AMED - HDP Çocuk Komisyonu'nun "Diyarbakır Çocuk Raporu"nda çocukların bağımlılık yaşının 9'a düştüğüne işaret edilerek, "Çocuklar savaş ve şiddetin mağduru" denildi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu,  Amed başta olmak üzere çocukların tüm Kurdistan’da yaşadıkları sorunları tespit etmek ve çözüm politikaları üretmek amacıyla “Diyarbakır Çocuk Raporu” hazırladı. HDP Çocuk Komisyonu 6-8 Ekim 2022 tarihlerinde çocuk alanında çalışan ya da çalışma alanlarından biri çocuk alanı olan 23 kurumu ziyaret etti. Komisyon, ayrıca 2023 Haziran ayı içerisinde Amed’deki çocuk kurumlarıyla rapordaki temalar bazlı bir kez daha görüşmeler gerçekleştirdi. HDP Çocuk Komisyonu,  “Diyarbakır Çocuk Raporu'nda çocukların eğitim, sağlık, hukuk, anadili, işçileştirilme, kültür-sanat, göç ve mültecilik, kent ve doğa alanlarında yaşadıkları sorunlara odaklandı.  

Diyarbakır Çocuk Raporu, yeni dönemde, siyasette ve toplumsal yaşamda çocukların toplumsal özneler olması, çocuk alanının temel bir alan olarak kabul edilmesi çabasının sürdürülmesini amaçladığı gibi, çocukların özgürleşmelerine aracılık etme iradesini de güçlendirmeyi hedefliyor.

ÖZELEŞTİRİ VERİLDİ

Raporda, parti olarak daha önce çocuk alanına yönelik çalışmaların tali olarak görüldüğüne dair özeleştiri de verilirken, çocuklar adına değil çocuklarla birlikte söz kurulması ve alanın güçlendirilmesi gerektiği belirtildi. Raporda, “HDP’nin 3. Yol perspektifi çocukluk alanındaki yaklaşımımızı da belirlemektedir. Hâkim geleneksel ve kapitalist-modernist yaklaşımlara karşı özgürlükçü, sınıfsal ve kimliklere dayalı eşitsizliklerin olmadığı, ekolojist, cinsiyet eşitlikçi, çocukları toplumsal özne ve birey kabul eden 3. bir çocukluk yaklaşımını HDP savunmalı, programında bu yaklaşımı esas almalı ve tüm yereller düzeyinde de bu yaklaşımı hayata geçirmelidir” denildi.

‘EĞİTİM ALANI’

Başlık başlık sorunların yer aldığı raporda, “Eğitim Alanı sorunları”  kısmında anadil eğitimin savunma düzeyinden öteye geçilerek, eğitim süreçlerinde ve toplumsal yaşamın tüm alanlarında deneyimlerin inşa edilmesi gerektiği kaydedildi. “Devlet kurumsallığı dışında enformel eğitim ve öğrenme ortamlarının yaratılabileceği” kaydedilen raporda, şu ifadeler yer aldı: “Seçmeli dil derslerinin anadilinde eğitim yaklaşımına uymadığı kabul edilse de hali hazırda devlet tarafından sunulan programın içerik açısından değiştirilmesi zorlanabilir. Bunlardan biri de okul öncesi eğitime yönelik yapılabilecek düzenlemedir. Bu bağlamda, okul öncesi eğitimde faaliyet gösteren devlet ve özel okulların müfredatına Kürtçe derslerin seçmeli olarak eklenmesine yönelik kanun teklifi verilmeli ve bu konu sosyal medya aracılığıyla da gündemleştirilmelidir. ” 

BAĞIMLILIK YAŞI 9’A DÜŞTÜ 

Amed’de ve bir bütün olarak tüm Kurdistan coğrafyasında yaşanan en akut sorunların başında gelenin madde bağımlılığı olduğu ifade edilen raporda, bağımlılık yaşının 9’a düştüğü ve son yıllarda özellikle okulların kendisinin bu maddelerin satış yeri haline getirilmesinin neredeyse kamusal bir bilgi haline geldiğine dikkat çekildi. Raporda, “Bağımlılıkla mücadele kimi demokratik kitle örgütleri aracılığıyla sürdürülmeye çalışılmasına rağmen bu çalışmalar etki sahası ve oranı açısından yeterli değildir. Kayyımlar öncesi mahallelerde ana-çocuk sağlık merkezlerinden etkin bir şekilde hizmet alınabilirken bu merkezler hali hazırda işlevlerini yitirmiştir. Bağımlılığa ilişkin veriler ilgili kurumlar tarafından paylaşılmamaktadır. Bu nedenle elde sağlıklı nicel veri bulunmamaktadır. Son yıllarda genç intiharları giderek artmakta ve bu intiharların çoğunlukla doğrudan bağımlılıkla ve dijital tacizle ilgili olduğu düşünülmektedir. Genç intiharların nicel ve nitel bilgisine erişmek durumun tespiti açısından önemlidir. Aileler madde bağımlılığı konusunda kendilerini çaresiz hissetmekte, bağımlı olan çocukları nedeniyle toplumsal yaşamda utanç duymakta ve durumu açıklıkla paylaşmaktan imtina etmektedir” denildi. 

