Yerel seçimlere az bir zaman kalmışken siyasi ortamın kızgınlaşıp kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarınıza asbestli çimento tozu girmiyor sanırım.

Depremin üzerinden sekiz ay geçti. Depremin etkileri ise hâlâ çiğneye çiğneye üzerimizden geçiyor. Artçı sarsıntılara neredeyse alıştık. Ama şu enkazların yarattığı asbestli çimento tozuna da boğazınızda sürekli bir yanma ve balgamla güne uyanmak kolay alışılacak şey değil. Bugün evimden 2,7 km’lik uzaklıkta bir yere mecburen gitmem gerekti. Araçla dokuz-on dakikalık bir yol. Yürüyerek gitsem yarım saatlik bir mesafede. Ama gelin görün ki ben oraya arabayla varabilmek için fazladan tam altı kilometre yol dolaştım.

   Malatya’da ağır hasarlı yıkılacak bina sayısı en son resmi açıklamalarda 39,000 olarak verildi. Hal böyle olunca belediye bu yükün altından kalkamadığından onlarca taşeron firmaya ihale usulü yıkımlar yaptırılıyor. Sistemin bu şekilde işliyor olması da normal. O binaların bir an önce kaldırılması gerekiyor çünkü hepsi tehlike saçıyor. Yalnız ortadaki koordinasyonsuzluk bizi canımızdan bezdirmiş durumda. A şirketi mahallenin bir tarafını B şirketi bir tarafını yıkıyor. Sokağın başındaki yarı yıkık bina dururken elli metre ötedeki binanın yıkım çalışmasına rastlıyorsunuz.Sulama yapılarak yıkılana da rastlamadım.Yarı yıkılmış öylece enkazıyla birlikte bırakılmış yüzlerce bina var. O da yetmezmiş gibi özellikle dört yol ağızlarında olup ana caddelere geçiş bölgelerinde olanlar peyder pey yıkılıyor. Haftanın birkaç günü o yollar kapalı. En yakın sokağa sapıyorsunuz bir bakıyorsunuz orda da yıkımlar var. E dört yol ağzını  kapatmışsın bari ana caddelere varacak sokakların arasındaki yıkımları  bir sıraya koyun. Bu yıkımlar valiliğin Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından yayımlanan teknik şartnamelere uyup uymadıkları denetlenmiyor. Trafik ışıkları çoğu yerde çalışmıyor. Görevli trafik ekiplerini ya da bir trafik polisini göremiyorsunuz. Akşam evime dönebilmek için şimdiye kadar bu şehrin insan olarak görmediğim girmediğim sokaklarına girip çıkmaktan bir artık başım döndü. Kanal üzerindeki köprünün yıkılmış olduğunu dibine kadar gidene kadar anlamıyorsunuz. Mahalleli köprü başına kasa ve pet şişeler koyarak işaretlemiş. Kaç tane çıkmaz sokağa girip çıktım hatırlamıyorum. Ve tüm bu yolculukları toz duman altında yapıyorsunuz. Maskenin altında boğulacak gibi hissediyorsunuz kendinizi.

     Yerel seçimlere az bir zaman kalmışken siyasi ortamın kızgınlaşıp kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarınıza asbestli çimento tozu girmiyor sanırım. Mevcut belediye başkanımız, ” Kolay bir hadise değil, nefsi bir hadise değil. Şehri bu halde bırakıp gitmek doğru değil. Bu şehre hizmet etmek vebali bir sorumluluktur…” diyerek yeniden aday olduğunu açıkladı. Vebal demişken sayın Gürkan, temsil ettiğiniz partinin iktidar döneminde sekiz defa imar affı çıktı, o tarım arazilerine on iki -on beş kat binalara imar izni çıktı, çoğunda sizin de imzanız var. Binlerce ölü, yaralı, mal kaybı, darmadağın olan aile ve hayatlarda sorumluluğu bulunan yetkililerden kaç tanesi hakkında soruşturma açıldı, kaç tanesi cezalandırıldı? Hem anlamadığım insanlar azdığı için Cenab-ı Allah’ın takdiri olan deprem felaketi geldiyse, bu azmışlara vebal duymak ve hizmete devam etmek caiz midir?   

   Sayın başkanım “…Ayeti Kerime’de var, ‘Bir Milet kendini düzeltmedikçe Allah o milletin durumunu düzeltmez.’…”diye bir hatırlatmada da bulunmuştunuz ya, fark ettiniz mi bilmiyorum ama bu millet 7.9’luk depremden sonra daha çok azdı. İki günde bir fiyatları değiştiği halde doymayan market-mağaza sahipleri, yüzde üç-dört yüz zam yaptıkları halde kiracısının ümüğüne çökmüş ev sahipleri, neredeyse haftalık rutine bağlanmış şekilde zamlanan benzin fiyatları, depremin ilk gününden beri hız kesmeyen, gündüz gözüyle yapılan hırsızlıklar, aylarca kullanamadığımız evlerimize kilitlenen faturalar…hangi birini anlatayım bilemiyorum. Sayın başkanım, bence bu azgınlaşmış insanlar için daha fazla vebal almaya gerek yok, bırakın Cenab-ı Allah yine bildiği gibi yapsın. Siz üzerinize düşeni yaptınız, depremde ölenleri İslami usüllere uygun şekilde cenazelerini kaldırdınız.