Metro sarı kırmızı!<br /> Bağırış çağırış, itiş kakış trene doğru yürüyoruz.<br /> Sloganlar hep bir ağızdan patlıyor:<br /> <br /> <em>Geliyo geliyo,</em><br /> <em>Alemin kralı geliyo..</em><br /> <br /> Sıkılı yumruklar havayı dövüyor.<br /> <br /> <em>Şampiyon!</em><br /> <em>Şampiyon!</em><br /> <br /> Bir ufaklık babasının tepesine oturmuş, mutluluktan uçarken çığlık atıyor:<br /> <br /> <em>Şampiyon Galatasaray!</em><br /> <br /> Babamı hatırlıyorum.<br /> O da benim elimden tutar, Cimbom’un maçlarına götürürdü.<br /> Maç günü yaklaşırken uyku tutmazdı beni, babamla maça gideceğim diye dünyalar benim olurdu.<br /> Babasının boynuna oturmuş ufaklık da öyle, o kadar mutlu ki.<br /> Bir yandan <em>şampiyon </em>diye bağırıyor, bir yandan babasını öpüyor.<br /> Trene doluşuyoruz.<br /> Bir heyecan bir heyecan.<br /> Helva ikram ediyor önüne gelene, heyecanlı.<br /> Nedir bu heyecan böyle diye sorunca, yüzüme hayretle bakıyor:<br /> <br /> <em>Neden olacak abi, </em><br /> <em>Fener yeniliyor, </em><br /> <em>Beşiktaş yeniliyor, </em><br /> <em>daha ne olsun abi... </em><br /> <br /> Çıkıyoruz metrodan.<br /> <em>Ali Sami Yen</em>, Arena karşımızda.<br /> Sanki <em>zafer yürüyüşü </em>yapıyoruz.<br /> Hiç değişmez <em>taraftar</em> yürüyüşü. Hep bir telaş vardır. Sanki her an bir şeyi kaçıracakmışız gibi yürürüz.<br /> Özellikle gençler, <em>bir telaş bir telaş,</em> koşar adım yürüyoruz.<br /> Slogan ağızlardan hiç düşmüyor:<br /> <br /> <em>Geliyo geliyo<br /> Alemin kralı</em><br /> <em>geliyo...</em><br /> <br /> <img src="http://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2018/08/galatasaray_868176749.jpg" alt="" data-id="281138" /><br /> <br /> Sarı kırmızı formaların sırtında en çok <em>Metin Oktay</em> var.<br /> <em>Efsane</em> futbolcumuzun ağları yırtan o müthiş golü gözümün önüne geliyor.<br /> Hatırlıyorum.<br /> Daha çocuktum.<br /> Ankara'da otuyorduk.<br /> Galatasaray-Fenerbahçe maçı vardı hafta sonu. Babam izin vermemişti, birkaç arkadaşımla İstanbul'daki maça gitmeme.<br /> Evden kaçmıştım.<br /> Bir <em>Gazanfer Bilge</em> otobüsüne atlayıp sabahın köründe İstanbul'a varmış ve <em>Dolmabahçe</em>'de, kale arkasındaki bilet kuyruğunda uyuklamıştım.<br /> Ama her şeye değmişti.<br /> <em>Metin Oktay</em>'ın Fenerbahçe ağlarını delip geçen o golünü tam da kale arkasından seyredince, Fener'i o golle 1-0 devirince dünyalar benim olmuştu.<br /> Taraftar olmak böyle bir şeydir.<br /> '<em>Fanatik</em>'lik vardır taraftarın kumaşında...<br /> Burnuma güzel kokular geliyor.<br /> <em>Köfte ekmek...</em><br /> Elbette...<br /> Hiç köftesiz dönersiz maç olur mu?..<br /> Kendime bir de yeni sezon <em>sarı kırmızı atkı </em>alıp boynuma atıyorum.<br /> Sloganlar hiç durmuyor:<br /> <br /> <em>Gerçekleri tarih yazar,</em><br /> <em>tarihi de Galatasaray!