HUKUK ALANI 

Amed’de ve Kurdistan’ın bütün coğrafyasında çocukların savaş ve şiddetin mağduru olduğuna dikkat çekildi. Raporda, hukuk alanında çocukların maruz kaldığı ihlaller de şöyle sıralandı: “Çocuklar; kırsal yerlerde, meralarda oyun oynarken ya da hayvanlarını otlatırken mayınların veya serbest bırakılan patlayıcıların hedefi olmaktadırlar. Keza parkta oynarken, sokakta yürürken de zırhlı ve diğer askeri/polis araçlarının çarpması ile sakat bırakılarak ve hayatlarını kaybederek yaşam hakları ihlal edilmektedir. Bunun yanında son yıllarda çocuklar; Newroz günü gözaltına alındıkları, bayram kutlamanın meşruiyetinin güçsüz kılınmaya çalışıldığı, çocuklar ve bir bütün olarak halk için önemli kabul edilen günlerin kriminalize edilmeye çalışıldığı bir hukuksuzlukla karşı karşıya bırakılıyorlar. Bir diğer mağduriyet, cinsel şiddete maruz kalmalarıdır. Çocuklar, yaşadıkları bu tür şiddet karşısında nereye başvuracaklarını bilmemekte veyahut başvurdukları takdirde ise bizatihi keyfi ve filli hukuki uygulamalarla mağduriyetleri yeniden üretilmekte ve böylece şiddet sarmalının içinden çıkamamaktadır. Öte yandan aileler toplumsal ve kamusal baskı altında cinsel şiddet gerçekliğini gizlemeye çalışmakta ve özellikle devlet, kamu ve güvenlik görevlilerinin fail olduğu vakalarda şikayetler geri çektirilmektedir.”

Raporda yer alan diğer başlıklar şöyle: 

ÇOCUK İŞÇİLİĞİ

“Çocukların İşçileştirilmesine İlişkin Yaşanan Sorunlar:  Sokaklarda çalıştırılan çocuklar -mendil gibi malzemeler satan, trafik ışıklarında araba camlarını silen çocuklar gibi- ve dilendirilen çocuklar Diyarbakır’ın olağan görüntüsü haline gelmiştir. Şikayetler üzerine ‘Çocuk işçiliğinin önlenmesi’ adı altında üst üste  gözaltına alınan bu çocuklar, haklarında sadece işlem yapılarak gerekli tedbirler alınmamakta ve esasında çocuklar halihazırda yaşadıkları mağduriyetin yanında gözaltı mağduriyetini de yaşamaktadırlar.

KÜLTÜR ALANINDA DARBE: KAYYIM ATAMALARI

Çocukların Kültür-Sanat Alanında Yaşadıkları Sorunlar: Kültür-sanat alanında çocukların yaşadıkları en büyük sorunlar kayyım darbesi sonrası yaşanmıştır. Yerel yönetimlerin sürdürdüğü kültür- sanat faaliyetlerinin kayyımlarla sonlandırılması ve aynı zamanda bu alanda faaliyet yürüten kurumların kapatılması ile birlikte çocukların kent içerisinde kendi yaşam alanlarında katılabilecekleri bu tür faaliyetler ellerinden alınmıştır. Bu nedenle kayyımlar sonrası kültür-sanat alanında faaliyet yürüten kurumların hali hazırda varlıkları ağırlıklı olarak ayakta kalma çabası ile birlikte devam etmektedir. Kayyım darbesi ile kapatılan kültür-sanat kurumlarının bütün malvarlıklarına (enstrüman ve diğer araçlar) el konulmuştur. Bu nedenle etkinlik materyalleri, mekân ve diğer araçlar açısından oldukça olumsuz ekonomik ve fiziki koşullar içerisinde faaliyetlerini yürütmektedirler ve projeler aracılığıyla fon alarak ayakta kalmak zorunda kalmaktadırlar.

Artık evlerin içerisinde bile yeterince Kürtçe konuşulmaması, asimilasyon politikalarının gündelik yaşama etkisinin yoğunluğunu göstermektedir. Bu nedenle kültür ve sanat alanına sahip çıkılması; çocukların hem anadillerini konuşması ve gündelik yaşamının doğallığında anadiliyle iletişim kurması hem de kültürünün özelliklerini, önemli şahsiyetlerini, ritüellerini tanıması açısından oldukça etkili olacaktır.

