SİNCAN - Mario Mazzanti’nin “Gördüğüne Asla İnanma” kitabı, gazeteciliğe yeni başlayanlar için harika bir beyin egzersizi sağlıyor.
Her gazeteci birlikte çalıştığı veya stajyeri, muhabiri olduğu meslek kıdemlisiyle övünç duyar. Ben de Hüseyin Aykol'un hem öğrencisi olmak hem de birlikte mesai harcamaktan hayatım boyunca onur duyacağım. Sadece mesleki kıdem ve bilgisi değil, dostluğu, arkadaşlığı, paylaşımı ve vefalı olmasıyla da örnekle övünç kaynağıdır. Cezaevinde kitap ve mektuplarıyla insanı yalnız hissettirmeyen Aykol'un gönderimi olduğu bir kitabı sizlere de okuma önerisi olarak yazmak istedim. Çok az polisiye roman okumuş biri olarak Mario Mazzanti'nin 'Gördüğüne Asla İnanma' kitabını özellikle genç meslektaşlarıma öneriyorum. Gazeteciliğin olmazsa olmazı olan kuşkuculuk, sorgulama, araştırma, inceleme, tarafları dinleme, düşünme, hissetme, denetleme ve sonucunu yani hakikati kamuoyuyla paylaşma sürecini muazzam akıcı bir dille anlatan bu eser yeni başlayanlar için harika bir beyin egzersizi sağlıyor.
GAZETECİLER İNSAN AVCISI DEĞİL
Romanın polisiye olması ve olayların oluş ve gelişim biçimiyle polis mesleğine işaret ediyor olması yanıltmasın. Zira biz gazeteciler, insan avcısı değiliz. Bizim işimiz ulaştığımız hakikati tüm çıplaklığı ve taraflarıyla okuyucunun dikkatine sunmaktadır. Yorum ve takdir hakkı okuyucuya aittir. Gelelim kitabın içeriğine; öğretmeni, arkadaşı hatta babası gibi gördüğü meslektaşının ölümünü araştırmak için renkli bir yola çıkan ünlü bir psikiyatrist tıpkı gazetecilik inceliği ve merakı yüzünden yeniden cinayetlere başvuran bir canavarın, kan emicinin dikkatini üzerine çeker. Yıllar önce cinayetler işleyen seri katilin insan avı hem artıyor hem de çok dar bir çevrede yaşanıyor. Bir üniversitenin psikiyatri bölümünde dönen bu cinayetler öyle bir hal alıyor ki herkes herkesten kuşkulanıyor. Birlikte çalışan profesörler, öğrenciler, okul idaresi ve çalışanları birbirinden şüpheleniyor ve kuşku kısa sürede endişe, korku ve öfkeye sebep oluyor. Artık işler iyice karışıyor. Polis, savcılık, medya işin içine girdikçe katil daha çok ince çalışıyor. Delilleri yok ettiği gibi şüpheleri de mağdurları zan altında bırakacak bir plan yürütüyor. Bir süre sonra ilgililerin ruh ve beden sağlığı bozulmaya başlıyor.
'ACABA' DİYE DÜŞÜNMEK
Profesöre yardım eden asistanı kuşku duyulan kişilerden biri olan sevgilisini korumak için cinayetlerle ilgisi olmayan delilleri dahi kaybettiriyor. Sevgilisini korumaya çalışarak şüphe duyulan dört kişinin üzerindeki dikkati de dağıtıyor ve işleri zorlaştırıyor. Bu korumacı mantık asistanın ruhunu kirletmesine sebep olduğu gibi kendisinin ve sevgilisinin de kaçınılmaz ölümünü hızlandırıyor. Olay yeri, tarihlerin uzunluğu, cinayetlerin çokluğu ve yöntemleri nasıl işleri zorlaştırıyorsa biz gazetecilerin de parçaları birleştirerek, bütün gösterme çabamıza denk gelen bir hikâyenin heyecanını mesleğimiz içinde sürekli bir yerlere koyacağız. O yüzden de bize her anlatılan, söylenen ve konuşan kaynağımızdan kuşkulanmak, 'Acaba' diye düşünmek zorundayız.
POLİS YANLIŞ KİŞİNİN PEŞİNDE
Polisin koruyamadığı bir görgü tanığının katil tarafından öldürülmesinin ardından bir gazetecinin yapbozun parçalarını birleştirme görevi gibi polisleri atlatarak birbiriyle alakasız görülen cinayetleri birlikte düşünen Prof. katile çok yaklaşıyor. Tabi bu sırada poliste boş durmuyor ama katilin ensesinde olan profesöre nefes aldırmıyor. Bu da cinayetleri artırıyor. Çok az kişinin etrafında dönen ve tüm kuşku, ipuçları, bulgu, belge, kanıt, görgü tanıkları, anlatılanlar olası şüpheliyi kafanızda netleştiriyor. Evet kesinlikle bu kişi diye emin olduğumuza ikna olduğumuzda yani bir cinayetle sarsılıyorsunuz. İşte o an bir gazeteci gibi acaba nerede hata yaptım ve neden bu kadar kesin düşündüm diye kendinizi sorgularsınız. Şimdi muhteşem bir gerilim, sınırları zorlayan, akıcı ve heyecan verici kitabı elinize alabilirsiniz.
Kitap: Gördüğüne Asla İnanma
Yazar: Mario Mazzanti
Çeviri: Güliz Akyüz Yıldırım
Yayınevi: Sonsuz"
MA / Sedat Yılmaz - Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevi