İSTANBUL - İsrail-Hamas arasındaki savaşın bölgede yeni gelişmelere gebe olacağını belirten Ortadoğu uzmanı Bereket Kar, bu gelişmelerin bütün bölge halklarını kapsayan yeni bir direniş dalgası yaratacağını söyledi. 

Hamas’ın 7 Ekim’de “Aksa Tufanı” adı verilen operasyonla saldırıda bulunduğu İsrail’in Gazze’yi hedef aldığı karşı saldırılarla bölgede büyüyen savaş hali, 26’ncı gününe ulaştı. Geçen bu sürede Hamas’ın saldırılarında binin üzerinde sivil, İsrail saldırılarında ise 2 bini çocuk ve kadın olmak üzere en az 6 bin sivil yaşamını yitirdi. İsrail’in aralıksız bombaladığı Gazze'deki kısmi ölçekli kara harekâtını genişletme ihtimali, savaşın bölgeye yayılması tehlikesini de beraberinde getirecek. Aynı günlerde Kuzey ve Doğu Suriye'de sivillerin ve alt yapının hedef alındığı saldırılarına devam eden Türkiye, Gazze’de ateşkesin sağlanması için “garantör” olma teklifinde bulundu. 

Ortadoğu uzmanı Bereket Kar, İsrail-Filistin savaşının yansımaları, Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılarla birlikte bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdi.

İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞ NEREYE EVRİLİYOR?  

İsrail-Hamas arasında 7 Ekim’de başlayan savaşın, Ortadoğu'da yaşananların bu güne kadar ki birikimi ve sonucu olarak ortaya çıktığını belirten Kar, özellikle 2011’de Tunus’la başlayıp tüm Arap ülkelerini saran “Arap Baharı” olarak bilinen süreçle bu güne gelindiğini hatırlattı. 

Ortadoğu’da başlayan savaşın tüm Arap ülkelerinde devam ettiğine dikkat çeken Kar, son olarak patlak veren İsrail-Filistin savaşının bazı dengeleri değiştireceğini söyledi. İsrail-Filistin meselesinde sona yaklaşıldığını vurgulayan Kar, “Bu savaşın erken bitmesi mümkün değil. Diğer tarafta Körfez ülkelerinin büyük bir kesimi İbrahim anlaşmaları çerçevesinde İsrail’le nötralizasyona girdiler. Körfez ve Arap ülkeleri, İsrail’le ilişkiler ve normalleşmeye giderken halklar bu ilişkileri desteklemediğini ortaya koydular. Körfez ve Arap ülkeleri, bir yandan İsrail siyonizmine karşı protestolar geliştirirken, bir NATO ülkesi olan ABD’nin Akdeniz’e filolar göndermesi bu savaş nereye evrilir sorularını da beraberinde getirdi” diye konuştu.

‘FİLİSTİN TEK BAŞINA BU SORUNU ÇÖZEMEZ’

İsrail’in bu savaşta gafil avlandığını ve şu anda ciddi bir stratejisi olmadığı görüşündeki Kar,  emperyalist güçlerin Hamas'ı DAİŞ’le eşdeğer tutarak ortadan kaldırma hedefinin gerçekçi olmadığını kaydetti. İsrail’in geçmişte söylediği; ‘Bugünün yaşlı Filistinlileri ölünce ve yeni nesil gençler de Filistin'i unutunca, Filistin davası ortadan kalkacak’ iddialarının çöktüğünü söyleyen Kar,  Filistin direniş hareketlerinin de tek başına bu sorunu çözemeyeceklerinin altını çizdi. 

Kar, “Filistin halkı kendi kaderini tayin etme mücadelesi verirken Ortadoğu’da yaşayan diğer direniş güçleri, başta Kürt halkı ve bunun dışındaki tüm özgürlük, demokrasi, barışı hedefleyen güçlerle birlikte olması durumunda bunu başarabilir. Eğer bunu yaparsa, emperyalistler istediği kadar büyük filoları getirsinler, halkların direnişi karşısında başarılı olamazlar” ifadelerini kullandı. 

‘ABD SAVAŞIN BÖLGEYE YAYILMASINI İSTEMİYOR’

ABD ve emperyalist güçlerin İsrail-Filistin savaşının bir bölge savaşına dönüşmesini istemediklerini öne süren Kar, nedenini şöyle açıkladı: “Çin’in 66 tane gemisi Akdeniz’e doğru harekete geçti. Kuzey Kore’nin açıklamaları, İran’ın açıklamaları ve hatta masa altından veri olarak elimize geçen bilgilerde ABD, Fransa’dan, İngiltere’den, bizzat Hizbullah’a heyetler göndererek ‘siz bu savaşa girmeyin, biz İsrail’i orada destekleyeceğiz. Ama siz Hamas’la kuzeyden bir savaş açarsanız bu bir bölge savaşına gidecek’ şeklinde kaygılarını ilettiklerini biliyoruz. Bu kaygılar hala devam ediyor. ABD,  sadece askeri gücünün yetersizliğinden değil, buralarda bir istikrar ve barışı kuramaz bu yüzde savaşın yayılmasını istemiyor.” 

