AKP, Türkiye’de neredeyse basın ve ifade özgürlüğünü yok ederken, 9. yargı paketi ile de bu özgürlüklere ket vuracak yeni bir suç tanımı getirmeyi hedefliyor. Yeni pakete ilişkin iddialara göre, sosyal medya yorumlarıyla Türkiye aleyhinde paylaşım yapan kişiler “etki ajanı” kapsamına alınacak ve “casus” gibi görülecek. Bu yeni suç tanımı tepkilere neden oldu. Uzmanlar konuyu Cumhuriyet’e değerlendirdi.
"BASKILAMA YÖNTEMİ"
Yasaların genel gerekçesinde bireylerin “hukuki güvenlik ihtiyacının” bulunduğunu anımsatan Hukukçu Bülent Yücetürk şu değerlendirmeyi yaptı: “Hukuk ilkeleri önemlidir. Ve daha az belirsizlik içinde bireylerin yaşaması için vardır. Ancak “sosyal medya paylaşımı” maddesine baktığımız zaman; paketin genel gerekçesini oluşturan ‘hukuk güvenliği ilkesinin’ ihlali var. Maddenin tanımı tamamen belirsizliklerle dolu. Örneğin maddenin gerekçesinde sunulan ‘iç ve dış yararlar’ ile ‘stratejik çıkarlar’ nedir? Kapsam çok geniş. Yani Türkiye’nin ekonomisine ilişkin haber yapan bir kişiye ‘Türkiye Hazinesi’yle ilgili haberler yapıp devletin kredi almasını engelleyerek, devletin iktisadi yapısına zarar veriyorsun’ şeklinde suç isnat edebilir ve bu kişi ceza alabilir. Bu maddenin belirsiz bir tanım içerdiği ve anayasa’daki ‘kanunilik’ ilkesine uymadığı görülüyor.” “Bireylerin hangi durumda bu suçu işlediğine” yönelik sınırlamanın belirsiz olduğunu vurgulayan Yücetürk şunları söyledi: “Bu durum Türkiye’de zaten sorunlu olan ve ‘temel hak ve hürriyetler’ içinde yer alan ifade ve basın özgürlüğünü kullanmada ciddi sınırlamalar getirecektir. Bunu ‘dezenformasyon yasası’ ile değerlendirdiğimiz de otoriterleşmiş, hukuku araçsallaştırarak toplumu baskı altına alan bir yönetimin zeminini hazırlamaktadır. İktidar, önümüzdeki dönemde muhalif insanları baskı altına almanın gerekçesini hazırlıyor.”
"DİKTATÖRLERDE GÖRÜLÜR"
Hukukçu Mehmet Köksal, yeni paketle birlikte Türk Ceza Kanunu’na (TCK) getirmeye çalışılan ek madde ile her türlü araştırmanın casusluk sayılabileceğini söyledi. Köksal, “Bir toplumsal araştırma suç teşkil edecektir. Araştırmayı yaptıran kişinin stratejik çıkarı şart olmayacaktır. Araştırma konusunda talimat verilmesi yeterli olacaktır. Kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ diye adlandırılan bu suç tipi hakkındaki kaygılar, düzenlemenin ifadelerine bakıldığında büyük. Sadece haberciler değil, bilimsel çalışma yapan kişiler de tehdit altındadır. Bu bir hukuk devletinde olamaz. Ancak diktatörlüklerde görebileceğimiz bu düzenlemeden derhal vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.
"SUÇ OLAN VE OLMAYAN AYRIMI KALKAR"
Paketin Türkiye’de fikir ve ifade özgürlüğünü ciddi tehlikeye soktuğunu belirten siyaset bilimci Can Kakışım ise “suç olan ile olmayan arasındaki ayrımın kalktığını” söyledi. Kakışım, “Keyfi uygulamalara neden olan bir düzenleme. Fikir ortaya koyabilirsiniz ve bu başka bir devletin çıkarına uygun düşebilir. Ancak bu bir insanı casus yapabilir mi? Eğer maddeye ‘Dış devletin talimatıyla’ ibaresini koysanız, belgeyle ispatlanabilecek bir gerekçe sunulmuş olur. Ancak bu tanım da yok, ‘çıkarlarına denk düşmek’ ifadesi yer alıyor. Bu keyfi uygulamalara kapı aralar. Oysa yasalar ‘muğlak’ olamaz” dedi.
"MECLİS'E SUNULMADAN GERİ ÇEKİLMELİ"
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, 9. yargı paketi taslağına ilişkin dün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Düzenlemeye tüm muhalefet ve iktidar milletvekillerinin karşı çıkması gerektiğini belirten Yeneroğlu, “İktidar, kanun teklifini Meclis’e dahi gelemeden geri çekmeli, Meclis’e getirmemeli. Mesele casusluk meselesi mi? Elbette değil. Mesele milletin tamamını casus olarak gören bir anlayış. Ceza kanunu yapım tekniğinden tamamen uzak ifadelerle, tamamen ucu açık, muğlak ifadelerle herkesi kapsama alacak kadar, belirsiz ve sınırsız bir suç ihdas ediliyor” ifadelerini kullandı.