İSTANBUL - Yoğun ilginin gösterildiği İstanbul Jineolojî Atölyeleri, yeni dönemde erkeklerin de içinde olduğu karma atölyeler düzenleyecek. Derginin Yayın Kurulu üyesi Rojda Yıldız, mevcut sistem içerisindeki erkeklikten azade olmanın jineolojiden geçtiğine dikkat çekerken, atölye üyesi Sevcan Kadiroğlu da  “xwebûn” yolculuğunda erkeklerin payına düşenin farkına varması gerektiği söyledi.

Kadın bilimi olan jineoloji çalışmaları her geçen gün daha da genişletiliyor. Jineoloji toplumda ataerkil düzenin nasıl inşa edildiğini, başlangıcından itibaren ayrıntılı incelemeler ile somutlaştırıyor. “Erkeklerin de inşa edilen iktidar zihniyetiyle yüzleşip, içsel muhasebesini yaparak en temelde kendisiyle mücadele etmesi ve kendi zihniyetindeki egemen erkek anlayışları kendi kişiliğinde çözümlemesi gerektiği” belirlemesinde de bulunan jineoloji, dünya kadınlarının da ilgi odağı.

Atölyeler şeklinde kendini örgütleyen jineoloji, İstanbul’da da bu temelde çalışmalarını sürdürüyor. İstanbul Jineoloji Atölyeleri, 27 Ağustos’ta Mezopotamya Kültür Merkezi’nde “Sömürgecilik” başlığıyla yayınlan derginin 25’inci sayısı üzerine karma okur buluşması gerçekleştirerek, bu konuda geniş tartışmalar yürüttü.

Yaşam ve toplumun bilimi

Konuya ilişkin görüştüğümüz Jineoloji İstanbul Atölyeleri üyesi Sevcan Kadiroğlu, jineolojiyi "Yaşamın ve toplumun bilimi” olarak ifade etti. Sevcan, bu noktada jineolojinin toplumun, kadının devlet uygarlıklarından bu yana unutulmaya, hafızalardan silinmeye çalışılan gerçek hakikatini ortaya çıkarmada bir köprü görevi gördüğünü de kaydetti. Sevcan, “Jineoloji, doğal toplum dediğimiz ortaklaşan, kolektif, toplumda herhangi bir canlının bir diğer canlı üzerinde bir tahakküm kurma ve sömürülme gibi kirli zihniyetlerin olmadığı yaşama götürmeye çalışıyor toplumun kendisini" ifadeleri ile jineolojinin amacına dikkat çekti.

Erkek ve kadının hakikati bulma mekanizması

Jineolojînin ortaya koyduğu perspektifin sadece kadın odaklı olmadığını ifade eden Sevcan, "Mücadelesini verdiği değişim ve dönüşümün merkezine sadece kadını koymuyor. Çünkü toplumsallığı erkek ve kadının birlikte yürüdüğü bir yol olarak yorumluyoruz. Bu anlamda kadının 'xwebûn' dediğimiz yolculukta değişim ve dönüşümde erkeğe de çok büyük görev düşüyor. Tam da bu noktada yolu jineolojî ile kesişen erkeklerin değişim ve dönüşümlerinin kolay olduğunu yani asıl hakikati jineolojî ile fark ettiklerinde bir dönüşümü sağladığını görebiliyoruz. Birebir sohbetlerimizde etkinliklerimizde, özellikle karma atölyelerimizde erkek arkadaşların sorduğu sorular, yoğunlaşmaları hakikaten jineolojînin sadece kadın odaklı bir mücadele aracı olmadığını aslında toplumun ve özelinde de erkeği ve kadının hakikati ile buluşma mekanizması olduğunu söyleyebiliriz” diye belirtti.

Erkekler de kendini bulmaya çalışıyor

“Özgür-eş-yaşam" perspektifi doğrultusunda ilerlerken, salt kadının baz alınarak yürütülmediğine de dikkat çeken Sevcan, "Erkeğin ve kadının ortaklaştığı kolektif, eşit, komünal bir yaşamın olmasını hedefliyoruz. Çünkü doğal toplumda, neolitik dönemde ortaklaşan bir yaşamın olduğunu biliyoruz. Bu noktada da toplumun, erkeğin ve en önemlisi de kadının kendini bulması bu anlamda bizim için önemli" dedi. Düzenlenen karma okur buluşmasına erkeklerin de yoğun bir katılım sağladığına dikkat çeken Sevcan, "Düzenlenen etkinlikte tekrardan erkeklerin de kendilerini bulmaya çalıştıkları gerçekliği ile karşılaştık. Varlık mücadelesi verebilmek için önce sorunu bilmek ve kendini bunda sorumlu hissetmek lazım. Genellikle erkekler toplumsal sorunlarda kendilerini sorumlu hissetmiyorlardı. Daha çok kadının emeği ile yürüyen bir mücadele, bir arayış vardı. Artık sorumlu hisseden erkeğin de değişim-dönüşüme doğru adım attığını görebiliyoruz. Yani 'xwebûn' yolculuğunda aslında erkek de payına düşenin farkına vardığı andan itibaren bu mücadele başlıyor” ifadelerini kullandı.

