarılı olması, yeni dönemin inşasının yolunun açılması için; meydanlardaki enerjinin, 14 Mayısta sandığa olduğu gibi girmesi ve girdiği gibi çıkmasını sağlamak gerekiyor.

 

CUMHURİYETİ DEMOKRASİ İLE TAÇLANDIRMAK

CHP lideri 13. cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise, Cumhuriyeti ikinci yüzyılda demokrasi ile taçlandırma hedefiyle yola çıktı. Kılıçdaroğlu bir yıl öncesine göre birçok siyasal yorumcuyu yanıltarak kararlı, sakin, birleştirici, toplumsal kutuplaşmayı parçalayan adımlar atıyor, hedefine emin adımlarla yaklaşıyor. Meydanların dili bunu anlatıyor.

Bu süreç evrensel, demokratik, özgürlükçü normlar bazında geliştiğinde; Türkiye kısa bir süre sonra mevcut iktidara benzer otoriter yönetimlerle yönetilen farklı ülkelere örnek teşkil edebilecek bir süreç yaşayacak.

14 Mayıs’ta seçmen, insanlığın ‘muasır medeniyet seviyesine yaklaşılmasına sandıkta katkı sunacak, şans verecek. Türkiye Yüzyılı iddiasına gidecek yolu açacak potansiyele ve politik açılıma sahip tek adayın Kemal Kılıçdaroğlu olduğu açık. Türkiye yeniden ‘muasır medeniyet’ yoluna girecek.

Seçim meydanları ve toplumdaki güçlü değişim isteği, Türkiye’nin potansiyelinin hiç de yabana atılabilecek düzeyde olmadığını gösteriyor.

Artık bunun nasıl gerçekleşeceğini ve yol haritasını konuşmanın zamanı yaklaşıyor. Türk siyasetinin yeniden şekillenme süreciyle birlikte, Türkiye’nin toplumsal değişim ve dönüşümünün birlikte ele alınması ve mücadelenin rotasının yeniden belirlenmesi gerekecek. Demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesi yeni bir düzeye ve boyuta taşınması gerekecek.

Kılıçdaroğlu rüzgârının başarılı olması, yeni dönemin inşasının yolunun açılması için; meydanlardaki enerjinin, 14 Mayıs’ta sandığa olduğu gibi girmesi ve girdiği gibi çıkmasını sağlamak gerekiyor.