ANKARA- Cumhuriyetin 100’üncü yıl dönümü nedeniyle söz alan HEDEP’li milletvekilleri, ikinci yüzyılda Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracaklarını belirterek, “Barışın ve özgürlüğün inşası için İmralı tecridine son verilmeli, hakikatlerle yüzleşilmeli, katliamların sorumluları yargılanmalı" çağrısı yaptı. 

Cumhuriyetin yüzüncü yıl dönümü nedeniyle Meclis Genel Kurulu’nda yüz milletvekilline 1 dakikalık söz verildi. Bu bağlamda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Milletvekilleri, “Demokratik Cumhuriyet” tezi bağlamında konuşmalar yaptı.

‘DEMOKRASİ İLE TAÇLANDIRACAĞIZ’

Bu bağlamda söz alan HEDEP Rîha Milletvekilli Ferit Şenyaşar, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracaklarını söyledi. Şenyaşar, “Kürt sorunu bir güvenlik sorunu değildir, eşitlik ve var olma sorunudur. Savaş politikaları çözüm getirmiyor, devam eden ekonomik krizi daha da derinleştiriyor. 100’üncü yıl, savaş ekonomisi yerine halkın refahını konuştuğumuz bir ekonomi olmalıdır. 100’üncü yıl cumhuriyetin eşitliği ve birlikteliği sağladığı bir zaman olursa anlam kazanır. Türkiye bir halklar mozaiğidir. Devlet geçmişle yüzleşmelidir, 100’üncü yıl yüzleşme yılı olmalıdır. Barışta ısrar, çözümde ısrardır. 100’üncü yıl barış yüzyılı yapılmalıdır” diye konuştu.

KÜRTÇE’YE YÖNELİK BİLİNÇLİ POLİTİKALAR

Söz alan Bêdlîs Milletvekili Hüseyin Olan, yüzüncü yılda da Kürt diline karşı inkar ve asimilasyonun sürdüğünü belirtti. Olan, bunun bir politika olduğunu ve bilinçli bir biçimde sürdürüldüğüne dikkat çekerek, “Cumhuriyetin yeni bir ulus yaratma politikasıyla yeni bir kimlik ve tekçi anlayış inşa edilmeye başlandı. Cumhuriyetin dil politikası bu anlayışla karakterize oldu. Türkçe dışındaki dillerin varlığı yok sayıldı, kamusal alandan çıkarıldı, asimilasyoncu politikalarda ısrar edilerek tek dillilik dayatıldı, diğer dillerin yok olmasına neden oldu. Kürtler, cumhuriyet öncesi dönemde kendi tarihî süreçleri içinde kimi kurumlara sahipti Kürtler, bu dönemde değişik isimlerle yayın yapan Kürtçe gazete ve dergi çıkartıyorlardı. Bu kurumlar cumhuriyetin ilanı sonrasında tasfiye edildi” diye kaydetti.

‘SAVAŞ DIŞINDA BİR GÜNDEMİNİZ YOK’

Söz alan HEDEP İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, yaşanan depremlere işaret etti. Ev yapma sözlerinin tutulmadığı, kredilerinin sağlanmadığı ve konteynerlerin kentlerde yaşamak zorunda kaldığı belirtti. Çubuk, “Konteyner kentlerde yaşamak zorunda kalan depremzedeler buralardan çıkarılıyor üstüne üstlük, konteynerleri terk etmeleri için elektrikleri dahi kesiliyor. Depremzedeler başlarını sokacak bir ev istiyorlar, bir dam istiyorlar; siz bu başlarında bir dam isteklerini hapis damı olarak anlamış, 2024’te 20 hapishane açma hedefini önünüze koymuşsunuz. Sizin Türkiye Yüzyılı’nız bu; rant, talan, yağma, Rojava’da savaş dışında gündeminiz yok” diyerek, tepki gösterdi.

‘İŞÇİLERİN TALEBİ YÜZYILDIR BASKI ALTINDA’

“Yüz yıldır despotik bir cumhuriyetle karşı karşıyayız” diyerek, sözlerine başlayan HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca, “İşçilerin örgütlenmesi, hak talebi yüz yıldır baskı altında, Kürtlerin kimliği ve dili yüz yıldır inkâr ediliyor, Alevilerin inancı yüz yıldır inkâr ediliyor ve yüz yıldır devletin Diyanet İşleri tarafından asimile ediliyor. Merkezî yönetme biçimi ve onun taşra uzantıları yüz yıldır yerelde seçilmişlere zulmediyor, halkı yok sayıyor. Böyle bir cumhuriyete mahkûm değiliz, halk için halk tarafından yönetilen bir demokratik cumhuriyet istiyoruz. Sermayenin, inkârcı ve katliamcı anlayışının Anayasa’sı bizzat icracıları tarafından yok sayılıyorken yeni anayasa yapacağını müjdeleyen iktidarın anayasası da meşru değildir. Demokratik bir cumhuriyet ve demokratik bir anayasa halkların birlikte mücadelesiyle mümkün olacaktır” dedi.

