Modern Edebiyat: Toplum ve Kopuş Bir toplumun bütün öğelerinin her halini görebileceğimiz en yalın hallerinden biri mutlaka “edebiyatıdır”. Edebiyat kendisini oluşturan öğeleri çok sarmal bir biçimde farklı zaman ve mekânı birleştirerek her zaman başka bağlamlarla karşımıza çıkar.

Modern Edebiyat: Toplum ve Kopuş

Bir toplumun bütün öğelerinin her halini görebileceğimiz en yalın hallerinden biri mutlaka “edebiyatıdır”. Edebiyat kendisini oluşturan öğeleri çok sarmal bir biçimde farklı zaman ve mekânı birleştirerek her zaman başka bağlamlarla karşımıza çıkar. Elbette kendi içinde toplumun dilini, tarihini, kültürünü, gelenek ve göreneklerini farklı uzamlarda sunar. Bazen bir dörtlük halinde, bazen bir makale, bazen de yarım kalmış bir öykü de. Ve insanın kendisiyle mücadelesi, kendi bilinçaltına yaptığı yolculukları, yarım kalışları ve kendisine dair her duygu durumu; farklı edebi türlerde yazardan asice parçalar kopararak yeni eserler ortaya koymasını sağlar. Bu ortaya koyuş bazen psikolojik veya mitolojik dünyalarla, bazen de bir bölgenin kahramanı olarak karşımıza çıkarak, bizde acaba bu kişi  “Azizler ve Âlimlerden” kopan bir edebiyata giriş mi diye düşünedururuz.

Aslında burada ilk soru “toplum nedir”dir. Ve toplumun edebiyatla ilişkisi kendisini göstermeye başlar. Edebiyat, toplum nezdinde bir kabullenme mi yoksa bir reddediş midir? Klasik, halk ya da modern fark etmez her edebiyat türünde toplum, toplumun içinde ise edebiyat yok mudur? Özellikle modern edebiyat insanın kendi reddiyesini en çok sunduğu alanı değil midir? Pek çok modern romancıdan modern şiire hep “ütopya” ilişkisi direk veya indirerek karşımıza çıkmaz mı? Sanki evetler hayırları aşıyor.

Her toplumda her zaman edebiyat türleri arasında ilişki vardır. Popüler kültürün vazgeçilmez ürünü ve eğitim aygıtı olan modern teknoloji yaşamı değiştirdiği gibi eskiyi de unutturma eğilimi görünmektedir. Bu durumu Kürt edebi eserlerinde de görmekteyiz. Klasik edebiyat ve halk edebiyatı kan kaybetmektedir. Modern edebiyat ise popüler kültüre inat popülerleşmektedir. Ve Kürtçe modern edebiyatın en modern ürünleri olan dergiler, kitaplar, eğitim materyalleri yaşamımızda aktif bir şekilde yerini almaktadır. Fakat her üç edebiyat türü arasındaki dil kopukluğu veya modern edebiyatın dil kopuşu… Elbette dünya dil bağlamında kendini yenilemek ve gerçekleştirmek zorundadır.  Ama bir sürü “ama”larla birlikte.

Bu değişim bağlamında modern edebiyat çalışan pek çok insan doğal olarak yeni kelime, kavram ve ana terminolojiye ihtiyaç duymaktadır. Ve doğal olarak insanlar kendilerine göre yol, yöntem ve çözüm geliştirmek zorunda kalmışlardır ve kalıyorlardır. İlk yapılması gereken halkın kullandığı günlük kelime hazinesi taranmalı ve elbette gerekirse yakın ve uzak geçmişteki klasik edebiyattan folklora kadar çok kapsamlı ve geniş çaplı incelemeler yapılmalıdır. Bunlar dışında dilin özelliklerine göre kelime oluşturma süreci itinayla ele alınmalı. Daha hızlı bir sonuca varmak için insanların geliştirdiği çözüm yöntemi olarak benim en çok dikkatimi çeken iki çözüm yolu “Soranîce terminolojiden faydalanma” ve “kaynak dile göre çeviriler” yapmaktır. Soranice’den Kurmancî ve Zazaki’ye geçen pek çok kelime mevcuttur ve bu geçiş devam edecektir. Pek çok Kurmancî modern edebiyat metin ve çalışmaları, bize şu kelimeleri yaygın bir şekilde sunar:

wêrar, rabêj, bêjar, ruwange, nerît, pûte, kişwer, tuwanc kirin, dabîn kirin, amaje kirin…”

Soranice kelime kullanan edebiyatçıların kullanma gerekçeleri olarak akla “Soranîce’yi Kurmancî’ye göre oradaki daha uzun sürede var olan eğitimden dolayı daha güçlü ggörmeleri” veya “Güney’deki politik hareketlere yakın olma durumundan ötürü böyle bir eğilimlerinin olması” gibi olasılıkları getiriyor.

