<p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><b>FUTBOLUN ASİLERİ</b><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref1#_ftnref1" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[*]</span></sup></a></span></p> <p style="text-align:justify"></p> <p align="right" style="text-align:right"><span style="font-size:16px;">TEMEL DEMİRER</span></p> <p style="text-align:justify"></p> <p align="right" style="text-align:right"><span style="font-size:16px;">“Gidenler nerede kaldılar, özledim gülüşlerini.</span></p> <p align="right" style="text-align:right"><span style="font-size:16px;">Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki.”<a name="_ftnref1"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn1#_ftn1" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[1]</span></sup></a></span></p> <p style="text-align:justify"></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Neil Faulkner’ın, “Bütün şeyler kendi içlerinde çelişkilidir ve çelişki, tüm hareketin ve yaşamın kökenidir; bir şey ancak bir çelişki içerdiği sürece hareket eder, itkiye ve etkinliğe sahip olur,” saptaması “Futbol asla futbol değildir,” dite tarif edilen gerçeğin asileri için de geçerlidir…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Jean Paul Sartre’ın, “En önemsiz davranışınızda bile, ‘sınırsız bir kahramanlık var’,”<a name="_ftnref2"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn2#_ftn2" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[2]</span></sup></a> notunu düştüğü insani isyan, sınıflı sömürücü toplumlardaki “kahraman”lığın da zeminini oluşturur.<a name="_ftnref3"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn3#_ftn3" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[3]</span></sup></a></span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Yani “kahramanlık”, özgürleşmenin vazgeçilemez zarurettir. Çünkü hemen her şey “… ‘İnsanları baskı altında tutmak, kalıcı olan tek felsefedir. Korkudan ve kölelik düzenine duyulan saygıdan kaynaklanan o teslimiyet var ya, azizim,” dedi Marki ve tavana bakarak devam etti. “Şu çatı, başımızın üzerinde durarak gökyüzünün içeri girmesini engellemeye devam ettikçe, köpekler de kamçıya itaat etmeyi sürdürecektir,”<a name="_ftnref4"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn4#_ftn4" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[4]</span></sup></a> satırlarındaki üzeredir Charles Dickens’in…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Evet Noam Chomsky’nin, “Hepimiz zengin azınlığın mutluluğu için çalışıyoruz,” diye tarif ettiği hâlde ancak “İnsanın insanı, insan oluyor!”<a name="_ftnref5"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn5#_ftn5" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[5]</span></sup></a></span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Oysa kapitalist “olağan”da “insanın insanı”na “deli” deniyor?</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Yine “Neden” mi? Yanıt “Deli bir insan her şeyden önce toplumun dinlemek istemediği, dayanılmaz doğruları söylemesini engellemek istediği biridir,” diyen Antonin Artaud’da!</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Sadece futbol olmayan futbolun “insanın insanı” asileri de, “deli” diye nitelenenlerdir ki, işte onlardan kimileri (ve arka planı)…</span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Soyadının hakkını vermiş; Çok hızlı yaşamış bir Belfast çocuğu (“the belfast boy”), İrlandalı futbolcuydu. Bizim için Lefter Küçükandonyadis neyse, adalarda da George Best oydu...</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">2004’te “Yaşayan En İyi Futbolcular” listesinde Kuzey İrlanda’nın tek temsilcisiydi.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Futbolun sihirbazlarından birisiydi; 1966’da Manchester United’in Benfica’yı Lizbon’da hezimete uğrattığı maçtan sonra Portekiz gazeteleri George Best’i, “Beatles’ın beşinci üyesi” olarak manşetlere taşımıştı.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Gordon Mcqueen’in, “Futbol oynamıyordu, şiir yazıyordu ve bizlerde dinlerken kendimizden geçiyorduk,” notunu düştüğü, futbol uzmanlarınca “Bir Maradona, bir Pele olamamasının tek sebebi İrlandalı olmasıydı” diye nitelenen O; “Futbolun gelmiş geçmiş en iyileri arasında” gösterilen bir efsaneydi…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Maradona, Best’le ilgili açıklamasında “Benim 1 numaralı favorim” derken, Pele de, “Best, oynarken gördüğüm en iyi futbolcu” diye ekliyordu.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Ona “Futbolun ilk rock’n roll yıldızı, pop starı” denmesi boşuna değildi!