HABER MERKEZİ- Sergiyle ilgili konuştuğumuz Çelem, bu konuya ilgisinin nasıl geliştiğini şu sözlerle anlattı: “Bundan önce ‘Günlük’ sergimde, gündelik hayata ilişkin kesitler kullanarak ‘akış’ kavramını ele almaktaydım. Pandemi döneminde ise buna karşıtlık oluşturan, insanların evlerine kapandığı ve dışarıdaki hayattan çok ekrana, ekranda akan hayata odaklandıkları sahneler öne çıktı. Bu etkiyi aktarabilmek için televizyon ya da ekrandan izleyenlere baktığımız kadrajlar öne çıkmaya başladı. Koltuklarında televizyon izleyen insanlar ve ruh halleri ile ilgili çeşitlilik arttıkça ele aldığım konunun etkisi benim için güçlenmeye başladı. Bu konu beni kendine çekmeye başladığından beri bununla ilgili bir seri oluşacağını biliyordum, ki üretim biçimim genelde böyle şekilleniyor.”

‘AKMAYAN ZAMAN’

Serginin ismi biraz da ironik. “Yayın akışı, akan bir zaman algısına işaret ediyor gibi algılanabilecek olsa da aslında insanlar için eskisi gibi akmayan bir zamana işaret ediyor” diyen sanatçı, “Geçen senelerde yaşadığımız kapanma, insanları durağan, kontrol altında bir sürece itti. Dünya çapında ‘gerçek hayat’ ne zaman normale döneceği belirsiz şekilde durdu. Gerçek hayatlarımızın akmadığı bu süreçte hepimiz bir şekilde farklı ekranlar karşısında olmak durumundaydık. Bu açıdan yayın akışını sağlayan bir öğe olan televizyon aslında akmayan bir zamanın metaforu olarak karşımıza çıkmakta. Akışın artık sadece yayında mevcut olduğu bir dönemi gösteriyor” ifadelerini kullandı. 

Kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr/kultur-sanat/televizyon-bizi-seyretseydi-2136576