İkinci eğilim ise; yazılan eserin orijinal/kaynak dille yazılmış haline göre çeviriler, doğal olarak orijinal/kaynak dile yakınlık oranının artması ve kişilerin daha kolay bir şeklinde kendisini göstermektedir. Bunu pek çok toplumda da görmek mümkündür. Çünkü ortak akıl ortak bir noktada buluşmayı kolaylaştırmak ister. Ve insanlar bunları ilk duyduğunda hafif bir gülümsemeyle karşılayıp sonra farkında olmadan “nasılsa kullanılıyor” düşüncesini benimsedikten sonra kullanmaya başlarlar. Bunlara bir kaç örnekle bakalım.

Kırsal anlamında çolwerî, önkoşul anlamında pêşşertek, tamamlayıcı anlamında temamker, engelli anlamında berasteng, astengdar, biasteng, bir şey olarak saymak anlamında jimartin, geçerli anlamında derbasbar…vb gibi pek çok kelime mevcuttur. Çevirinin diğer dildeki yansıması…

Mürekkep yalamış ve düzenli Kürtçe okumalar yapan insanlar bu kelimeleri tanıyıp kullanır ve bu da belli bir oranda olması gereken dilin var olan canlı hayatı ifade etmesi ve diğer dillerde var olan kavramları aktarabilmesi bakımından önemlidir. Ama bu metinleri okuyan ve anlayan oran yüzdelik olarak ne kadardır? Maalesef çok az bir yer kaplar ama uzun vadede eğitim, medya, teknoloji, ihtiyaçlar, kurs v.b. araçlarla var olan dile müdahale eder. Bu durum zamanla modern edebiyatta kullanılan dilin halkın anlamayacağı elitist bir dil olma şekline dönüşmesini kaçınılmaz kılar. Yeni kavramlar, kelimeler eklemekten kaçınmamak gerektiği gibi bu dengeyi kaçırmamak da lazım. Latin Amerika’da yaşanan çok çarpıcı bir örnek; iktidara geçen bir partinin medya ve yazışmalarda standartlaşma sürecinde tamamen halktan kopuk bir dil kullanması halkın nefretini kazanmalarına ve iktidarı kaybetmelerine neden olmuştu. Aynı şekilde 95 yılından itibaren uydu yayını yapan birkaç Kürtçe kanalın yeni bir dil oluşturma sürecinde kullandığı kelime seçimlerinden, yaygın olarak bilinen kelimeler varken çok bölgesel kelimeler seçmeleri halk arasında yakınma ve şikâyet arası ifadelerle karşılığını bulmuştu.

Bu süreçlerden sonra edebiyatın bilhassa modern edebiyatın uluslararasılaşma hedefi olmalıdır diye düşünüyorum. Peki, bu hedef nasıl olacak? Roman, öykü, şiir, eleştiri, tiyatro oyunu vb ürünlerimiz nasıl uluslararası edebiyat alanına taşınacaktır. Elbette çeviriyle. Bu çeviriler hem yüzyılı kapsayacak kadar geniş hem de çok fazla dilde yapılmalıdır. Sadece Avrupa dilleri hedef alınmamalı doğu dilleri de dâhil edilmeli, en başta komşularımızın edebiyatı. Başlangıç olarak her bölgeden bir roman, bir şiir, bir öykü bile heyecan duymaya yetiyor. Ulusları aşan uluslararasılaşan bir edebiyat.

Elbette bu süreçlerde bir takım sancılar olacaktır ama önemli olan bu süreçte dile karşı yaklaşırken hassas bir şekilde ilgiyle yaklaşıp dile müdahalelerimizin doğru olmasıdır. Her terminoloji elbette pek çok yeni kelime ekleyecektir. Ve halka ulaştığı vakit halk doğal bir şekilde toplumsal belleğin aklıyla, dil, kültür ve tarih bağlamıyla ve var olan dil mantığına göre ölçüp biçip kullanacaktır. Modern edebiyatta kullanılan dil Klasik Edebiyat ve Folklor de kullanılan dile göre arayı açıyor ama bu ara limiti aşarsa derin sulara doğru bir yolculuk dilsel olarak belirir ve kaybolma hali düşünceye de yansır.  Bu mesafeyi unutmadan ve dile doğal müdahaleleri unutmadan bilindiği gibi dil süreçleri sabır ve itina isteyen süreçlerdir çünkü dil ömürlük bir ifadeyi ister. Ömürlük yürüyüşler ise zordur.