</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Hayatı bildiği gibi yaşamak” üzerine kurduğu felsefesiyle rest çekti.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Bir röportajında, o kadar paraya ne oldu sorusuna: “Yüzde 90’i alkol ve kadınlara gitti, gerisini ziyan ettim” diye yanıtlamıştı.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Alkollü araç kullanırken bir polise saldırdığı için 3 ay hapis cezasına çarptırıldı; 1984’ün yılbaşını parmaklıkların arkasında geçirdi.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Çizgi dışı yaşantısı, espri gücüyle “İçkiyi bıraktım... Ama sadece uyurken” sözleriyle gülümseyerek, “Alkol ve sigarayı hayatımda bir kez bıraktım geçirdiğim en sıkıcı onbeş dakikaydı” deyip eklemişti: “Hayatımdaki her şeyi çalımladım, alkol hariç.”</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">2003’in Kasım ayında “Avrupa’da yılın futbolcusu” ödülünü satarken; “endüstriyel futbol” imgesi Pele’ye dahi “Best her zaman en iyisiydi” tanımını yaptırmayı başarmıştı.</span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Sóçrates Brasileiro Şampaio de Souza Vieira de Oliveira ya da daha çok bilinen adıyla Sóçrates oyunu okumadaki yeteneğiyle büyük takdir toplamış ve “Futbolun Filozofu” olarak anılmıştı.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Faculdade de Medicina de Ribeirão Preto mezunu bir tıp doktoruydu. Diplomasını futbol oynadığı dönemde almıştı. Öte yandan entelektüel (felsefe doktorası vardı), sigara tiryakisi ve sıkı bir alkol kullanıcısıydı. Corinthians demokrasisi adlı bir özgürlük hareketine 1980’lerin başında öncülük etmişti...</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Brezilya’da işçi sınıfı tarafından kurulan ilk ve tek kulüp olarak Corinthians zamanında ülke siyasetinde oynadığı rolle milyonlarca insanın kalbini kazanmıştı. Takım 100 bin kişilik stada siyasi mahkûmlara özgürlük talep eden bir pankartla çıkmış ve Brezilya’da cunta rejiminin yıkılmasına katkıda bulunmuştu.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Sócrates’in, hayranı ve dostu, o zamanın sendika lideri, daha sonraki işçi partisi lideri, daha da sonraki Brezilya devlet başkanı Lula’nın yanında reform denince akla gelen birkaç kişiden biri olması, Corinthians’ın da başarılı olsun olmasın milyonların kalbinde değişmeyecek bir yere sahip olması tesadüf değildi.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Düşünen oyuncu koşmaz. Koşan oyuncu düşünmez” diyen Sócrates hippi, doktor, filozof, futbolcu ve asiydi…</span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Pablo Aimar’ın, “Bir süper kahraman olmaktansa onun gibi olmak istedik,”<a name="_ftnref6"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn6#_ftn6" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[6]</span></sup></a> notunu düştüğü Diego Armando Maradona hakkında ekler Murat Tırpan da:</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Ona hayran olmak Hollywood’un ideolojik başarı hikâyelerinden bıkmış bizler için kurgunun el değemediği sert bir gerçekliği temsil eder. Gecekondu mahallelerinden tepeye çıkabilme imkânının temsilidir o. Bu anlamda birçok hayata ilham vermiş, birçok hayat kurtarmıştır.”<a name="_ftnref7"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn7#_ftn7" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[7]</span></sup></a></span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Bilindiği gibi ekonomisi büyük Amerika’nın yoksulu orduya, toprağı büyük Latin Amerika’nın yoksulu futbola yazılır. Maradona için de öyle oldu.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Tanrı’nın Sol Eli” diye anılan Maradona sadece Fidel’in, Chávez’in hayranı değil, onların “yoldaşı”ydı da. “Chávez’e inanıyorum, ben Chávista’yım. Fidel’in yaptığı her şey, Chávez’in yaptığı her şey benim için en iyisidir.” derken inandığı için söyledi bunu. Kollarında hem Fidel’in hem de Che Guevara’nın dövmeleri vardı. En meşhur cümlesi “Ben halkın temsilcisi, sessizlerin sesiyim. Ben El Diego’yum”du.</span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Manchester United’in haşin futbolcusuydu Eric Cantona; “The King” lakabıyla tanındı, yakasını kaldırması da ünlü oldu.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Hakkında “eğer futbol bir din olsaydı Eric Cantona tanrı olurdu,” denirdi.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Ben futbolun Arthur Rimbaud’suyum” derken; felsefe okudu, futbolu bıraktıktan sonra kendini resme ve sinemaya verdi.