Ön seçim hikayesi bizim vatandaş ve parti teşkilatlarımızın bünyesine uygun değildir ve bu bütün partiler için geçerlidir!

İÇİNDEN ÇIKMAK GERÇEKTEN ZOR
Yerel seçimler yaklaştıkça kim nasıl ve hangi adaylarla seçime girecek diye ortalıkta dolaşan farklı fikir ve düşünceler olsa da aday seçiminde bir önceki seçimlerde izlenen yoldan farklı bir yol izleneceğini sanmıyorum!
Ön seçim hikayesi bizim vatandaş ve parti teşkilatlarımızın bünyesine uygun değildir ve bu bütün partiler için geçerlidir!
Demokrasi ve vatandaşlık bilincinin olmadığı yerde sağlıklı bir ön seçim asla olmaz. Kafakol ilişkileri, feodal ve dinsel yapının hala orta çağ mantığıyla içimize oturduğu yerde ön seçimlerde kimlerin, neyin seçileceğini bize gün gibi gösteriyor!
Geçmişte Meclis’e okuma, yazması olmayan feodal aşiret ağalarının, ya da mensuplarının nasıl girdiğini iyi biliriz. 
Bu durum hala devam etmekte, okuma, yazması olsa da nitelik ve liyakatı sıfır olanlardan onlarca örnek gözümüzün önünde duruyor!
Ön seçim sıkıntılı da, diğer seçenekler çok mu yerinde?
Hayır!
Kusura bakmayın, bütün partilerde oligarşik bir yapı var ve en son söz orada biter. Orada da türlü oyunlar döner, bir de bakmışsınız ki çok iyi tanıdığınız ve kendini pazarlamada usta olan biri bir yerlere seçilmiş!
İzahı mümkündür ama seçilmiştir!
Hangi ilişkiler, hangi devreye girmeler, hangi çirkinlikler böyle bir sonucu ortaya çıkardı, çokta önemli değil, önemli olan muktedirin makam ve mevkiyi elde etmesidir!
Peki, bunları en asgari hataya indirmek için ne yapmalı?
Daha önce de yazmıştım “ kişide liyakat ve talip olduğu yerle ilgili bir proğramı” olmalı!
Yani dolu, birikimli ve gerçekten fikir üretecek düzeyi yakalamış olmalı. Sonra yapmak istedikleri ile ilgili içi dolu ve gerçekçi bir proğramı sunmalı!
Bunların olmadığı yerde diğerleri olur ve onlar uzun yıllardır bize her zaman hikayenin tekrarını okur, biz de yeni bir şeymiş gibi alkışlar dururuz!
Bu topluma, bizlere, ülkeye, yeni ve siyasetin o geleneksel açmazlarını ters, düz edecek bir dil lazım!
Tekrara düşen lak, laklardan o kadar bıktık ki?
Hasan ŞAHİN