Karma atölyelere yoğun talep var

Yeni dönem için atölyelerin artacağını paylaşan Sevcan, erkeklerin çok fazla karma atölye taleplerinin olduğu bilgisini verdi. Sevcan, "Mevcut dayatılanı kabul etmiyorum, benimsemiyorum ben hakikatin izini sürmek istiyorum’ diyen herkesi jineolojî atölyelerine bekliyoruz. Ev emekçisi arkadaşlardan işçi arkadaşlara, üniversite gençlerinden daha birçok alanda çalışan hem erkek hem kadın arkadaşlar atölyelere katılım sağlayabilir. Çünkü orada bir tartışma, arayış ve kendini bulma dediğimiz 'xwebûn' var. Herkes payına düşeni fark edip sorumluluk alıp bu yanlış giden anlayışa karşı beraber mücadele verebilmek için jineolojî atölyelerinde bir araya gelmeli" çağrısı yaptı.

‘Her erkek Jineolojî Atölyeleri’ne katılmalı’

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyesi Özcan Tekel de düzenlenen okur buluşmasındaki tartışmalara katılanlar arasında. Jineolojî kavramının önemine değinen Özcan, “Jineolojîyi toplum bilimi olarak ele aldığımızda toplumun tarihsel sürecini değerlendirmiş oluyoruz. Özgür eş yaşam çizgisinde bir mücadele yürütenler ve özellikle erkekler için jineolojî olmazsa olmaz bir bilim dalıdır. Var olan kapitalist sistem yaşamını reddeden çok sayıda erkek var. Bu yaşamı kabul etmeyen erkekler, alternatif bir yaşam arayışında buluyor kendini. Bu alternatif yaşam da ancak ve ancak jineolojî ile mümkün olabilecek bir yaşamdır. Kadının nesne olarak görüldüğü, değersizleştirildiği ve metalaştırıldığı bir yaşamda atölyelerin önemi çok belirleyici bir role sahiptir. Erkekler kadınların tarihsel sürecini bildiği vakit yaşamı da çözümleyebilir. Yaşamı çözümlemeyen, özünün ne olduğunu bilmeyen birisi önündeki yaşamı yaşayamaz. Bunun temelini de atacak olan Jineolojî Atölyeleri’dir. Her erkek mutlaka atölyelere katılmalı, çözümlemeli, tartışmalı ve bununla birlikte yaygınlaştırmalı” dedi.

Ortak tartışmalar yürütülüyor

Okur buluşmasına katılan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Gençlik Meclisi üyesi Mücahit Demircioğlu da jineolojînin dünya çapında önemli bir role sahip olduğuna dikkat çekti. Mücahit, “Toplum içerisinde insanı, kadını, erkeği, ağacı ve böceği hiç fark etmeksizin herkes birer canlı. Burada konuşulanlar hem kadın hem de erkek arkadaşlara yönelik tartışmalar. Burada konuşulan konular ortak konular oluyor. Ve burada erkeklerin de bu mücadele içerisinde yer alıyor olması eminim ki bir tık daha ileriye taşıyacaktır. Ve ne kadar çok örgütlü olursak kazanan taraf bizler olacağız” sözleriyle atölyelerin kendilerinde değişimler yaratacağına inandığını belirtti.

Jineolojî değişim dönüşüm için rehber

Derginin Yayın Kurulu üyesi Rojda Yıldız da mevcut sistem içerisinde erkeklerin de özgürleşmeleri ve sistemin onlara dayattığı patriarkal rollerden ve ya erkek egemenliğinden azade olmalarının Jineolojîden geçtiğine dikkat çekti. Jineolojînin anlamlı bir yaşama kavuşmaları, yeniden yol ve yöntem bulmaları için temel tartışma alanlarından biri olduğunu ifade eden Rojda, şu değerlendirmeyi yaptı: “Toplumun her kesimden insanın kendisini bulabildiği ve kendisini değiştirip dönüştürmek için bir argüman ve yol yöntem olarak önüne koyabileceği rehber çalışmalarından biri. En nihayetinde kapitalist, patriarkal sistem sadece kadınların hayatlarını köreltmiyor. Tüm toplumun hayatını etkiliyor. Cinsiyet fark etmeksizin bir köleleştirme deneyimi yaşatıyor insanlara. Ve bugün bu sitemin içerisinde bir noktada hepimiz olmaması gereken noktalardan hayatlar yaşıyoruz. Bunun değişip dönüşmesi için erkeklerin erkekliklerinden kurtulmaları, bunun için ciddi bir sorgulama yaşamaları, yaşamı yeniden değiştirip dönüştürmek için patriarkaya karşı esasta onların da mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyor ve mücadele etmeye çağırıyoruz.”