ANKARA - Üniversite öğrencileri, Ankara Demokratik Üniversite İnisiyatifi'nin kuruluşunu deklare etti. 

Ankara üniversite öğrencileri, “Ankara Demokratik Üniversite İnisiyatifi”nin kuruluşunu basın toplantısıyla deklare etti. İnisiyatifin binasında yapılan açıklama, Kürtçe ve Türkçe yapıldı. İnisiyatif üyesi Zübeyde Kaya, iktidarın "sorgulamayan ve itaatkar bir gençlik yaratmak" istediğini söyledi. 

Kaya, "Bu aracın en şiddetli yönü ise bir asimilasyon kurumu haline gelmesi ve bu asimilasyonu Kürt gençleri üzerinde uyguluyor olmasıdır. İlkokulda başlayan asimilasyon, üniversitelerde en yüksek seviyeye çıkıyor ve Türk olmayanı Türk gibi düşünmeyeni işsizlik ve açlık ile korkutup asimilasyon sürecini Kürt gençleri üzerinde tamamlamaya çalışıyor. Buna karşı anadilde eğitim hakkını hem insan haklarının bir kabulü hem de her türlü maddi manevi toplumsal inancın bir zorunluluğu olarak görmeliyiz. Tüm halklar anadillerinde eğitim görmek için mücadeleyi büyütmeyi bir zorunluluk olarak kabul etmelidir” diye konuştu.

KADIN KATLİAMLARI

Kadın katliamlarına dikkati çeken Kaya, katliamların devlet politikasıyla yapıldığını söyledi. Kaya, "Kadın kimliği aileden başlayarak baskılanmakta ve kadına her fırsatta ikinci cins muamelesi yapılmaktadır. Her yıl yüzlerce kadın erkek akıl tarafından katledilmekte ve bu durum bir cins kırım halini almaktadır. Tacizciler, tecavüzcüler ve kadın katilleri devletin kurumları olan adliyelerde iyi hal indirimi alarak ödüllendirilmektedir. Kadın haklarını büyük oranda gözeten İstanbul Sözleşmesi feshedilerek kadınların güvenli yaşam hakkı ellerinden alınmaktadır. Özellikle son yıllarda Kürdistan'da birçok kez gündeme gelen tecavüz vakaları, tecavüzcülerin cezasız kalması, Gülistan Doku ve İpek Er gibi Kürt kadınlarının katledilmesi bunların sıradan olaylar değil de sistematik bir politika olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı. 

‘TECRİDİ HER ALANA YAYMAK İSTİYORLAR’

Tecrit politikasın her alana yayılmak istendiğini söyleyen Kaya, "Tecrit politikalarının kampüslerdeki yansıması ise kampüslerin fiziki olarak toplumsal yaşamdan izole edilmesi, halkın kampüse girişlerinin yasaklanması, kampüs girişlerinde sıkı bir güvenlik barikatının kurulmasıdır. Gençlere kampüs yaşamı adı altında toplumdan uzak ve toplumda karşılığı olmayan bir yaşam özendirilmektedir. Kampüslerde özel güvenlik birimleri, polis ve işbirlikçi çeteler aracılığı ile her türlü eylem, etkinlik ve festivaller yasaklanmaktadır. Gençlerin nefes alacak alanları birer birer yok edilmektedir. Genç kitlenin öncü gücünden ve yaratacağı örgütlülükten korkan faşist iktidar gençleri sorgulamaktan ve düşünmekten alıkoyarak eğitimi tek tipleştirmek istemektedir. Eğlence ve sosyalleşme adı altında gençlerin zihni hazcı bir hale getirilip sorgulamayan bireylere dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Gençler arasında fuhuş ve uyuşturucu yaygınlaştırılıp yozlaştırılmış bir eğlence kültürüyle içi boşaltılmış daha itaatkâr bir gençlik yaratılmak istenmektedir” şeklinde konuştu. 

KESİNTİSİZ MÜCADELE

Kesintisiz ve sürekli mücadele edeceklerinin altını çizen Kaya, şöyle devam etti: "Tüm bu bahsettiğimiz sorunlar ve müdahaleler gençleri tek bir yola çıkarıyor; kesintisiz ve sürekli mücadele. Gençler tarihsel rollerini ve misyonlarını iyi okumalı, Mahirlere, İbolara, Mazlumlara yoldaşlık iddiasını tüm benliğiyle sahiplenip, ezilen ve yok sayılan halkının öncüsü olabilmelidir. Başta Kürt gençleri olmak üzere tüm genç kadın ve gençler hem kapitalizme hem de beş bin yıllık eril akıl ve erk gücüne karşı 'Özgür Üniversiteyle Demokratik Toplum İnşasına' şiarı ile kendi kampüsünden başlayarak sokakları ve tüm halkı örgütlemeli haklarını savunmalıdır.”