</em><br /> <br /> Tribünler fena değil, maça kadar dolar.<br /> Takım çıkmış ısınıyor.<br /> Topçuların başında <em>Hasan Şaş</em>'la <em>Ümit Davala</em>. İkisi de <em>pehlivan</em>gibi, fazla kilo vaziyeti...<br /> Tribünler şenleniyor:<br /> <br /> <em>Rerere rarara cimbom buraya </em><br /> <em>aslanlar kükrüyor taraftarıyla</em><br /> <em>genciyle yaşlısıyla eller havaya</em><br /> <br /> Tribünler şenleniyor.<br /> <br /> <em>Ayağa kalkmayan</em><br /> <em>Fenerli olsun! </em><br /> <br /> Tabii herkes ayakta, eller havada.<br /> Maç ruhsuz başlıyor.<br /> Tatsız tuzsuz bir futbol.<br /> <em>Maicon </em>güven vermiyor.<br /> Savunmanın göbeği zayıf duruyor, bir de değil, iki takviye şart...<br /> <em>Sinan </em>iyi değil sağ kanatta.<br /> Gözler sakat olan <em>Rodrigues</em>'i arıyor.<br /> Tribünlerin yeni gözdesi olma yolundaki <em>kürdan bacak Onyekuru</em>bu hafta maça iyi başlamadı.<br /> <em>Fatih Hoca</em> kıpır kıpır, yerinde duramıyor. Jestlerinden anlaşılan o ki, takımının oyunu vücut kimyasını bozmuş...<br /> Bir ara, Alanyaspor kalesi önünde gole gidebilecek bir pozisyonda, <em>Maicon </em>topu kaptırıp karşı atağa neden olunca, <em>Fatih Hoca</em>, su şisesini kapıp kulübenin duvara çarpıyor.<br /> Birinci devre kötü futbol.<br /> Son topları ezen, son toplarda beceriksiz bir takım oyunu...<br /> Suratlar asık, taraftar mutsuz.<br /> Kuşku bulutları dolaşıyor yüzlerde.<br /> Haftaya deplasmanda Trabzon maçı var.<br /> <br /> <img src="http://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2018/08/galatasaray_387040121.jpg" alt="" data-id="281139" /><br /> <br /> Ve ikinci devre... Bambaşka bir Galatasaray. Anlaşılan, Fatih Hoca'dan sıkı bir fırça yemişler.<br /> Takım su gibi akıyor Alanyaspor kalesine.<br /> <em>Çırpı baca</em>klı Onyekuru'nun müthiş çalımları, kısa alanda müthiş hızlanma yeteneği...<br /> Yeni transfer <em>Emre</em>'nin yükselişi tribünleri sevindiriyor.<br /> <em>Fernando</em> ve <em>Belhanda</em> iyi... İlk yarıya göre düzelen bir <em>Sinan</em>... İki bek <em>Mariano</em> ve <em>Nagatomo</em> vızır vızır... <em>Muslera</em> güven veriyor, kalemiz emin ellerde...<br /> Maçın sonuna doğru oyuna giren, Galatasaray altyapısından gelen 18-19 yaşındaki <em>Yunus Akgün </em>rüzgar gibi, umut vaat ediyor.<br /> Evet, karşı kaleye su gibi akıyoruz.<br /> Gollerimiz su gibi geliyor.<br /> <em>6-0!</em><br /> Tribünlerde çoşku içindeyiz.<br /> Ama şu sözler kulağıma çalınıyor:<br /> <br /> <em>Savunma göbeğine takviye şart...</em><br /> <em>Bir de Gomis'in yeri boş...</em><br /> <em>Şampiyon Kulüpler'de yarışabilmek için birkaç transfer daha lazım.</em><br /> <br /> Metroya doğru yürüyüşe geçiyoruz.<br /> Keyifler gıcır.<br /> <br /> <em>Geliyo geliyo</em><br /> <em>Alemin kralı </em><br /> <em>geliyo!</em>