İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük mutlak iletişimsizliğin son bulması için CPT’ye başvuran Asrın Hukuk Bürosu, acil bir şekilde sonuç alıcı tutum beklediklerini belirtti. 

Küresel güçlerin ortaklığında gerçekleştirilen uluslararası komployla 15 Şubat 1999’da getirildiği Türkiye’de İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevine konulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 24 yıldır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. İmralı tecrit sistemi, PKK Liderinin kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021 tarihinde yaptığı kesintili telefon görüşmesinin ardından haber alınamama haline dönüştü. 

Abdullah Öcalan’ın müdafiliğini yürüten Asrın Hukuk Bürosu ve ailesinin yaptığı görüş başvuruları ise, “disiplin” cezaları gerekçesiyle reddediliyor. Asrın Hukuk Bürosu, aile ve avukat görüş engelinin yanı sıra telefon, faks ve mektup gibi her türlü iletişim hakları engellenen Abdullah Öcalan ile İmralı’da bulunan diğer tutuklular Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’a dönük tecrit haline karşı 9 Mayıs’ta Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) başvurdu. 

İMRALI’DA SÜRESİZ İŞKENCE

PKK Liderine yönelik bu tecridin “İncommunicado” (Mutlak iletişimsizlik) olarak tanımlandığı başvuruda, işkence yasağının sistematik bir süreklilikle ihlal edildiğine dikkat çekildi. Başvuru kapsamının 15 Aralık 2022 ile 30 Nisan 2023 tarihleri aralığını içerdiğini, bu tarihler arasında 43 avukat, 26 aile görüş başvurusunda bulunduklarını belirten avukatlar, başvuruların tamamının yanıtsız bırakıldığını kaydetti. Bu başvurular arasında yer alan 12 avukat ve 9 aile görüşünün 6 ve 20 Şubat’ta Mereş ve Hatay’da meydana gelen depremlere ilişkin olduğunu aktaran avukatlar, yasanın bu tür hallerde görüşmeyi zorunlu kıldığını ancak buna rağmen hiçbir şekilde ziyarete izin verilmediğini ve bu hakkın engellendiğinin altı çizdi.

 İSTİSNA KURAL HALİNE GETİRİLDİ

Müvekkilleri ile mektup yolu ile iletişim kurmaya çalıştıklarını ancak daha önce ve son olarak ise başvurunun kapsam tarihi içinde gönderilen iki mektubun da ulaşıp oluşmadığına dair bir belirtinin olmadığını, bunun yanı sıra İmralı’dan da kendilerine ulaşan bir mektubun olmadığını belirten avukatlar, aynı şekilde telefon görüşme haklarına dair de bir gelişmenin yaşanmadığını kaydetti. Avukatlar, aile ve avukat hakkının engellenmesine dikkat çektiği başvuruda, “Kural olması gereken aile ve avukat görüşmeleri istisna haline getirilirken, istisna olması gereken görüştürmeme uygulaması ise kural haline getirilmiştir” ifadelerine yer verdi. Avukatlar, İmralı’da bulunan diğer müvekkilleri olan Yıldırım, Konar ve Aktaş’ın İmralı’ya götürüldükleri 2015 yılının başından bu yana tek bir avukat görüşü dahi gerçekleştirmediklerini hatırlattı.