‘HALKLARIN SAVAŞI DEĞİL!’

Bu cümlelerine ek olarak “Bu savaş, bölge halklarının savaşı değil” diyen Kar, demokratik, sosyalist güçlerin dayanışması ve halkla birlikte hareket etmesi halinde emperyalizmin ciddi bir şekilde gerileyeceğini ifade etti. 

Kar, Ortadoğu'nun yeniden şekillendiği bir süreçte Kürt özgürlük hareketinin her şeye rağmen dört parçada mücadeleyi sürdürmesinin önemli olduğunu da vurguladı. Kürt özgürlük mücadelesi ve Filistin halk kurtuluş mücadelesinin Ortadoğu’da halkların kurtuluş mücadelesini yükselteceğini belirten Kar, sözlerine şöyle devam etti: “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ne kadar güçlü olursa olsun emperyalistler tarafından saldırıya açık. Bu yüzden Filistin halk hareketiyle çok ciddi köprüler kurması gerekiyor. Özerk Yönetimin bugünkü konumunun önemli olduğu kadar tehlikeli bir yerde durduğunu da bilmemiz gerekiyor. ABD, kendi çıkarları için istediği kadar orada bulunsun, bu yeterli değildir. Suriye düzleminden bölge düzlemine çekerek çok ciddi bir atak yapılması önemlidir.”

YENİ DÜNYA DÜZENİ

ABD'nin “yeni dünya düzeni” söyleminin ise bir hikaye olduğunu ifade eden Kar, “ABD plan üstüne plan kuruyor, dizayn üstüne dizayn diyor. Bunlar hikaye, yıllardır bunları duyuyoruz. Halkların günden güne yükselen kendi kaderini tayin etme mücadelesi var oldukça emperyalist güçler amacına ulaşamayacaktır. Kendi aralarında bir bölünmüşlük yaşayan çıkarcı güçler Ortadoğu'da bir istikrarı gerçekleştirmez ve bölge barışını asla sağlanamazlar. Hiçbir antidemokratik, gerici, diktatör ülke, kendi ülkesinde sağlamadığı istikrarı, barışı başkalarının topraklarını işgal ederek sağlayamaz” dedi.

‘TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’DAKİ ROLÜ ZAYIFLADI’

Kar, İsrail-Filistin savaşının tırmandığı bir süreçte İsveç'in NATO'ya katılım protokolünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanmasına da değindi. Kar, “Filistin-İsrail savaşıyla beraber Türkiye, İsveç-Finlandiya meselesinde bir alana sıkışmış. Bir yandan Rusya ve Ukrayna savaşı öbür yandan bölgede artık Çin faktörü de var. Türkiye’nin artık Ortadoğu’da istediği rolü oynama şansı yok. En son İsrail ve Filistin arasında garantörlük önerdi ama neyin üstüne barışı sağlayacak belli değil. Öte yandan Türkiye istese de Arap ülkeleri buna izin vermez. Emperyalist ülkeler ve ABD de bunu istemez. Çünkü İsrail’in bölgeden yıkılması halinde ABD’nin dayanacağı tek güç, NATO Türkiye’sidir. Bu yüzden ABD, jandarma olarak atadığı ve beslediği İsrail siyonizmini sonuna kadar savunacak” diye konuştu. 

ORTADOĞU YENİ GELİŞMELER GEBE

Ortadoğu’nun farklı ve yeni gelişmelere gebe olacağı bir süreçten geçtiğinin altını çizen Kar, bu yeni dalganın bütün bölge halklarını kapsayan, tabandan gelen güçlerin tümünü içine alacak yeni bir dalga olabileceğini sözlerine ekledi. 

Bölgedeki tüm devrimci güçlerin, dayanışma sergilemesi ve tereddütsüz bir biçimde ezilen halkların yanında olması gerektiğini savunan Kar, “Filistin halkının kendi kaderlerini tayin etme hakkı ve Kürt halkının haklı mücadelesi demokrasi, barış, özgürlük ekseninde birlikte dayanışması enternasyonalizmi yükseltmesi gerekiyor diye düşünüyorum” dedi.

MA / Esra Solin Dal