AMED - Rosa Kadın Derneği üyeliğinden gözaltına alınan ve 2011-2020 yılları arasında yürüttüğü tüm çalışmalar gerekçe yapılarak tutuklanan Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen’e mahkemenin ilk duruşmada verdiği hapis cezası bozuldu. Yeniden başlayan yargılama kapsamında ise Suzan beraat etti.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 7 Haziran 2020 tarihinde başlattığı bir soruşturma kapsamında gözaltına alınanlardan Rosa Kadın Derneği üyesi Suzan İşbilen’e Covid-19 salgını ve KOAH hastalığı nedeniyle ev hapsi verilmişti. 5 ay ev hapsinde kalan Suzan hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, “örgüt üyesi” olduğu gerekçesiyle iddianame hazırlandı. İddianame Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek yargılama başladı. İlk duruşmada Suzan’a “örgüt üyeliği” suçlamasıyla verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasının istinafa taşınması sonrası Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9’uncu Ceza Dairesi, kararı usule uymadığı gerekçesiyle bozdu. Geçtiğimiz günlerde yapılan genel kurulda Rosa Kadın Derneği’nin başkanlığına seçilen Suzan, yaşadığı yargı sürecini anlattı.
Yönetici olduğu partiye gitmesi de suç sayıldı
Verilen kararın emsal niteliğinde olduğunu söyleyen Suzan, “Diyarbakır’a 2010 yılının son günlerine doğru taşındım. 2011 yılında BDP il yönetiminde yer aldım. 2011 ile 2020 arasındaki bütün eylem ve etkinlikler gözaltına alındığım dosyaya suçlama konusu olarak konulmuştu. Düşünün parti binasında bulunmam dahi suç sayılmıştı. Ki zaten orada yönetici olduğumdan bulunuyordum. Yine katıldığım cenazeler, tüm basın açıklamaları, yürüyüşler, mitingler vardı. Mesela tertip komitesinde yer aldığım bir mitingde genel başkanımız Pervin Buldan konuşma yapmış, konuşma yaptığı sırada orada bulunmam suçlama konusu yapıldı. Mesela il binasında bulunan Vedat Aydın Konferans Salonu’nda DTK’nin kongresi vardı. Delege olmamama ve oraya katılmamama rağmen ‘İl binasında neden bulundum’ diye bir suçlama önüme getirildi. En önemlisi 8 Mart ve 25 Kasım eylem ve etkinlikleri de suç olarak görüldü” dedi.
İlk duruşmada ceza verildi
Suçlama konularının absürtlüğünün sadece bunlarla sınırlı kalmadığına dikkat çeken Suzan, il yöneticiliği yaptığı dönemde il eşbaşkanının fotoğrafını beğenmesinin dahi suçlama konusu yapıldığını paylaştı. Suç yaratmak için böylesi bir dosya oluşturulduğunu belirten Suzan, “Soruşturma kapsamında gözaltına alındım. Tutuklama kararı çıktı fakat korona salgını olduğundan ve KOAH rahatsızlığımdan 5 ay boyunca ev hapsinde kaldım. 5 ay sonra ev hapsi cezası haftada bir imza tedbirine dönüştürülerek serbest bırakıldım. Sonrasında görülen ilk duruşmamda mahkeme hiçbir delili, durumu araştırmadan direkt 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi” şeklinde konuştu.
Beraat kararı
Avukatının kararı istinafa taşıdığını ifade eden Suzan, iki yıl sonra istinafın kararı usule uymadığı gerekçesiyle bozduğunu kaydetti. Suzan, “Davada parti yöneticiliğimin suç sayılmasına ilişkin istinaf mahkemesi, partinin yasal olduğunu, parti kapsamında yapılan eylem ve etkinliklerin suç sayılamadığını belirtti. Yine gittiğimiz taziyelere dönük de, örgüt üyelerinin dahi taziyesi olsa, toplumda dini vecibeleri yerine getirmek üzere taziyelerin suç kapsamına alınamayacağını ifade etti. Tüm suçlamalar konusunda da beraatım istenmişti. Dava tekrar yerel mahkemeye gönderildi. Geçtiğimiz günlerde görülen ikinci duruşmamda istinaf mahkemesinin verdiği kararlar yerinde görülerek beraatıma karar verdi. Bu karar emsal niteliğinde bir karardır. Yani on binlerce insan sırf HDP’li ya da Kürt olduğu için küçük ve sıradan nedenlerle yargılanıyor, cezalar alıyor. Fakat verilen karara baktığımızda hepsini kapsayacak nitelikte olması gerektiğini düşünüyorum” sözlerine yer verdi.
‘Kadınlar mücadelede öncülük rolünü oynuyor’
Suzan son yıllarda kadınların, verdiği mücadeleden kaynaklı yargı tacizine maruz bırakıldığına değinerek şunları söyledi: “Son dönemde başta Kurdistan olmak üzere tüm haksızlık ve hukuksuzluklara karşı ayakta olan kadınlardır. Kadınlar hayatın her alanında verdiği mücadelede öncülük rolü oynuyor. Bugün iktidar kadını eve koyan, eşe ve aileye hizmet eden bir kadın tipi oluşturmaya çalışıyor. Bunu tek başına yapamadığı için yanına HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’ni çekti. Fakat kadınlar buna göz yummayacak. Onların istediği yaşamı devam ettirmeyecek. Kadın mücadelesinin bu kadar yargıyla karşı karşıya kalmasının temel nedeni budur.”