Kapitalist dünyanın bütün çirkinlikleri öfkesiyle kusmaya devam ediyor! Dünyanın geçmişindeki savaşlara bakın, en fazla bir kaç yıl sürmüştür. Örneğin birinci paylaşım savaşı dört yıl, ikinci paylaşım savaşı da bir o kadar!


Bu savaşlara benzer çok örnek var, Amerika’nın Japonya’ya attığı insanlık utancı bombaların gök yüzünden yere inmesi sadece bir kaç saniyedir ve sonuçları yüz yıla yakındır hafızalardaki uzun yerini koruyor!
“ Devlet” denilen aygıt bir cinayet mekanizmasıdır!
Hele ki demokrasi gibi insani normlardan uzaklaşmışsa, “cinayet” kavramı yanına her türlü ahlaksızlığı da alır ve bütün suçlarda belli faildir ama asla karşılığında bir cezası yoktur!
Giderek çürüyen bir dünya düzeninde en tehlikeli olan, insanların bir mücadele seçeneğine kararsız kalmaları ve adeta kendi iç dünyalarına kaçışı;  toplum, mücadele ve yaşadıkları dünyayı olumsuzluklardan koruma adına derin bir yılgınlık yaratıyor!
Bu gerçek giderek yaşamın her alanında karşımıza çıkıyor!
Dünya ülkeleri hızla üretimden kopuyor. Bu kopuşun en büyük nedeni büyüyen dünya nüfusu ve derin sömürü anlayışıdır!
Yaratılan sanal bir dünya var ve bu dünyanın dijital sermayesi var!
O sermaye kapitalist canavarın elinde ve bir “ tık” la dünya dakikasında değişebiliyor!
Fiziksel bir tembellikle beraber, beynin sürekli bireysel çıkara zorlandığı bir dünyada, toplumsal bağları ve sosyal anlayışı diri tutmak pek olası değildir!
Sermayeyi ve dijital canavarı canlı tutmak adına yedekte ölüm makineleri bulunduran dünyanın, bir gün karşılaşacağı bir çılgınlıkla yok olmayacağını kimse garanti edemez!
Sömürülen ve can çekişen bütün bağımlı ülkelerin kendilerine ait ne bir eğitim, ne de üretim proğramları var!
Dayatılanla ve mecbur bırakılanla yetinmek gibi bir şartlı bağımlılıkları var!
Bu durumda ortaya nasıl bir insan modeli çıkar biliyor musunuz?
Ben söyleyeyim; İnsandan ve kendinden kaçan bir et yığınından öteye bir şey çıkmaz!
Yürür, konuşur ama anlamaz, anlatamaz...sadece beynine yüklenenle mükelleftir!