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Arthur Rimbaud ve Jim Morrison’un yaktığı ateşi taşıdığını iddia eden iyi futbolcu ve entelektüeldi.</span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Livorno’nun Spartacus’ü” diye anılan Cristiano Lucarelli…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Kolay mı? Şehrin isyancı ruhunun bayrağı Livorno takımıysa, takımın bayrağı da Cristiano Lucarelli. Bir liman işçisinin çocuğuydu.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Doğuştan komünistim ben,” demişti. Ümit milli takımda attığı bir golden sonra Che Guevara tişörtünü gösterdiği için uyarı almış ve bir daha takıma çağırılmamıştı.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Che’nin kızıyla görüşüp takımı Livorno’nun Havana’da Küba milli takımıyla maç yapma istediğini dile getirmişti.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Endüstriyel futbola tepkiydi ve “Livorno’yu eşimden daha çok sevdiğimi söylüyorlar. Bu kesinlikle yanlış. Eşimi de en az Livorno kadar seviyorum,” demişti.</span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Ve 10 Haziran 1959’da Fenerbahçe kalesinin ağlarını yırtan golü atan Metin Oktay; nam-ı diğer: “Taçsız Kral”…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Meşhur zenginlerden Fenerbahçeli Müslim Bağcılar’ın “rakamları sen yaz!” diyerek uzattığı transfer sözleşmesini “Bizi sevenlere ihânet etmeyelim baba!” diye reddeden futbolcu...</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">O, tek kırmızı kart gördüğü maçın ardından kendisine küfür eden rakip takım taraftarlarını beline dek eğilerek selamlamış ve futbolu bırakmayı düşünmüştü…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Ayrıca Göztepe’nin Galatasaray’ı yendiği bir maçta 18 yasındaki bir çocuk Kral’ı çok iyi marke eder ve top göstermez. Göztepe o maçı 1-0 kazanır. Maç biter bıyıkları daha yeni terleyen genç defans oyuncusu koşarak Kral’a gider ve “Metin ağabey ben sizin çok büyük bir hayranınızım, lütfen bir resim çektirsek,” der. Genç oyuncuya bakıp, “Sen benimle değil ben seninle resim çektirmek istiyorum, bugün maçın kahramanı sensin,” yanıtını verendi…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Ve en önemlisi de Deniz Gezmiş için imza toplayan futbolcuydu…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Metin Oktay sosyalistti. Oyunu Türkiye İşçi Partisi’ne verdiğini açıklayan ilk futbolcuydu. Bir tren seyahatinde, Çetin Altan’a “Bizi sosyalist yaptın, ama sen aramızdan çektin gittin” diyen de oydu.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Metin Oktay gibi gene Galatasaray’ın unutulmaz futbolcularında Metin Kurt, “Taçsız Kral”ın bilinmeyen bir yönünü şöyle anlatıyor:</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Türk futbol tarihinde, taraflı tarafsız tüm sporseverler için Metin Ağabey efsane bir isimdir… Özel yaşamında tüm insanlara karşı derin bir sevgi beslemiş, her zaman dara düşen sporcuların ve dostlarının Hızır gibi imdadına -maddi veya manevi- yetişmiştir. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın idamına karşı yürütülen imza kampanyasına katılarak onların verdiği mücadeleye karşı ne kadar duyarlı olduğunu göstermişti. Onun bu yanını insanlarımızın çok azı bilir.”<a name="_ftnref8"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn8#_ftn8" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[8]</span></sup></a></span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Sonra bir diğer Galatasaraylı Komünist futbolcu; “Çizgi Metin” lakaplı Metin Kurt…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">30 Mayıs 2003 tarihli bir röportajında “Halka en yakın yer neresi? Çizgi. Ben de çizgide beklerdim. Antrenör ve idarecilerin olduğu tarafta oynamayı sevmiyorum. Kapalının önünde oynamamak için bir devre sağ açık, bir devre de sol açık oynardım,” demişti.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Ayrıca “Bizler futbolu bir oyun olduğu için sever ve oynardık ancak artık futbol, para, son model arabalar ve güzel mankenler için oynanıyor. Futbolu oyun olarak severiz ancak bugün kullanılış şekliyle sevmemiz kendi kalemize gol atmak anlamındadır. Devrimciler hiç bir zaman spora karşı olmadı. Sporun içinde her zaman yer aldılar ama her zaman yanlış tarafta yer aldılar,” diye eklemişti.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Kapitalizmin tekelindeki futbolun, varlığını devam ettirmesinin imkânsızlığını anlatan O, “ “Atılan her gol, emekçi kalesine giriyor arkadaşlar.”