MÜLTECİLİK SORUNU

Mülteci ve Göç Eden Çocukların Yaşadıkları Sorunlar: Diyarbakır’da yaşanan mültecilik sorununun yanında bir de savaşla birlikte yaşanan iç göç sonucu mağdur olan çocuklar bulunmaktadır. Savaşın sürdürülmesinde ısrar edilmesi nedeniyle yaşanan iç göçler, zaten yersiz yurtsuz bıraktırılan çocukları ikinci kez yaşam alanlarının dışına atmaktadır

ZIRHLI ARAÇLAR VE MAYIN

Çocukların Kentle ve Doğayla İlişkilerinde Yaşadıkları Sorunlar: Mülteci ve göç eden çocukların yaşadıkları sorunlar Diyarbakır’da yaşanan mültecilik sorununun yanında bir de savaşla birlikte yaşanan iç göç sonucu mağdur olan çocuklar bulunmaktadır. Savaşın sürdürülmesinde ısrar edilmesi nedeniyle yaşanan iç göçler, zaten yersiz yurtsuz bıraktırılan çocukları ikinci kez yaşam alanlarının dışına atmaktadır. Mayınlar, serbest bırakılan patlayıcılar, zırhlı araçlar nedeniyle yaşam hakları ihlal edilen çocukların, aynı zamanda kentle ve doğayla ilişkisi de olumsuz yönde etkilenmektedir. Savaş bir yandan gündelik ve toplumsal yaşamı altüst ederken bir yandan da doğayı talanın önünü açarak çocukların ekolojik bir yaşamla ilişkisini tamamen koparmaktadır. Çocuklarla birlikte doğada ve doğayı ve insanı ayrı görmeyen, cinsiyet eşitlikçi, sınıfsız ve tüm kimliklerin eşit olduğu bir yaklaşımın ve bu yaklaşımın sahiplenildiği ekolojik etkinliklerin anadilinde yapılmasının gerekliliği açıktır. Çocuklarla birlikte yürütülecek ekolojik mücadele aynı zamanda toplumsal hafızanın ve kültürün korunması ile de doğrudan ilişkilidir.”

Raporda sonuç ve önerilere dair de şu tespitler yapıldı: 

“*HDP Çocuk Komisyonu’nun Haziran 2022’de gerçekleştirdiği Çocuk Sempozyumu'nun bir benzerinin Diyarbakır'da yapılması önerilmiştir.

* Çocuk alanında etkili çalışmaların yapılması için ve alanın sorunlarının kesişimsel olması nedeniyle partinin bazı komisyonlarının -eğitim, ekonomi, engelli gibi- ihtiyaç dahilinde birlikte çalışması oldukça önemlidir.

* Diyarbakır’da çocuk alanında çalışan kurumların görünürlüklerinin artırılması ve yaptıkları çalışmaların ülke içinde ve uluslararası düzeyde paylaşımı için geliştirilebilecek araçların gündeme alınması gerekmektedir.

* HDP olarak çocuk kurumlarının ‘barış köyü’, ‘çocuk köyü’, ‘kent bostanları’, ‘çocuk müzesi’, ‘çocuk masal evleri’, ‘müzik evleri’ gibi hayallerini yeni dönemde yerel yönetimlerimizce destekleyerek hayata geçirilmesine aracılık etmek oldukça önemlidir.

* HDP Çocuk Komisyonu, her ilin kendi çocuk komisyonunu kurması merkezi çocuk komisyonumuz tarafından desteklenmelidir. İlk adımı olarak HDP Diyarbakır ve Van İl Çocuk Komisyonu’nun oluşturulması ve ihtiyaç dahilinde il komisyonundaki arkadaşlarımızla çocuk temalı atölyelerin düzenlenmesi önemlidir. Böylece komisyon çalışmaları doğrudan deneyimin ve bilginin biriktiği asıl alandan doğru beslenecek ve daha etkili sonuçlar üretebilecektir.

* Partinin bir bütün olarak, merkezi ve yereller düzeyinde çocuk, kültür-sanat ve eğitim gibi komisyonların çalışma alanlarını tali olmaktan çıkarıp asıl kurucu politika yapma alanlarından biri olarak kabul eden yaklaşımı desteklemesi zorunludur.

* Diyarbakır’da madde bağımlılığı ile mücadelede alanın uzmanlarından oluşan enformel bir ağın oluşturulmasına komisyonumuz tarafından aracılık edilmesi ve bu ağın koordinasyonunun üstlenilmesi elzemdir.

* Çocuk alanında bir bellek oluşturmak için çocuk alanında çalışan kurumların dönemsel raporlarına erişmek, alanın bilgisine sürekli sahip olmak ve müdahil olmak anlamında önemlidir. Diyarbakır’da ve bir bütün olarak bölgede yaşanan çocuk hak ihlallerinin düzenli takip edilmesi, izlenmesi ve müdahil olunması gerekmektedir. Ziyaretlerde ve görüşmelerde çocukların yaşadıkları kimi sorunlar detaylı bir biçimde konuşulamasa da önümüzdeki dönemde yapılacak çalıştay, atölye, konferans ve benzeri buluşmalarla başlıkların kolektif tartışması yapılarak çözüm önerileri geliştirilecektir. Örneğin zorla evlendirilme sonucu cinsel şiddet mağduru olan çocuklar ile dijital taciz bu önemli sorunlardan bazılarıdır.”

Editör: Hamza Özkan