ANKARA - Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkisinin genişletilmesiyle iktidarın yaptığı işleri meşrulaştırmayı hedeflediğini belirten Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, “İktidarın verdikleriyle yetinen bir toplum yaratılmak isteniyor” dedi.

MA'nın haberine göre; Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkileri genişletildi. Buna göre, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, imam hatip ortaokulları ve liselerinin yönetimine, eğitim ve öğretimde yapılan programlara yönelik çalışmalar yapabilecek ve belirlediği politikaları uygulayabilecek. Yetkileri arasında ayrıca imam hatip ortaokullarında ve liselerinde hafızlık eğitimine yönelik çalışmalar yürütebilecek. Müdürlüğe yeni tanınan görev ve yetkiler arasında "din ve ahlak eğitim ve öğretimini güçlendirecek politika ve stratejilerin geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak" da bulunuyor. Müdürlüğün yetkileri ilkokul, ortaokul ve lise ile sınırlı kalmıyor. Üniversitelerde görev alanına giren konularda, ilgili kurum ve kuruluşlar ile iş birliği yapabilecek.

Bursa’da bir okulda kız ve erkek öğrencilerin ayrı sıralara oturtulması için öğretmenlere yazı göndermesi, İstanbul Sancaktepe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün velilere broşür göndererek çocuklarına abdest aldırmaları konusunda uyarıda bulunması durumu açıklıyor. Okullarda yaşanan gerici uygulamaların yönetmelikle beraber daha fazla artacağına işaret ediyor.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkilerinin genişletilmesi ve son dönemlerde okullarda artan gerici uygulamaları değerlendirdi.

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan iktidarın eğitim alınına sürekli müdahale etmesine dikkati çeken Kurul, ramazan ayıyla da birlikte okullarda siyasal iktidarın dinselleştirme politikalarının hızla arttığını söyledi. Hükümete yakın sendikaların da bu alandaki çalışmalarına değinen Kurul, “Uzun bir zamandır dinci, siyasal İslamcı vakıf ve derneklerin siyasal iktidarın eliyle beslenip güçlendiği bir süreç vardı ama son zamanlarda bu konuda ön aldıklarını görüyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün görev tanımı genişletildi. Yetki görev ve sorumluluk alanının genişletilmesiyle yaptıkları işleri meşrulaştırmak, ‘yasallık kılıfı’ altında yaptıklarını daha güçlü bir biçimde yapma olanakları açıldı” diye konuştu.  

PEDAGOJİK SORUNLAR

Fen liselerinde bilimin esas alınması gerekirken dışarıdan gelen vaiz veren kişilerle söyleşi yapıldığını aktaran Kurul, “Buna Adıyaman’da okul öncesi eğitim kurumunda 4-6 yaş kız çocuklarının başları bağlanarak kuranı kerim okumaya eşlik ettiriliyor. Somut işlemler basamağındaki çocuklara bilmedikleri soyut bir dille yapılanları anlamlandırmaya çalışması ortaya çıkaracağı pedagojik sorunları da beraberinde getiriyor. Bu ruh haliyle çocukların ileriki yaşlarında özgürleşme gelişme ve güçlenme konusunda çabalarının daha azalacağına işaret ediyor. O yüzden çocukları laik bir eğitime bakışta azalma ve gerileme olacak, okula ilgisi azalacak” diye konuştu. 

EŞİTLİKÇİ EĞİTİM VURGUSU

Velilere düşen sorumluluğu da hatırlatan Kurul,  şöyle devam etti: “Velilerin yapmadığı baskıyı Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yapar hale geldik. Büyük bir çelişki var. Anayasa, yasa ve yönetmeliklere laik karma bir eğitim anlayışına aykırı bir durum. Geçinememe ve yoksulluğun üzeri örtülmek isteniyor. Sabır ve şükür göstermeleri isteniyor ama burada bir sınır var ve bu sınır aşıldı aslında. Siyasal iktidarın elinde sadece sabır şükür sınav dışında bir şey kalmadı ve buradan yükleniyor. Tabanındaki daha radikal unsurları bu bağlamda tutmak ve seçim sürecine bu rengiyle girmek istiyor. Dolayısıyla demokratik bir yaklaşımı tamamen terk etmiş durumda, çok sorunlu ama eğitime müdahalenin olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Demokratik, laik toplumsal cinsiyet eşitlikçi, anadilde bir eğitim talebini her fırsatta dile getirmeye çalışıyoruz.” 

YURTTAŞLIK BİLİNCİ YOK EDİLİYOR

Kurul, “Sinik, boyun eğen, siyasal iktidarın verdikleriyle yetinen bir toplum yaratılmak isteniyor. Çocukların zekalarının küçük bir siyasal gruba bırakıldığını görüyoruz. Aşırı merkeziyetçi yapılarda küçük oligarşik grubun tüm toplum hakkında kararlar verdiği bir süreçten geçiyoruz. Buna 4 5 yaşındaki çocuktan başlayarak üniversite öğrencilerine kadar dinselleştirme politikalarıyla sessizleştirme çabası içerisindeler” diye belirtti. 

‘SÜRECE MÜDAHALE ETMELİYİZ’

“Bu süreci değiştirecek olan bizleriz” diye konuşan Kurul, sözlerini şöyle tamamladı: “Toplumun örgütlü ve demokratik güçleri, devletten bağımsız çalışan sivil toplum örgütleri geniş ve güçlü ittifaklar oluşturarak bu sürece müdahale etmesi gerekir. Hepimizin yapacağı bir şeyler var. Alan eylem ve etkinliklerine güç vererek, öğrencilerimizi sözünü söylemeleri sağlanarak iktidar ilişkilerini eşitlikçi politikalarına dönüştürmek mümkün. Tüm toplumun yan yana gelmesine ihtiyaç var. Bu anlamda demokrasi ve barışı istiyorsak, bu mücadeleye güç vermemiz gerekir. Yakında bir erken seçim var köklü değişikliler yaparak, hiçbir zaman umudumuzu yitirmeden bir araya gelmek ve sistemi değiştirmek zorundayız.”

Editör: Haber Merkezi