Habibe Eren 

HABER MERKEZİ - Mirabal Kardeşler'in verdiği mücadelenin yankısı bütün dünyada sürerken, kadınlar her yerde özgürlükleri için diktatöryel ve baskıcı rejimlere direniyor.

EMEP'li Karaca Şırnak’ta uzman çavuşun cinsel saldırısını Bakanlara sordu EMEP'li Karaca Şırnak’ta uzman çavuşun cinsel saldırısını Bakanlara sordu

Mirabal Kardeşler'in adını her 25 Kasım’da yıllardan bugüne gelen mücadele birikiminin ilk nüveleri olarak duyuyoruz. 25 Kasım vesilesiyle bir kez daha yaşamlarına ve kadın hareketine neler kazandırdıklarına ışık tutalım. Mirabal olarak bilinen Patria, Minerva ve María Teresa; 1930'dan 1961'e değin Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele ederek tarihe isimlerini not düştüler.

Birçok diktötöryel rejim gibi, Trujillo rejimi de halka baskı ve zulüm dayatıyordu. Kendisine karşı çıkanlar ya tutuklandı ya da faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Kurduğu “40” adlı hapishanede kendisine muhalif olanlara işkence emri verdi, birçoğunu elektrikli sandalye olmak üzere çeşitli işkence yöntemlerine maruz bıraktı. Mirabal Kardeşler ve eşleri, Trujillo diktatörlüğüne karşı Clandestina isimli gizli bir örgüt kurdu. Trujillo yönetimine karşı insan hakları ve demokrasi için mücadelede simgeleşen kadınlar diktatörlük tarafından defalarca tutuklandı. Mal varlıklarına el konuldu. Diktatör Trujillo bir halk konuşmasında “Ülkenin en büyük iki sorunu kilise ve Mirabal Kardeşlerdir” diyerek Mirabal Kardeşleri hedef gösterdi. Bu konuşmadan sadece 23 gün sonra, hapishanedeki eşlerini ziyaretten dönen üç kız kardeş, uçurumdan aşağı atılarak öldürüldü. Cinayetin ardından olay örtbas edilmek için cenazeler cipe konuldu ve bir uçurumdan atılarak kaza süsü verilmeye çalışıldı. Olay kamuoyuna Trujillo'nun yandaş gazetesi El Caribe tarafından araba kazası olarak duyuruldu. Ancak bu örtbas girişimi başarısız oldu. Kardeşlerin kurdukları Clandestine Hareketi, katledilmelerinden bir yıl sonra diktatörlüğün yıkılmasında önemli rol oynadı. Mirabal Kardeşler'in katledilmeleri, Dominik Cumhuriyeti’nde büyük bir tepki uyandırdı. Direniş güçlendi ve bir yılın sonunda diktatörlük devrildi.

'Kelebekler' diye anılıyorlar

1981 yılında Kolombiya'nın Bogota şehrinde bir araya gelen Latin Amerikalı ve Karayipli Kadınlar Kongresi'nde, Mirabal Kardeşler'in anısına 25 Kasım günü, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan edildi. Mirabel kız kardeşlerden birinin kod adının “Kelebek” olmasından da esinlenerek; o günden sonra üç kız kardeş, gerek Dominik'te gerek dünyada "Kelebekler" adıyla anıldılar.

BM 1999 yılında ilan etti

1981’den beri 25 Kasım, kadına karşı şiddetle mücadele etme günü olarak anılıyor. Dünyanın her yerinde kadınlar bugün için eylemler, yürüyüşler ve kongreler düzenliyor. 1999’da Birleşmiş Milletler (BM), bugünü resmi olarak "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" ilan etti. Mirabel Kardeşlerin anısına ve kadın mücadelesine sahip çıkan kadınlar dünyanın her yerinde mücadeleyi büyütüyor.

Ortadoğu'da kadınlar direnişleriyle öne çıktı 

Özellikle 1980’li yıllardan sonra tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kadın hareketleri ivme kazandı. Kadınlar dernek, dergi ve kimi çalışmalarla seslerini duyurdular. Feminist literatürde “ İkinci dalga” olarak adlandırılan feminist harekete yönelik ilgi tüm dünyada kadınları etkiledi. Bugün geldiğimiz noktada tüm dünyada kadınlar haklarına yönelik kapsamlı saldırılara karşı sokaklarda isyanını büyütüyor. Kürtaj hakkı, eşit işe eşit ücret, tecavüz, cinsel şiddet, mobbing ve çalışma yaşamında haklarının verilmesi için büyük bir mücadele veriyor. Öte yandan Ortadoğu’da yaşam mücadelesi veren kadınlar, son yıllarda verdikleri direnişle öne çıkıyorlar.  

