HABER MERKEZİ - AKP'nin, baskılarını en görünür şekilde uyguladığı basın alanına son yönelimi olan Sansür Yasası'nın en tartışmalı maddesi olan 29'uncu maddenin iptali istemi AYM tarafından reddedilirken, gazeteciliğe yıllardır uygulanan sansürün boyutu da büyüyor.
Hukukun varlığının uzun süredir tartışıldığı Kurdistan ve Türkiye’de, özellikle Yargıtay’ın “darbe” olarak da nitelendirilen kararları ile bu gündem tartışmaya da yer bırakmaz hale geldi. Halihazırda iktidarın kendisine muhalefet eden, eleştiren her sese karşı kullandığı yargı sopasından nasibini almayan da kalmadı. Özellikle iktidar ve yargısı için her dönemin değişmez hedefi olan basın, bu yönelime en aşina olan aşanlardan. Basın içinde ise özgür basın...
Neredeyse her gün gazetecilerin yargılandığı davaların görüldüğü Türkiye'de geçtiğimiz yıl görüşülen ve yasalaşan “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” yani basın meslek örgütlerinin deyimiyle “Sansür Yasası” yeniden gündeme geldi. 2022 Ekim ayında Meclis’ten geçen yasa, iktidarın mevcut baskılarının yasal kılıfı olarak da değerlendirilirken, tartışmalı maddeleri uluslararası boyutta tepki çekmişti.
29’uncu madde tartışması
Meclis Genel Kurulu'ndan AKP ve MHP oylarıyla geçen 40 maddelik yasanın en çok tartışılan maddelerinin başında 29'uncu madde geliyor. Söz konusu madde şöyle: "Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak."
Hak haberciliği hedef
Elindeki tek sesli medya aracı ile kendi “doğrusunu” yayarken her türlü asparagas habere başvurulmasında özellikle söz konusu Kürtler ya da muhalifler olunca bir sakınca görmeyen iktidarın kendi “gerçeklik” bakışı üzerinden esasında “hakikat haberciliğini”, hak odaklı haberciliği hedef aldığı açık.
Türkiye’deki ‘özgürlüğün’ uluslararası yansıması!
ABD merkezli Freedom House tarafından “Yapay Zekanın Baskıcı Gücü” başlığıyla yayınlanan “2023 İnternette Özgürlük” raporuna göre, 75 ülke arasından Türkiye en düşük puanı alarak sonuncu sıraya yerleşti. Sansür yasasına da değinilen raporda, yasanın muhalif siyasetçiler ile gazetecilerin susturulması için kullanıldığı vurgulanarak, sansürün yaygın olduğu ve çok sayıda makale ile sosyal medya paylaşımının engellendiği belirtildi. Yine Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi de AKP-MHP iktidarının karnesine ayna tutar nitelikte. RSF verilerine göre Türkiye, geçen yıla göre 16 sıra gerileyerek, 180 ülke içerisinde 165’inci sırada yer aldı. RSF’ye göre Türkiye, “sorunlu” kategoriden “vahim” kategorisine geçti.
Talep reddedildi!
Bu tabloya rağmen yolundan “geri adım atmayan” iktidarın çıkardığı Sansür Yasası yargıda da aynı kararlılıkla korundu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 18 Ekim 2022’de Sansür Yasası’nın 29’uncu maddesinin iptali isteğiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvuru 8 Kasım günü görüşüldü. Gazetecilerin de önünde nöbet tuttuğu AYM, şaşırtıcı olmayan bir şekilde başvuruyu karara bağlayarak, 29’uncu maddenin iptali talebini oy çokluğuyla reddetti.
Bir haftada en az 34 gazeteci yargılandı
Yasa çıkmadan önce de gazetecilere ve basın kurumlarına fiili sansür ve baskı uygulamaları sürerken, sadece Sansür Yasası’nın görüşüldüğü haftada dahi en az 34 gazeteci hakim karşısına çıktı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) Ekim ayına dair yayınladığı rapor ise daha çarpıcı. Rapora göre Ekim ayı içerisinde 1 gazeteci saldırıya uğradı, 10 gazetecinin evi basıldı, gözaltına alınan 12 gazeteciden 3’ü tutuklandı. 7 gazeteci kötü muameleye maruz kalırken, 5 gazeteci tehdit edildi, 9 gazetecinin haber takibi yapması engellendi. Tutsak gazetecilerden 4’ü cezaevinde hak ihlaline uğradı. 5 gazeteci hakkında soruşturma açılırken, 2 gazeteci hakkında görülen davada toplamda 10 yıl hapis cezası verildi. 44 gazetecilik dosyası devam ederken, bu davalarda 119 kişi “şüpheli” durumda. 3 Kasım itibariyle ise 63 gazeteci hala tutsak.
Sansür tablosu
22 yıllık iktidarından geriye pek de iç açıcı bir sonuç bırakamayan AKP, belki de gücünü en fazla da basını susturmaya harcadı. Bunu yaparken de yargıyı bir sopa görevine sokup, gazetecileri gözaltına aldırttı, tutuklattı, kurumlarını bastırdı, bilgisayarlarını kırdırdı. Ancak bugün de gazeteciler yükselen baskılara karşı “Gazetecilik suç değildir” diyerek, kalemini elinden bırakmıyor. Sansür Yasası’nın üzerinden geçen bir yılda, bu yasaya dayanarak açılan çok sayıda dosya bulunurken, şimdi gazetecileri daha fazla dayanışma göstermek gereken bir dönemin beklediğini söylemek belki de yanlış olmaz...