İSTANBUL - Cumhur ve Millet ittifakının mevcut sistemin birer devamı olduklarını belirten Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ülkenin kangrenleşmiş sorunlarının çözümü olduğunu vurguladı. 

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın, Kürt sorunu başta olmak üzere ekonomik kriz, siyasal ve toplumsal sorunlara köklü çözüm önerilerini içeren deklarasyonun yankıları sürüyor. Savaş politikaları ile giderek derinleşen ekonomik krize çözüm önerisi içeren deklarasyonda, halkın çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, demokratik hak ve özgürlükler temelinde bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek, yeni dönemin “acil” görevi olarak belirlendi. Bu dönüşümün sağlanması için emekten, barıştan ve demokrasiden yana olan güçlerin ortak mücadeleyi güçlendirmesi çağrısı yapılan deklerasyonda, emekçilerin yaşadığı güvencesizliğe ve geleceksizliğe son verecek politikaların izlenmesini ve buna dair somut çözüm önerileri sıralandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na bağlı (DİSK) Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş Sendikası) Genel Başkanı Özgür Karabulut, deklarasyona dair değerlendirmelerde bulundu.

İŞÇİLER İÇİN UMUT

Karabulut, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın işçiler için umut vaat eden bir ittifak olduğunu dile getirdi.  Cumhur ve Millet ittifakının emekçilere verebileceği bir şeyin olmadığını söyleyen Karabulut, “Onların yaptığı tek şey, var olan iktidarı paylaşma kavgası. İşçiler, emekçiler için yapılan hiçbir şey yok.  Sadece egemenlerin ve sermayedarların kendi içindeki yaptıkları çatışmanın bir ürünü olarak değerlendiriyorum. İşçilerden, emekçilerden, kadınlardan, gençlerden, ötekilerden yana yeni bir gelecek vaat etmiyor. Millet ve Cumhur ittifakları, sadece mevcut sistemin devamı olarak toplumun önüne sürülüyorlar” dedi.

EMEKÇİLER İÇİN KARŞILIĞI VAR

Cumhur ve Millet ittifakının baskı ve sömürü rejiminin bir devamı olduğunu belirten Karabalut, “Sistemin birleşik bir mücadele ile örülüp, sadece her şeyin seçimlerle değişmeyeceğini gösteriyor. Emek ve Özgürlük İttifakı demokratik bir anayasanın oluşması ve var olan rant politikalarının tersine çevrilmesi, yandaşlara peşkeş çekilen ihalelerin ortadan kaldırılması ve bunun hesabının sorulması gerektiğini söylüyor. Ve en önemlisi Kürt sorununun demokratik çözümünün yaratılması için çaba sarf edileceğini söylüyor. Bu anlamda değerli buluyoruz. Ve bizler açısından bir karşılığının olduğunu söyleyebiliriz” diye belirtti. 

MÜCADELE İTTİFAKI

Emek ve Özgürlük İttifakı’nı “Üçüncü Yol” olarak gördüklerini ifade eden Karabulut, “İttifak, yok sayılanları ve ötekileri temsil ediyor. Sadece bir seçim meselesi de değil. Yeni bir demokratik çözümün ortaya konulması, insanca bir yaşamın ortaya konulması için bir mücadele ittifakı olarak değerlendiriyoruz. Kendi adıma söyleyebilirim ki bir umut verdiğini, başarı kazanacağını, bize dayatılan sistemin bir yaşam vaat etmediğini ve yeni bir yaşamın müjdeleyicisi olarak değerlendiriyorum” diye konuştu.

TOPLUM YOKSULLAŞTIRILDI

AKP’nin 20 yılda ülkenin tüm kaynaklarını bir avuç zengine peşkeş çektiğini ifade eden Karabulut, “Bugün bu ülkede nefes almak bile zor. Kendisinden olmayanın yok sayıldığı bir sistemi inşa ettiler ve toplumun büyük bir çoğunluğu yoksullukla mücadele ediyor. Bunu her iki ittifak da yani Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı ortak yürüttü. Cumhur İttifakı’nın karşısında konumlandığını ifade eden Millet İttifakı, bu 20 yıllık süreçte neredeyse AKP iktidarını destekleyen ya da onun daha da büyümesini sağlayan plan, programları oluşturmuş durumda. Bugün AKP iktidarı bu kadar pervasız şekilde saldırabiliyorsa, burada onun karşısında konumlandığını iddia eden Millet İttifakı’nın payı büyük” ifadelerini kullandı.