YENİ AİLE GÖRÜŞ YASAĞI

Avukatlar, başvurularında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi yanı sıra Bursa İnfaz Hakimliği’ne yaptıkları aile ve avukat görüş başvurularına yanıt verilmediğini ya da reddedildiğini, bu ret kararlarını Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşıdıklarını ancak çoğu zaman gerekçe dahi gösterilmeden reddedildiğinin bilgisine yer verdi. Nisan 2023 boyunca yaptıkları aile görüş başvurularına da herhangi bir yanıt verilmediğini, bunun üzerine 6 Nisan’da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve bu kurum aracılığıyla İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na ayrı ayrı başvuru yapıldığını aktaran avukatlar, bu taleplerinin 12 Nisan’da Bursa 1’inci İnfaz Hâkimliği tarafından reddedildiğini paylaştı. Başvuruda, bu kararın içeriğinde ise daha önce verilen aile görüş yasağı süresi bitmeden 15 Mart’ta yeni bir yasağın getirildiğinin ortaya çıktığı belirtilerek, kararın ise 30 Mart’ta kesinleştiği bilgisine yer verildi. Karara 12 Nisan’da itiraz ettiklerini, hakimliğin 2 gün sonra itirazı reddettiğini ardından ise Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurduklarını paylaşan avukatlar, bu başvurularının da 30 Nisan’da reddedildiğini kaydetti.

HAZIRDA YASAK KARARI

27 Ekim 2022’de kesinleşen 6 aylık avukat görüş yasağı kararının 27 Nisan 2023’te sona erdiğini ve bu nedenle aynı gün Bursa İnfaz Hakimliği’ne görüşme başvurusunda bulunduklarını paylaşan avukatlar, hakimliğin bu başvurularına yanıt vermediğini ve bunun yerine Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2 Mayıs’ta verdiği ret kararının tebliğ edildiğine dikkat çekti. Avukatlar, başvurunun devamında “Bir Anayasal düzlemde yaşanması mümkün olmayan yargı pratikleri ile karşılaşılmaktadır. 27 Ekim 2022 tarihindeki kesinleştirilen 6 aylık avukat yasak kararının bitimine bir gün kala, İnfaz Hakimliğine 27 Nisan 2023 tarihinde yapılan başvurudan bir gün önce 26 Nisan 2023 tarihinde yeni bir 6 aylık avukat yasağı kararı verilmiştir” ifadelerine yer verdi.

AYM BAŞVURULARI

6 Şubat’ta meydana gelen depremler nedeniyle 17 Şubat’a kadar her gün avukat ve aile görüş başvurularında bulunduklarını belirten avukatlar, bu başvurulara tek bir cevap dahi verilmediğini kaydetti. Tüm yasakları Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdıklarını, AYM’nin başvuruları zamana yayarak etkisizleştirdiğini vurgulayan avukatlar, “Incommunicado tutulma halinin kaldırılmasını amaçlayan ziyaret yasakları, aldatıcı ve inandırıcı olmayan disiplin cezaları, yasal ve maddi temeli olmayan avukat ve telefon yasaklamalarına karşı 8 yıla yayılmış şekilde yapılan onlarca başvurumuzun içinde yer aldığı 23 başvurumuz ile ilgili bugüne kadar hiçbir karar verilmemiştir” diye belirtti.

Avukatlar, yapılan bu başvurulara ilişkin Adalet Bakanlığı’nın görüş bildirdiğini ve AYM’nin de bu tüm başvurulara ilişkin topluca yanıt vermek zorunda bırakıldıklarını paylaştı.

AİHM KARARLARI DİKKATE ALINMIYOR

AYM’nin iç hukukun en üst merci olduğunu ve tutumu ile uygulanan tecridi teşvik ettiğine işaret eden avukatlar, CPT’nin 10-17 Mayıs 2019’da İmralı’ya yaptığı ziyaret sonrası açıkladığı raporu hatırlattı ve verilen disiplin cezalarının keyfi olduğuna vurgu yaptı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) PKK Liderine ilişkin aldığı “Öcalan 1” ve “Öcalan 2” kararlarına atıfta bulunan avukatlar, bu kararların ve CPT’nin daha önce aldığı tavsiye kararlarının dikkate alınmadığının altını çizdi. 

