Sırt, boyun ve bel bölgesinde disk hernisi(fıtık) olan bir hasta düşünün. Disklerde oluşan şişmeler omurlara bağlanan sinirlere yaptığı  baskı, boyun,omuz, kollar ve bacaklarda ağrı ve hareket kısıtlılığına neden olur. Gündelik hayat ve rutin hareketlerde ki kısıtlılık yüzünden engelli birey sınıfına da giriyorsunuz. Çünkü akut dönemlerinde şiddetli ağrılar yüzden bir hafta on gün kadar tamamen yatağa bağımlı hale bile gelebiliyorsunuz. Modern tıpta hernisin çaresi güçlü ağrı kesiciler, fizik tedavi ve cerrahi operasyonlardır genelde. O cerrahi operasyonlarla da omurgadaki problemler ve çektiğiniz acılar genelde tek seferde bitirmiyor. İkinci yada üçüncü operasyonlarda platin atma uygulaması yapılır. Platin operasyonlarında omurganın bir bölümü sabitleştirilir. Bu operasyonlarda seviyeye bağlı olarak %5 gibi bir oranda hareket kısıtlanması yaşanıyor. Yani engellisiniz...Oysa bu  problemi ilaçsız, ameliyatsız herhangi bir materyal kullanmadan kadim ilim refleksoloji ile tedavi etme alternatifi varken. Organlarımızın omurilikten geçip ayak ve ellerde sonlanan sinir uçlarına baskı tekniğiyle verilen iletilerle,  bu rahatsızlığı üç beş seanla bitirmek gayet mümkün.(Dünya Sağlık Örgütü(WHO), refleksolojiyi destek ve tamamlayıcı tıp olarak tanımlar) Üstelik her seansta on beş yirmi dakikalık masajlar yaparak sağlığınıza kavuşmanız mümkün. Bunu rehabilitasyon ve deneyimleri hayli fazla olan  refleksoloji uzmanlığıma dayanarak söylüyorum. Ve memleketim, canım memleketim, tarihsel ve sosyolojik ağır yükler taşımaktan sırt, boyun ve bel bölgesinde oluşan hernisler, omur kemiklerindeki dejenerasyon ve  kaymalar yüzünden acı çekiyor. Hastayı iyileştirmenin zahmetsiz ve risksiz yöntemi varken,  sistem yine onun ameliyatına karar vermiş.  Halbuki sevgi, barış, özgürlüklerin ve  adaletin baz alındığı bir rehabilitasyon programı uygulanarak da iyileştirilebilir. Lakin karar verilmiş artık...Ameliyata hazırlık aşamasında  psikolojik terapi de sevgi dili kullanılırken, operasyon için belirlenen anestezi uzmanları Sinan Oğan ve Ümit Özdağ olarak belirlendi. Milliyetçi, ırkçı, nefret ve çatışmacı söylemlerle dolu gazı verecekler hastaya. Neşteri Kılıçdaroğlu alacak eline. Operasyon ekibi olarak altılı masa isimleri olacak ameliyathanede.  Haydin buyrun,  ameliyat sırasında gelişecek komplikasyonlara şiddet, çatışmasızlık, adalet, barış ve birliktelik söylemlerinden uzak  bu ekiple  hasta, palyatif bakıma muhtaç biri olarak masadan kalkma ihtimali kuvvetle mümkün. Palyatif bakıma muhtaç ettiğiniz bu engelli hastaya ilaç olarak artık hangi dili kullanırsanız kullanın fayda etmeyecektir. O hastanın acıdan inleyişleri ve bağırtıları karşısında klasik yöntemlerin kâr etmediğini görüp yine döne-dolaşa alternatif yöntemler arayacaksınız. Acı çeken bir topluma daha fazla nefret, öfke, kin ve ayrıştırıcı bir dil kullanmanın sonuçları ortayken, refleksoloji gibi dokunarak, hissederek ve hissettirerek yapılan bir terapinin değerini elbet bir gün anlayacaksınız.  Oysa Kılıçdaroğlu'nun etnik kimliği Aleviliğinden gelen yaşam felsefesinde; yetmiş iki millete aynı nazardan bakan, Dört Kapı Kırk Makam'dan geçip insan-ı kâmile ermenin gayesinde bu zehirli dil yoktur. İlk tur seçimlere kadar kullandığı söylem ve argümanları  genel olarak mutedil ve umut vericiyken ikinci tur için belirlenen ayrıştırıcı, ötekileştirici ve kirli pazarlık siyaset dili, hastayı ameliyat masasında kaybetme ihtimalini yükseltir.