Şehriban Aslan
AMED - Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde kaldığı süre içerisinde çocuklara dair gözlemlerini anlatan avukat Özüm Vurgun, “Kreşte çocuk küçük tuvaletini yapmış. Düşünün buna karşı gardiyanlar kreşte küçük çocuğa tutanak tutmuş. Tutanakta, ‘çişi neden yaptın, çişi buraya bu sebeple yapmış’ denilmişti. Anne de gardiyan da altına imza atıyor” diyerek yaşanan durumu anlattı.
Cezaevlerinde anneleriyle birlikte kalan 0-6 yaş grubu ile ilgili 2020 yılı sonu itibariyle 800’den fazla çocuk olduğu açıklanırken; Mart 2021 yılında ise yayınlanan resmi rakamlara göre 345 çocuk olduğu belirtildi. Yine 2022 yılında açıklanan resmi verilere göre de annelerinin yanında 2 bin çocuğun olduğu kaydedildi. Cezaevlerinde çocukların sayısı her yıl artarken çocukların yüz yüze fiziksel ve psikolojik sorunları neredeyse hiçbir şekilde kamuoyuna yansımıyor. Bunun en çarpıcı örneğini 5 Nisan’da gazeteci, avukat ve siyasetçilere yapılan operasyonda tutuklanan avukat Özüm Vurgun’un cezaevindeki çocuklarla ilgili şahit olduğu durumları anlatmasıyla görebiliriz.
‘Uzun süreli kalan çocuklar yenilerini karşılıyor’
Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nden 25 Mayıs’ta tahliye olan Özüm, siyasi tutsak ve adli tutuklu annelerin çocuklarıyla kalmasına dair gözlemlerini aktararak çocuklar arasında siyasi ve adli ayrım olmadığını kaydetti. Özüm, “Çocukları izlediğimizde uzun süreli kalan çocukların oraya ne kadar alıştığını görüyoruz. Aslında şöyle diyebiliriz orada uzun süre kalan çocuklar yeni gelen çocukları karşılıyor. Mesela bizim olduğumuz koğuşta Çiya vardı. Başka koğuşta bulunan bir çocuk Çiya’nın yanına gelerek, ‘bak ben de buradayım, ben de varım’ gibi cümlelerle bütün çocukları kötü psikolojiden çıkarma görevi üstlenmişti” diyerek durumu gözler önüne serdi.
‘Çocuklar günde 4 defa aranıyor’
Çocukların cezaevindeki kreş sürecine değinen Özüm, “Çocuğun çantasına atıştırmalıklarını ve suyunu koyuyorsunuz. Çünkü kreşte su dahil hiçbir şey yok. Çocukların beslenme çantalarını hazırladıktan sonra sabah 09.00’de koğuştan alınıyor, 12.00’de geri getiriliyor. Yani çıkarken 08.30 gibi bir üst baş araması ayakkabılara kadar aranıyorlar. 14.00 gibi tekrar götürülüyor bir arama, 16.30’da getirdiklerinde bir arama oluyor. Bu çocuklar sürekli bir aramaya maruz bırakılıyor ve her defasında göz taraması yapılıyor. Taciz boyutunda bir arama diyemem ama çocuklar dokundurulmaya alıştırılıyor. Bir diğer konu ise çocuklar kendi aralarında annelerinin neyden kaynaklı cezaevinde olduğunu konuşuyorlar. Öğretmenlik düzeyine gelirsek yeterli öğretmenlik düzeyi değil. Çocuklara ne yaptıklarını sorduğumuzda da sadece oyuncaklarla oynadıklarını söylediler. Kreşte çocuklar her şeylerini kendileri yapıyor” dedi.
Kreşte çocuklara lavabo eğitiminin dahi verilmediğine dikkat çeken Özüm, “Yanımızdaki çocuk kreşe götürüldü bir saat sonra geri getirdiler. Nedeni ise çocuğa lavaboya gitme eğitimini bizim öğretmemiz gerektiğiymiş. Bize 3 gün süre verdiklerini, tuvalet eğitiminin bizim vermemiz gerektiğini ve kendilerinin bunu yapamadıklarını söylediler. Onu öğrettikten sonra çocuğu yine arkadaşlarının yanından alıp getirdiler. Bu defa da ayakkabılarını bağlayamıyor diye getirildi” diyerek, çocuğa yaşatılanları anlattı.
‘Çocuğun yaptığı çişe tutanak’
“Ben başka gün koğuştan çıkınca adliler koğuşunda bir annenin çocuğuna, ‘sen yine beni rezil ettin’ diye bağırdığını duydum” diyen Özüm, “Sonradan öğrendik ki çocuk kreşe gitmiş öğretmenine veya arkadaşlarına sinirlenmiş kreşte küçük tuvaletini yapmış. Buna da tutanak tutulmuş. Düşünün küçücük çocuğa kreşte tutanak tutuldu. Tutanakta, ‘çişi neden yaptın, çişi buraya bu sebeple yapmış’ denilmişti. Annede gardiyan da altına imza atıyor. Koğuşlara da zaten oyuncak verilmiyor, defalarca talep etmemize rağmen. Kantinden almayı da talep ettik ama kendilerinin vereceğini söyleyerek yine getirmediler. Çocuklar için hiçbir şey yok” sözlerine yer verdi.
Özüm, cezaevinin çocuklar için asla ama asla uygun bir yer olmadığına dikkat çekti.