‘YARGI İKTİDARIN EMRİNDE’

Tüm bu gelişmeler üzerinden yargının yasal ve anayasal yükümlüklerle değil, iktidarın politikalarını sürdüğüne dikkat çeken avukatlar, başvuruda şu hususlara yer verdi: “Yargının bu hedefiyle kötü niyetli kurgusal ve çelişkili kararlar alması, idare ve yargı mensuplarının hiçbir hukuki sorumluluk ve kaygı gütmeden hareket etmeleri, denetimsiz ve hukuki öngörülebilirlikten uzak yapısal bir infaz rejiminin oluşu, temel hak ve özgürlükleri ihlal eden yasak yöntemlerinin hiçbir asgari iletişime imkan tanımaması, sınırlama ölçülerine aykırı davranılması, doğal afet deprem gibi olağanüstü hallerde bile mutlak iletişimsizliğin sürdürülmesi, vasi görüşmelerinin de açık yasal engele rağmen aynı amaç ve yöntemlerle yasaklanması, dış dünya ile tüm bağlarının kesilmesi ve 25 ayı geçkin bir süredir kendilerinden hiçbir haber alınamaması gibi durumlar işkence yasağının ihlal derinliğini ortaya koymaktadır.” 

Avukatlar, başvurularında CPT’nin bu doğrultuda olan 2013 ve 2019 raporlarını da hatırlattı. 

CPT İLKELERİ UYGULANMIYOR 

CPT ilkelerinin uygulanmadığını, denge ve denetleme mekanizmalarının işlevsizleştirildiğini belirten avukatlar, “Komite’nizin rapor ve tavsiyelerine rağmen mutlak tecrit ve incommunicado hali kaldırılmamakta, koşullar düzeltilmemekte ve CPT ilkeleri uygulanmamaktadır. Bu yüzden Komite’nize hayati derecede sorumluluklar düşmektedir. Mevcut işkence koşullarının son bulması ve sistematik uygulamaların önlenmesi temel hedefi doğrultusunda etkili ve sonuç alıcı bir tutum beklenmektedir. Bu yoğunlukta ve süreklilikte işkence yasağı ihlallerine rağmen hele ki başvuruculardan aile ve avukatlarınca hiçbir sağlıklı bilgi ve haber alınamıyorken, Komitenizin insanlık dışı ve kötü muamele koşulları ile incommunicado halini ortadan kaldıracak zorlayıcı tedbir niteliğindeki Sözleşme 10/2. Maddesinde düzenlenen prosedürleri işletmemesi düşündürücüdür” diye kaydetti. 

TALEPLER 

İmralı’da uygulamaların “benzersiz” olduğunu vurgulayan avukatlar, CPT’den son ziyaretlerine ilişkin raporlarını “acil” bir şekilde açıklamasını talep etti. Avukatlar, başvurunun devamında şu taleplerde bulundu: 

“* Avukat ziyaretlerinin derhal gerçekleştirilmesi ve devamlılığının sağlanması ile hukuka aykırı mahkeme kararları ile engellenmesine son verilmesinin sağlanması,

* Aile ve vasi ziyaretlerinin gerçekleştirilmesi ve devamlılığının sağlanması ile hukuka aykırı disiplin cezaları ile engellenmesine son verilmesinin sağlanması,

* Ziyaret haklarının tesis edilmesine paralel bir şekilde başvurucuların aile ve yakınlarıyla rutin telefon haklarını kullanmalarının sağlanması,

* Dışarıyla ve avukatlarıyla mektup, telgraf ve faks yoluyla iletişiminin önündeki tüm engellere son verilmesinin sağlanması,

* Gazete, dergi ve kitaplar ile ilgili fiili veya hukuka aykırı uygulamaların son bulmasının sağlanması,

* İşkence, insanlık dışı ve kötü muamele koşulları ile incommunicado halini ortadan kaldıracak zorlayıcı tedbirin alınması ve Sözleşme 10/2. Maddesinde düzenlenen prosedürlerin işletilmesi ivedilikle talep olunur.”

Kaynak MA / Mehmet Aslan

Editör: Hamza Özkan