Dünya bizi izlerken adeta ürküyor. Adalet ve hukuk kavramlarının keyfiyete uyarladığı bir yerin dünyayı kaygılandırması doğaldır!

Doğanın bütün yasaları değişim üzerinedir. Dört mevsim değişimdir. Aylar, yıllar, günler değişimdir! Her gün tekrarına düştüğümüz gece, gündüz değişimdir ve görevi değiştirmektir!


Bu sağlıklı siyasette de böyledir. Değişimi olmayan bir siyasetin sesi cılız ve zamanla ürkütücü olur ki, buna en iyi örnek Türkiye siyasetidir!
Siyaseti klişe laflar üzerinden doğru mecraya taşımadığınız sürece, o siyaset içinde çürür ve zamanla çok berbat kokar!
Siyaset, aynı zamanda sorunları okuma sanatıdır. Çünkü siyaset, bir nevi sorun giderme ve çözme adresidir. Eğer bunlara gözünü kapatıp, kulaklarını tıkıyorsa bilin ki orada yapılan siyaset değildir, başka bir şeydir!
Çözüm üretemeyen siyasette çete anlayışı çıkar. Çete anlayışının olduğu yer, kirli siyaset arenasıdır. Orada doğru bir akla, izana rastlamanız olası değildir!
Çete siyasetinde kirlilik ne kadar fazlaysa, o kadar yaşam alanı bulmak demektir!
Bütün varlığını çözümsüzlüğe dayayan Türkiye siyaseti, kendini bir türlü yenileyemiyor ve bu ülkeye çok yüksek maliyetli bir fatura getiriyor!
Bu faturanın iki yüzü var. Biri bu kirlilikten nemalanan küçük bir azınlık, diğeri ekonomik çöküntüyle yüz yüze kalan büyük bir çoğunluk!
Bu sadece işin iç boyutu değildir. Artık yaşadığımız dünya bir telefon tuşu kadar kulağımıza yakın ve her şey anı birlik gözler önünde cereyan ediyor!
Bu durum, dünyada nasıl göründüğümüzü  de beraberinde getiriyor!
Dünya bizi izlerken adeta ürküyor. Adalet ve hukuk kavramlarının keyfiyete uyarladığı bir yerin dünyayı kaygılandırması doğaldır!
Bunların toplamı sorunlarını çözümsüzlükten 
bir türlü sıyırıp alamamaktır ve bu sorunlar siyasete korku iklimi giydirirken, büyük yığınlarda psikolojik travmalar yaratmaktadır!
Çünkü sorunun adı ne olursa olsun bedelini canı ile, malı ile ödeyen o halk yığınlarıdır..!
Korku!
Endişe!
Belirsizlik ve sorunlardan kaçmak!
İşte size bir değişmeyen, değişim masalı..!