KANGRENLEŞMİŞ SORUNLARA ÇÖZÜM

Yerel seçimlerde Millet İttifakı cephesinde bulunan partilere, “AKP gitsin” diye oy verildiğini ama dönüşümü sağlayamadıklarını ifade eden Karabulut, birçok işçinin belediyeden atıldığını ve hak arayışlarında engellendiklerini hatırlattı. Karabulut, “Mevcut iktidarın devam etmesi için sistem içi bir çözüm, sistem içi bir ittifak içerisindeler. Bunu reddeden de Üçüncü Yol olarak ortaya çıkan Emek ve Özgürlük İttifakı oldu. İttifak, ülkenin kangrenleşmiş sorunlarına çözüm merkezi olacaktır diye düşünüyorum. Kendi açımızdan baktığımızda, heyecan ve umut yarattığını söyleyebiliriz. Çünkü Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri, mücadele alanlarında, her eylem ve direnişimiz de bizlerle beraber olan, hak mücadelemizde Meclis’te bunun sözcüsü olan siyasi özneler. Bu anlamda o öznelerin birleşik bir ittifak yaratması bizim cephemizde anlamlıdır” diye belirtti.

TEK SEÇENEK ÜÇÜNCÜ YOL 

Türkiye’de yoksulluğun artması ve krizin derinleşmesinde Kürt sorunu ve savaş politikalarının etkilerine değinen Karabulut, “Kürt sorununa dair Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı retçi bir yaklaşım gösteriyor. Demokratik bir çözümü ortaya koyan bir yaklaşımları yok. Haliyle gelecek dönem bize ne ekonomik anlamda ne demokratik anlamda bir şey vaat edemeyeceği için tek seçenek Üçüncü Yol olan Emek ve Özgürlük İttifakı olarak kalıyor” dedi.

HALK SAVAŞIN BEDELİNİ ÖDÜYOR

Cumhur ve Millet ittifakının birbirlerine rakip gibi göründüklerin ancak “devletin bekası” adı altında birbirlerini desteleyip savaş politikaları yürüttüklerini belirten Karabulut, şunları söyledi: “Devletin bekası dedikleri şey, 3-5 tane patronun silah ticareti yapabilmesi ve saray rejiminin zenginleşmesi. Özellikle 2015 sonrası süreçte kimin zenginleşip kasasını doldurduğunu görüyoruz. Bu savaş politikaları bölge halklarına, ezilenlere bir şey vaat etmiyor. Hatırlarsanız AKP bir seçim mitinginde zamlardan şikayet eden halka ‘siz domates zamlarından şikayet ediyorsunuz da bir merminin fiyatını biliyor musunuz’ demişti. Yani bu şu demek oluyor; ‘şikayet etme devletin bekası için gerekli, bu zamlarla yaşayacaksın’ diyerek, milliyetçilikle susturmaya çalışıyorlar. Ama artık toplumun her alanında buna bir itiraz var. Halk bu savaşın ağır bedelini ödüyor. Ne için ödüyor? Sarayın saltanatının devam etmesi için. Haliyle buna karşı kim tutum geliştiriyorsa, işçiler bunun yanında yer almalı.”

SAVAŞ VE DOĞA TALANI

İktidarın savaş politikaları ile doğayı yağmaladığını belirten Karabulut, kamyonlarca ağaç kesiminin yapıldığı Cudi Dağı’nı örnek gösterdi. Karabulut, “Savaş politikaları yaşama dair ne varsa yok etmiş durumda. Yoksullaşmaya da demokrasinin zedelenmesine de büyük etkisi var. Emek ve demokrasi güçleri tarafından buna karşı bir tavır sergileniyorsa, savaşı es geçerek, savaş politikalarına söz söylemeden bir süreci geliştiremez. Savaş karşıtı güçlerle ortaklaşmadan bir ilerleme kaydedilemez” şeklinde konuştu.

AKP iktidarının ve Millet İttifakı’nın bir kutuplaşma siyaseti yürüttüğünü söyleyen Karabulut, “Bu özünde işçilere, emekçilere zarar veren bir durum. Ezilenlerin, yok sayılanların en azından yaşam hakkı üzerinden yürütecekleri mücadeleyle belki onların kutuplaştırma siyasetini ortadan kaldırabiliriz” dedi.

MA / Doğan Kaynak

Editör: Haber Merkezi