</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“İzmir’de Polonya’yla milli maçımız vardı. Bu maç yöneticiler için de halk için de çok önemli bir maçtı. Çünkü o maçta kazanırsak bir moral kaynağı olacaktı halka. Ve o maçı biz 1-0 kazandık. Maçtan sonra halk -biz otobüse bindik- halk neredeyse otobüsü omzuna alacak, öylesine coşkulu. O sırada pencereden dışarıya bakıyorum ben, bir baktım bir çocuk kalabalığın arasından fırlayıp geldi. Zıplaya zıplaya şeye de vuruyor, Metin abi! Metin abi! Diyor bana diyor ayakkabının bağını verir misin? ‘Şimdi ben napayım napayım?’ derken bizim otobüs hareket etti o sırada bir baktım ki çocuğun ayakları çıplak. Ya çıplak bir çocuk bizden ayakkabı bağı istiyor. Ondan sonra düşündüm dedim ki abi biz ne işe yarıyoruz acaba? Biz bu işi yapıyoruz da kimin için yapıyoruz, kimin yararına yapıyoruz?”</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“İspanyol diktatör Franco, Madrid’teki Barnebau stadını yaptırırken, bana 100 bin kişilik bir uyku tulumu yaptırın demiştir. AKP de Arena Stadı’ndan uyku tulumu imal etmeye çalışmıştı”</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">“Mücadele toplumsal, ama fatura bireyseldir,” saptamalarının sahibi sosyalist ve Spor-Sen’in Başkanı ya da Galatasaray’ın “Öteki Metin”iydi…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">İslam Çupi’nin, “Metin Kurt, renk aşkı denen bir sosyal körlüğün, sırt sıvazlama denen afyonun günümüzde insan mutluluğu için yetmeyen dönmüş haklar olduğu şuuruna varmış bir isyanın kişisidir. Metin Kurt, Türkiye’de futbolcu aklı aut çizgisine kadar devam eder şeklinde tarif edilen saha inşasının haklarına birtakım boyutlar kazandırmak istediği için sivri adam olmuştur,” notunu düştüğü “Gladyatör” lakaplı Onun hikâyesi endüstriyel futbola karşı bir başkaldırı destanıydı.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Yani Metin Kurt, kimsenin söylemediklerini söyleme cesaretine sahip coğrafyamızın Paul Breitner’i diyebileceğimiz futbol emekçisiydi. Sosyalist, devrimci, demokrattı. Hayat ve futbol mücadelesinin çizgisi hep halka yakın olmak için durduğu taç çizgisi kadar düz ve doğruydu.</span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">İyi de bu ve benzeri olumlu örneklerden hareketle “Solcu” olduğu “iddia” edilen Fc St Pauli, Osasuna, Celtic, Atalanta, Empoli, Athletic Bilbao, Fiorentina, Paris Red Star, Manchester United, Gençlerbirliği gibi futbol kulüplerini göklere çıkar(t)mak mümkün müdür?</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Tamam Osasuna ve Athletic Bilbao gibi iki Bask kulübü.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Kömür işçilerinin takımı Schalke 04 ve liman işçilerinin takımı Liverpool.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">İtalya’nın Livorno, Kıbrıs’ın Omonia Nicosia takımları veya Arjantin’in Boca Juniors’u.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Sonra Kızılyıldız, Partizan, Dinamo Kiev, Levski Sofya, Dinamo Zagreb, Budapeşte Honved, Sparta Prag, Slavia Prag, Bologna, Hapoel Tel Aviv, Fc Union Berlin vb’leri de dahil bir kulübün taraftarının çoğunun solcu olması ya da etnik bağımsızlık için mücadelesinde kulübü bayrak yapması onu solcu olarak nitelendirmeye yeter mi?</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Kanımca ve kesinlikle “Hayır”!</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Taraftar profilinden yola çıkılarak solcu sanılan AC Milan, Liverpool, Atalanta, AS Roma, FC Barcelona’nın solla molla hiçbir alâkâsı yoktur.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">AS Roma, karşısında faşist SS Lazio var diye, kestirmeden solcu ilan edilse de bu gerçek değildir. Yanılgıdır. En sağlam taraftar grubu Boys ve ASR Ultra sağcılardan, Opposta Fazione neo-faşistlerden oluşur. Kulüp yıllardır İtalyan sanayicilerin kontrolündedir.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">AC Milan, sağcı Inter karşısında solcu bilinir. Bu da yanılgıdır. Kapatılan Fossa Dei Leoni dışında solcu taraftarı yoktur.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Inter’de kaptan Zanetti Zapatistalar’a yardım etti diye Inter solcu ilan edilemez.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Atalanta’da Wild Caos grubu ülkenin en faşist gruplarındandır.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Fc Barcelona’nın da sol ile alâkâsı yoktur. Barselona şehrindeki tüm solcular Camp Nou’da bir kale arkasını dolduramaz. 100 yıldır şehrin zengin tekstilci ve inşaatçı aileleri tarafından yönetilir.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Ve Gençlerbirliği: Tanıl Bora’nın “Light solculuğu” dahi kulübe bulaşmıştır!