BEDLÎS - Amed’te 25 Nisan’da gözaltına alınarak tutuklanan gazeteci Mehmet Şah Oruç, 5 aylık tutukluluğun ardından çıkarıldığı ilk duruşmada tahliye edilmedi. Oruç, Kürt gazeteciliğinin kriminalize edildiğini söyledi. 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınarak tutuklanan gazeteci Mehmet Şah Oruç, 5 ay sonra hakim karşısına çıktı. “Örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılanan Oruç’un ilk duruşması Bitlis 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Gazeteci Oruç ve avukatı Resul Temur, duruşmaya Oruç’un tutulduğu Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden, Ses ve Görüntü Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Oruç’un duruşmasını; Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Wan şubeleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Wan Temsilciliği, Wan Barosu, Wan-Colemêrg Tabip Odası, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bedlîs il örgütü, gazeteci arkadaşları ve ailesi ise salondan takip etti. 

‘KÜRT GAZETECİLİĞİ KRİMİNALİZE EDİLİYOR’

Duruşma kimlik tespiti ve Oruç’un savunması ile başladı. İtirafçı Ümit Akbıyık adlı kişiyi tanımadığını söyleyen Oruç, “Meslekten dolayı onlarca insanla tanışıyorum. Beni tanıyor olabilir ama ben onu tanımıyorum. Ümit Akbıyık, HDP’ye gittiğimi söylemiş. Evet ben oraya haber için gitti. Söz ettiği tarihlerde yerel, genel seçim, açlık grevleri, kayyım atamaları ilgili süreçti. Hemen hemen her gün orada açıklama yapılırdı ve ben de gazeteci olarak orada bulunurdum. Sadece ben değil kentin tüm gazetecileri oradaydı. Bina 24 saat polis tarafından kayıt altına alınıyor ama benim gizli olarak oraya gittiğimi söylüyor. Hayır, ben açık aleni oraya gittim. Gazeteci ayrım yapmaz toplumun, hakları alınmış insanların sesi olur. Biz yaşananları her zaman gazeteci olarak yazarız. Sahada çalışan ve yıllardır haber yapan bir gazeteciyim. Ben gizli saklı ve sadece belirli haberler yapan biri değilim. Haberin dilini, kendisini eleştirebilirsiniz ama irtibat iltisak kuramazsınız. Bu iddianamelerle Kürt gazeteciliği krimilanize ediliyor. Hakan Arslan’ın cenazesinin kutu içerisinde babasına teslim edilmesinin haberini yaptığımız için bu durum suç unsuru olarak dosyaya konulmuş. Milletvekillerine mikrofon uzattığımız için bu haberler de suçlama konusu yapılmış” dedi. 

‘YAPTIĞIM HABERLER SUÇ SAYILMIŞ’

Yaptığı haberlerin de suçlama konusu yapıldığını ifade eden Oruç, “Bir de yaptığım paylaşımlar suçlama konusu yapılmış. Yine ANF ve diğer bazı sitelere haber gönderdiğim ifade ediliyor. MA’da yayınladığım haberi başka birçok site kaynak göstererek yayınlayabilir. Ben MA muhabirliği dışında gazetecilik yapmadım. Haberlerimiz kamuoyuna açıktır ve herkes okuyabiliyor. HTS kayıtlarımda telefon görüşmesi yaptığım kişiler aynı ajanstan arkadaşlardır. Bu nasıl bir suç olabilir. Benim sorumlu yazı işleri müdürü ile yaptığım görüşme nasıl suç olabiliyor?” diyerek ifadesini tamamladı. 

‘AKBIYIK’IN DİNLENMEMESİ TUTUKLULUK GEREKÇESİ YAPILMAMALI’

Ardından savcılık suçun vasfı ve mahiyeti göz önüne alınarak Oruç’un tutukluluğun devamını talep etti. Mütalaaya karşı söz olan Avukat Resul Temur ise, “Mütalaaya katılmıyoruz. Ümit Akbıyık’ın dinlenmemesi müvekkilimizin tutukluluğuna gerekçe yapılmamalıdır. Kolluk denetimi altında olan bir tanığın dinlenmemesi tutukluluk için gerekçe yapılmamalıdır. Müvekkilimiz Mezopotamya Ajans’ında çalışıyor. Ajans, yasal olarak faaliyetlerini yürütüyor ve yasadışı bir yayıncılık yapma söz konusu değil. Helikopter Davası’nda da gazeteciler aynı suçlama ile karşı karşıya kaldılar ve AYM hak ihlali kararı verdi. MA’ya ilişkin AYM kararının göz önünde bulundurulması gerekiyor. Müvekkilime yönetilen suçlamaların hiç biri kesin değil ve tutuklamaya delil olarak sunulamaz. Müvekkilim sadece toplumsal olayları ve Kürtlere ilişkin haberler yapmıştır” dedi. 

TAHLİYE EDİLMEDİ

Savunmaların ardından ara veren mahkeme, eksik evrakların tamamlanması, SGK kayıtlarının istenmesi ve daha önce yargılandığı dosyaların istenmesi için Oruç’un tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı 31 Ekim’e erteledi.