‘YARGIDA KÖRDÜĞÜM’

Yargıdaki sorunlara dikkat çeken Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tarhan, “Bugün artık birbiri içine girerek kördüğüm olmuş yargı ve hukukun üstünlüğü sorunları, etkisini en çok da yoksullar, işçiler, kadınlar, çocuklar ve bunların bir toplamı olarak Kürt halkı üzerinde gösteriyor. Kürtlere, Kürt siyasetçilerine, gazetecilere ve yazarlara yönelik baskılar, öfke ve nefret söylemleri, gözaltı ve tutuklamalar bir kördüğüm olmuş, yargı ve hukukun üstünlüğü sorununun yansımalarıdır. Halkların seçilmiş iradesi olan Gülten Kışanak’ın ulusal ve evrensel normlar ve kurallar gereği amasız ve fakatsız bir an önce tahliye edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİ ANIMSATTI

Söz alan HEDEP’li Ali Bozan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimse inkârla boşuna heveslenmesin, Kürdistan hakikattir, hakikat değişmez. Ben Kürt'üm, doğduğum toprakların adı da Kürdistandır. Bu hakikati bir de Sayın Cumhurbaşkanının Meclisten dile getirdiği sözlerle anlatayım, belki daha iyi anlaşılır: 'Kürdistan' kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler. Kendi tarihini bilmeyen, kendi tarihini okumayan, cehalet ve karanlıktan başka hiçbir şey söylemez. Şöyle biraz daha geçmişe, Osmanlı'ya gittiğiniz zaman, Doğu ve Güneydoğu'nun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Doğu Karadeniz'in Lazistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunlar, bizim tarihimizin bize devrettiği mirastır, bunları görmemezlikten gelemezsiniz."

KATİLAMLARA İŞARET ETTİ

Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan katliamlara işaret eden HEDEP’li Yılmaz Hun da, “Öyle ki Zilan, Dersim, Koçgiri, Ağrı isyanları adı altında Kürt halkı katliamından geçirilmiş, katliamdan kurtulanlar ise sürgünlere maruz bırakılmıştır. Cumhuriyetin ilan edildiği günden beridir Kürt halkının dili yok sayılmış, köyleri boşaltılmış, Kürt halkı kendi topraklarından göç ettirilmiştir. Bunun sonucu olarak Kürt halkının dili, kültürü bu politikayla birlikte yok edilmeye çalışılmıştır. Cumhuriyetin ilan edildiği bu Mecliste Kürtçe, yüz yıl sonra bile tutanaklara hâlen ‘bilinmeyen dil’ olarak geçmektedir. Asimilasyon, eğitimden yoksun bırakma, kültürel sömürü kabul edilemez. 100’üncü yıl, halklarının eşit yurttaşlık temelinde, barış içinde yaşadığı, haklarının anayasayla güvence altına alınmalı” dedi.

EN BÜYÜK ÖDEVİMİZ’

Söz alan HEDEP’li Cengiz Çandar ise, “Cumhuriyet ilan edileli yüz yıl geçti ama demokrasiyle buluşamadı. Cumhuriyeti demokrasiyle buluşturmak en büyük ödevimizdir. Bu vesileyle cumhuriyetin yüzüncü yıl dönümünde Gazze'de çekilen acıyı, ızdırabı da unutmamalıyız. Gazze'de kaybedilen Filistinli canlar nüfus oranına vurulursa Türkiye'de 500 bin kişinin hayatını kaybetmesine denktir. Cumhuriyetin yüzüncü yıl dönümünde ülkemizde demokrasi, bölgemizde barış özlemiyle” diye konuştu.

‘TECRİDE SON VERİLMELİ’

Kürtlere ve Alevilere yönelik inkar, imha ve asimilasyonunun devam ettiğini belirten HEDEP Milletvekili Ayten Kordu, “Dincilik, milliyetçilik, cinsiyetçilik ile tekçilik üzerinden hak ve özgürlükler yok sayılmıştır. Kürt sorunu güvenlik sorunu değildir, ne Kürt sorunu ne de Kürdistan bu ülkede bir güvenlik sorunu değildir; özgürlük ve eşitlik sorunudur. Barışın ve özgürlüğün inşası için insanlık suçu olan İmralı tecridine son verilmeli, hakikatlerle yüzleşilmeli, katliamların sorumluları yargılanmalıdır” ifadelerini kullandı.

Devamında, çok sayıda milletvekili daha söz alarak ikinci yüzyıla dair görüşlerini açıkladı.