T24 yazarı Hasan Cemal, "Eleştiri elbette gerekiyor ama şunu da unutmayın: Mükemmel, iyinin düşmanıdır" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Cemal bugünkü yazısında,Türkiye siyasal tarihinde bir ilktir, evet öyle... O yüzden bu fotoğraf karesini önemsiyorum, muhalefetin bir "demokrasi ittifakı"na yönelik bu çıkışını destekliyorum. Peki ya eleştiriler... Bu "ittifak"a dönük eleştiriler gözardı mı edilecek? Elbette hayır. İttifakın daha genişlemesi, daha etkili olabilmesi hayati önem taşıyor." dedi. İşte o yazı: Erdoğan'a hadi güle güle demek için muhalefet ittifakının etkinlik alanını mümkün olabildiğince genişletmekten, hedef küçültmekten başka çare de yoktur Voltaire'in bir sözüdür: Mükemmel iyinin düşmanıdır! Rahmetli Demirel de siyaset meydanının kızıştığı zamanlarda bu sözü ara sıra kullanırdı. Eleştirisiz hayat olmaz. Hele siyaset hiç olmaz. Eleştirel düşünce olmadan insanlığın tekerliği iyiye doğru dönmez. Öyledir ama özellikle siyasette eleştirinin dozu da kritik bir konudur. Dozu kaçtı mı, "iyi"yi yakalayım derken, hiç istenmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalabilirsin. Hatta bir çuval inciri berbat edebilirsin. Bugün siyasetin göbeğine altı muhalefet liderinin ortak fotoğrafı oturmuş durumda. Farklı politik çizgilerdeki partilerin demokrasi ve özgürlük diye yola çıkmaları Türkiye siyasal tarihinde bir ilktir, evet öyle... O yüzden bu fotoğraf karesini önemsiyorum, muhalefetin bir "demokrasi ittifakı"na yönelik bu çıkışını destekliyorum. Peki ya eleştiriler... Bu "ittifak"a dönük eleştiriler gözardı mı edilecek? Elbette hayır. İttifakın daha genişlemesi, daha etkili olabilmesi hayati önem taşıyor. Bu açıdan HDP'nin yeri birinci sıradadır. HDP sahnede yerini alamazsa -ya da dışlanırsa- demokrasi yolculuğu büyük darbe yer. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan haklıdır: HDP olmadan demokrasiyi konuşmak çözüm değildir. Bunu bir kenara özenle not etmek gerekiyor. Bu açıdan yapılan eleştirilerdeki haklılık payı büyüktür. Bu satırları yazarken Tarhan Abi (Erdem) aradı. Her zamanki siyaset bilgesi üslubuyla, muhalefetin ortak bildirisini demokrasi açısından eleştirdi. Çıkışı olumlu karşılamakla birlikte eksikleri -ya da söylenmeyenleri- şöyle sıraladı: Parti içi demokrasi... Laiklik vurgusu... Yerel yönetimler... Bu eleştirilerde haklılı payı, gerçek payı elbette var. Ama dozu da iyi ayarlamak şart... Unutmayın: Mükemmel, iyinin düşmanıdır! Bugün Türkiye'nin bir numaralı sorunu Recep Tayyip Erdoğan'dır. Birinci öncelik, Erdoğan'a seçim sandığında halkın oyuyla hadi güle güle, işin bitti diyebilmektir. Bunun için de hedefi mümkün olabildiğince küçültmekten, ittifakın etkinlik alanını mümkün olabildiğince genişletmekten başka çare yoktur. Altı partinin bildirisindeki şu satırları bir kez daha köşeme alıyorum: Bugün Türkiye için tarihi bir gündür. Birbirinden farklı altı siyasi parti olarak, bizler, Türkiye'nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya geldik. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni'ni hazırlayan partiler olarak bizler, etkin ve katılımcı bir yasama, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, tarafsız ve bağımsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik adil bir sistem inşa etme kararlılığı içindeyiz. Demokrasiden yana olanların bu inşa sürecine eleştirel katkılarını eksik etmemeleri de bir demokrasi görevidir.