The Guardian‘da sanat, yemek ve bilim hakkında yazılar yazan Killian Fox’un bu haftaki konuğu Orhan Pamuk’tu.
Fox, Pamuk’un Louvre’un harikalarından Annie Ernaux’nun anı kitabının film uyarlamasına kadar uzanan önerilerini köşesine taşıdı.
Pamuk’un önerileri şöyle:
Müze: Louvre, Paris
Geçen mayısta Paris’te Collège de France’da dört ders verdim ve kaldığım yer Louvre’a 10 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Orada toplamda yaklaşık 27 saat geçirdim. Çok keyifliydi. Ben bir müze aşığıyım, hatta müze manyağı bile diyebilirsiniz. Romantik hayal gücümü geliştiriyor. Ve Louvre tam bir müze. Çok büyük ve çok şaşırtıcı. İçinde kaybolmaya bayıldım. En mutlu karşılaşmalarımdan biri Albrecht Dürer’in 20’li yaşlarının başında yaptığı bir otoportresiydi. Onunla baş başa kaldım. O kadar güzeldi ki.
Film: Kürtaj
Annie Ernaux’nun aynı adlı anı kitabından harika bir uyarlama. Kamera, başrol oyuncusu Anamaria Vartolomei’ye çok yakın duruyor ve 60’lı yılların başında kürtajın yasadışı olduğu bir ülkede kürtaj yaptırmak zorunda kalan bir kişinin yalnızlığını hemen anlıyorsunuz. Çok iyi bir film ve sonunda Ernaux’ya Nobel ödülü verdikleri için mutluyum.
Sergi: Geography Biography, Tacita Dean
Paris’te Tacita Dean’in büyülü ve güzel film enstalasyonu (yerleştirme sanatı) Geography Biography’ye davet edildim. Yeni bir şey gördüğümde öncesinde hiçbir şey okumam, sadece keyfini çıkarırım. Buradaki görüntülerin güzelliği beni büyüledi. Dean, hayatından ve kariyerinden onun için değerli olan şeyleri gösteriyordu. Görüntüler ve filmler yavaşça etrafınızda dönüyor, bu yüzden onlarla birlikte hareket etmeniz gerekiyor. Büyülenmiştim.
Kitap: Mahcubiyet ve Haysiyet, Dag Solstad
Solstad, Türkçeye ilk kez çevrilen büyük bir Norveçli romancı. ‘Mahcubiyet ve Haysiyet’ beni başından itibaren kendine bağladı. Çok inandırıcı bulduğum küçük ayrıntılarla dolu, bağımlılık yaratan bir okuma. Yazarın bunları yaşayıp yaşamadığını ya da uydurup uydurmadığını merak ediyorsunuz ve bu belirsizlik ilgi çekici. Daha fazla Solstad okumak niyetindeyim. Başka romanları da var ve hepsi çok kısa. Benden daha yaşlı bir yazarı keşfetmeyi de seviyorum.
Dizi: Çernobil
Birisi bana bu diziyi izlememi tavsiye etti. Politik ve Vladimir Putin’in blöfünün (Ukrayna’da nükleer silah kullanma tehdidi) gerçek çıkmasından endişe duyduğumuz şu günlerde tam zamanı. 1986’da Çernobil nükleer santralinde meydana gelen patlama ve ardından yaşanan ‘temizlik’ ve siyasi örtbasla ilgili. Bir korku filmi niteliği taşıyor ama çok gerçekçi. Ve sizi biraz depresyona sokuyor. Herkese tavsiye etmem ama çok iyi yapılmış.
Tiyatro: Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayranıyım. Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanı bir klasik. Bize hayattaki başarısızlıklarını anlatan bir adamın hülyalı anlatımı. Kısmen Türkiye Cumhuriyeti ve onun modern olma özlemleri hakkında. Tüm saatler Batı’yı gösteriyor, ancak alegori oldukça belirsiz. Çok gevşek bir kitap ve tiyatro uyarlamasında tüm kötü kısımlar çıkarılmış. Kitaptan daha üstün bir sanat eseri.