</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Özetle Liverpool, Celtic, Barcelona, Milan gibi solcu ilan edilen ancak endüstriyelleşmenin kollarındaki kulüplere solcu demek bu ruhu gerçekten yaşatanlara haksızlık olur.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">O hâlde Will Magee’nin, “Futbolun Geleceği”ni<a name="_ftnref9"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn9#_ftn9" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[9]</span></sup></a> tartışmaya açtığı ufukta; “Bildiğimiz futbolun sonu… Kulüpler kapitalizme teslim oluyorlar,”<a name="_ftnref10"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftn10#_ftn10" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[10]</span></sup></a> saptamasını bir kez daha anımsa(t)makta yarar var.</span></p> <p align="center" style="text-align:center"><span style="font-size:16px;">* * * * *</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">Elbette Cristiano Lucarelli, Paul Breitner ve Deniz Naki; Marksist İvan Ergiç; sosyalist Diego Armando Maradona, Jorge Valdano, Fernando Redondo; solcu Ivan Zamorano; Zapatista sempatizanı Javier Zanetti; Che Guevara hayranı Gennaro Gattuso, Thierry Henry vd’leri çok önemlidir.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><i>Ancak sadece futbolcu oldukları için değil; futbolun “insanın insanı” asileri oldukları için!</i></span></p> <p style="text-align:justify"></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;">19 Temmuz 2021 09:12:54, Çeşme Köyü.</span></p> <p style="text-align:justify"></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><b><i>N O T L A R</i></b></span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn1"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref1#_ftnref1" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[*]</span></sup></a> Kaldıraç, No: 241, Ağustos 2021…</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref1#_ftnref1" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[1]</span></sup></a> Ahmet Telli.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn2"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref2#_ftnref2" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[2]</span></sup></a> Jean Paul Sartre, Bulantı, çev: Selahattin Hilav, Can Yay., 2011, s.181. Jean Paul Sartre, Bulantı, çev: Selahattin Hilav, Can Yay., 2011, s.181.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn3"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref3#_ftnref3" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[3]</span></sup></a> Kuşkusuzdur ki, “İhtiyacımız olan şey kahramanlar değil, kahramanlara ihtiyaç duymayan bir toplum olmalı.” (Bertolt Brecht.)</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn4"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref4#_ftnref4" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[4]</span></sup></a> Charles Dickens, İki Şehrin Hikâyesi, çev: Meram Arvas, Can Yay., 2018.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn5"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref5#_ftnref5" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[5]</span></sup></a> Orhan Kemal, Grev, Everest Yay., 2007.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn6"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref6#_ftnref6" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[6]</span></sup></a> “Süper Kahraman Değil, Onun Gibi Olmak İstedik”, Birgün, 27 Kasım 2020, s.15.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn7"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref7#_ftnref7" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[7]</span></sup></a> Murat Tırpan, “Hayat Bir Tombala”, Birgün, 27 Kasım 2020, s.14.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn8"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref8#_ftnref8" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[8]</span></sup></a> Vecdi Çıracıoğlu, Gladyatör, Everest Yay., 2009.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn9"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref9#_ftnref9" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[9]</span></sup></a> Will Magee, “50+1 Kuralı: Futbolun Geleceği”, Birgün Pazar, Yıl:18, No:740, 15 Mayıs 2021, s.12.</span></p> <p style="text-align:justify"><span style="font-size:16px;"><a name="_ftn10"></a><a href="file:///C:/Users/PC/Downloads/0FUTASE.doc#_ftnref10#_ftnref10" title=""><sup><span style="text-decoration:none">[10]</span></sup></a> Anıl Aba, “Bildiğimiz Futbolun Sonu…”, Birgün Pazar, Yıl:18, No:737, 25 Nisan 2021, s.12.</span></p> <p style="text-align:justify"></p>