Bugün 25 Kasım, Mirabel KARDEŞLER Neden ne için gibi sorulara fazla girmenin de bir anlamı yok. Şunu artık açıkça ilan etmek zorundayız: 25 Kasım Kadınların tarihsel olarak kazandıkları bir mevzidir.

Bugün 25 Kasım, Mirabel KARDEŞLER Neden ne için gibi sorulara fazla girmenin de bir anlamı yok. Şunu artık açıkça ilan etmek zorundayız: 25 Kasım Kadınların tarihsel olarak kazandıkları bir mevzidir.

Bu mevziyi Kadınlar, emekçiler, devrimciler tarihsel mücadele sonucunda kan can pahasına kazanmışlardır. Bundan dolayıdır ki bu kazanılmış büyük mevziye mutlaka sahip çıkmamız gerekir.

Koşullar ne olursa olsun bu kazanımlar bütün kadınların, bütün insanlığın ortak kazanımları ve değerleridir. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olan 25 Kasım, Mirabel kardeşlerin katledilmesi ile 25 Kasımı önemli bir gün olarak ilan edilmiştir.

Bu kardeşler sadece tarihsel bir mücadelenin semboldürler. Bu sembolleri uluslararasına yaymak ve kabullendirmek büyük bir kazanılmış mevzidir.

Mirabel kardeşlerle başlayan sembol bir günü anmak önemlidir ancak unutmayalım ki Kadına yönelik Şiddet Mirabel kardeşlerin katledilmesiyle başlamamıştır.

Kadına şiddet tarihsel temeli derindir, sınıfların ortaya çıkışı ile başlar. İnsanoğlu komünal yaşamdan çıktığı ana dayanır, çünkü o vakitler kadın kutsal olmaktan da çıktığı vakitlerdir.

Tanrısal ya da kaba biçimiyle Kutsal demek istemiyoruz; üreten ve eşit biçimde paylaşan kadını işaret ediyoruz. Sınıfların ortaya çıkışıyla şiddet başlar çünkü sınıfların ayrışımın temelinde gerici ERK-Sistemi oluşması var.

Sınıflı toplumda olmanın vermiş olduğu iktidar, iktidar sorunundan kaynaklıda şiddet devreye giriyor. Şiddetin temelinde; yönetmek var. iktidara geldiğinde ise karakteri gereği baskı ve sömürü uygular, ki öylede yapmaktadır.

Sınıf sömürüsünü ele almadan Kadına şiddet başta eş, kardeş, baba, aşiret, aileye bağlamak yeterli bir neden değildir.

Esasında da bunlara bu şiddeti yapmasını sağlamak için yasama, yürütme ve yargıları ile uygulatan, yaptıran SİSTEMDİR.

Eğer suçlu aranacaksa dünyadaki ilk devlet nüvelerinden başlayarak bugüne gelen tüm feodal, burjuva DEVLETLERİ suçludur.

Bu devletlerin uluslararası (BM vs.) kuruluşları keza yine aynı biçimde devletlerin suç ortaklarıdırlar. Cinsel Taciz, Tecavüz, kadınlara fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, ölüm ile tehdit, zoraki evlilik, çocuk yaşta evlilikler, BERDAL evlilikleri, “ya benim ya da toprağın olacaksın” zihniyetin, ev ve işyerlerinde emeğinin sömürülmesini yaptıran başta uluslararası kuruluşlar ve devletlerdir.

Suç da suçluda bu kurum ve kuruluşlardır. Yani Erkek- egemen sistemin temelinde şiddet, baskı ve sömürü vardır.

Ülkemizde orana vurursak onlarca kadın öldürülüyor, binlercesi şiddete maruz kalıyor, tecavüzü ispatlamak olanaksız halde, bu yaşananların tümünü kime nereye bağlayacağız? Sorumlusu kimdir? Elbette devlet-lerdir. Gülmemize karışmaktan tutalım da hamile kalıp kalmayacağımıza, Nasıl giyineceğimize kadar bu Erkek egemen sistem tarafından biz kadınlara yasal ve kültürel, inançsal olarak bir çerçeve bizlere çizilmektedir. Bunun birinci derecede ki uygulayıcısı da Sistemdir.

Bölgemizde devletlerin koruma, kollama, çeteleri tarafından video kameraların aracılığı ile dünyanın gözü önünde orta doğu kadınlarına tecavüz etmekte, taşlayarak öldürülmekteler. Ezidi Kadınlarımız sokak ortasında Pazarlanarak SATILDIKLARI gibi..

Peki bu vahşete seyirci kalan dünya üzerinde kurulu devletlere ne demeli? Büyük devletler gerçekten de bu açıktan yapılan vahşetin önüne geçemiyorlar mı? Yoksa zaten o pazarların oluşmasını o devletlerin senaryolarıyla yapılmaktadır? Son söylediklerimiz daha doğru ve gerçekçidir.

Tüm bunlar ispatlı olmasına rağmen sözde “demokrasi diyen devletlerin yasaları” biz kadınlar tarafından hiçbir hükmü yoktur. Geleceğimizi kendimiz inşa edeceğiz. Tıpkı Rojavada ki Kürt Kadınları gibi…

Baskıyı, sömürüyü, zulmü, cinsel şiddeti ortadan kaldırmak için kahramanlıklar yaratan Kürt Kadınları gibi örgütlenmeliyiz. Başka şansımız da yok. Tek bir şansımız var o da bu sistemlere alternatif olan Sosyalizmimdir.

Sosyalizm kurtuluşumuzun ilk basamağıdır, yakalamamız gereken ilk özgür bir dünyamızdır. Bu güzel dünya yaratmak için daha nice 25 Kasım gibi uluslararasında sembolleşen ve mevzilerin kazanmamız şart. Bu mevziler için bir adım daha ileri atılmamız gerekiyor…

Kadınlarımızın bizlere bıraktığı 25 Kasım gibi önemli mirası sahipleniyor, Mirabel kardeşler şahsında tüm katledilen Kadınları saygıyla anıyorum.

(MARA Yayınlarından 2017 de çıkan Duvar Yazılarım adlı kitabımdan; 25 Kasım ile ilgili yazıdan:)