Taliban'a karşı mücadele her yerde 

Tüm baskılara rağmen kadın mücadelesinin sürdüğü ülkelerden biri de Afganistan. Ülkede Taliban’ın 15 Ağustos 2021’de yönetime gelişinin ardından kadınlar için kendi topraklarında yaşamak bir kez daha mücadeleyi gerektirdi. Taliban kadınların çalışma, eğitim görme ve kamusal alanda bulunma haklarını yok saydı. Elde ettikleri kazanımlar ise birer birer yok oldu. Şiddete karşı kanunlar, mahkemeler sığınma evleri fesh edildi. Ancak tüm bu yok saymaya karşı kadınlar hala tutuklanma ve şiddet tehdidine rağmen sokakları terk etmiyor.

'Jin jiyan azadî' felsefesiyle isyan ateşi her yeri sardı 

Son bir yıl içerisinde "Jin jiyan azadî" felsefesiyle, dünya geneline yayılan isyanın adresi ise İran ve Rojhilat oldu. İran’da 2022 yılında Kürt kadın Jîna Emînî'nin, hükümete bağlı güçler tarafından katledilmesi sonrası İran ve Rojhilat'ta kadınlar öncülüğünde başlayan direniş, tüm dünyada isyan ateşini harladı. Kadınlar “Jın jiyan azadî” sloganını mücadelelerinin mihengi haline getirdi. Jîna’nın Kürt olması, isyanın Rojhilat'ta başlamasının en önemli sebebiydi ancak kısa süre içerisinde eylemler tüm İran’a oradan da dünyaya yayıldı. Bu mücadele boyunca 500’den fazla kişi katledildi, onlarca kişi yaralandı, tutuklandı ve idamla yüz yüze kaldı. Ancak kitleselleşen eylemler sonrası yüzlerce kadın kamusal alanlarda başörtüsünü çıkardı.

Kadın kazanımları hedefteydi 

Kadın kazanımları da yıl boyunca birçok ülkede hedef halindeydi. Bu haklardan biri olan kürtaj hakkını hedef alan düzenlemelerle yıla damgasını vuran ülkelerden biri de ABD oldu. Geçtiğimiz aylarda ABD'nin Güney Carolina eyaletinde kürtajın "cinayet" olarak cezalandırılmasını isteyen bir yasa teklif edildi.  Bu yasanın kabul edilmesi halinde kürtaj yaptıran kadınlar, "kasten cinayet" ile 30 yıla kadar hapis cezasıyla suçlanabilecek. 

Kürtaj hakkı iptal edildi 

ABD Yüksek Mahkemesi ise 24 Haziran’da kadınların anayasal kürtaj hakkını iptal etti ve eyaletlere bir kadının üreme ve cinsel haklarını belirleme yetkisini tanıdı. 50 eyalette kadınlar kazanılmış haklarından vazgeçmeyeceklerini haykırarak sokağa çıktı. Yürütmenin durdurulması için hukuki mücadeleye başvurdular. ABD’de üreme ve cinsel sağlık alanında ciddi bir gerileme yaşansa da dünyanın geri kalanında aksi yönde olumlu gelişmeler de yaşandı. 

İspanya'da kadınların talepleri yasalarla hayata geçti 

İspanya’da kadınların rızası dışında gerçekleşen her türlü cinsel ilişkiyi tecavüz olarak nitelendiren yasa tasarısı onaylandı. Kürtaj yaptırmak isteyen kadınların engellenmesi ya da tehdit edilmesi suç kapsamına alındı. Ayrıca Sosyalist İşçi Partisi liderliğindeki koalisyon hükümeti, 16 yaş üzeri kişilere ebeveyn veya veli izni olmadan kürtaj olma hakkı tanıyan ve ayda üç gün regl izni öngören yasa tasarısını onayladı.

Kürtaj hakkı birçok ülkede gündemdeydi 

Fransa’da kürtaj hakkını anayasal güvenceye alan yasa tasarısı Meclis’te kabul edildi. Son yıllarda Latin Amerika’da kadın hareketinin giderek güç kazanması somut değişimleri de beraberinde getirdi. Arjantin ve Meksika’nın ardından Kolombiya’da da hamileliğin ilk 24 haftasında yapılan kürtajı suç olmaktan çıkarıldı. İskoçya, regl ürünlerine ücretsiz erişim hakkı sağlayan ilk ülke oldu. İngiltere’de menopoza giren kadınlar için esnek çalışma uygulaması getirildi. Dünyanın en yüksek anne ölüm oranlarından birine sahip Sierra Leone’de kürtajı suç olmaktan çıkaracak yasa tasarısı onaylandı.

Tüm dünyada kadınlar hakları için mücadele ederken, Miraballar'ın on yıllar önce yaktığı ışık bugün hala dünyanın dört bir yanında kadınların mücadelelerini aydınlatmaya devam ediyor.

Kaynak: http://jinnews.net/TUM-HABERLER/content/view/221322