14 Mayıs seçimlerine bir aydan az bir zaman kaldı.

İşçi ve emekçiler, Kürtler, ezilen halklar bu iktidardan kurtulmak için çalışıyor. Halk, sömürü, baskı, hukuksuzluk ve şiddetten başka bir şey görmedikleri bu iktidarı sandığa gömmek için gün sayarken, Erdoğan iktidarı ise ömrünü uzatmanın yollarını arıyor. Muhalefete saldırıyor. Bir kez daha devletin tüm olanaklarını partisi için seferber ediyor.

Hukuksuzluğu derinleştiriyorlar. HDP’yi kapatma çabaları sürerken, yeni oyunlar peşinde koşuyorlar. HÜDA PAR üzerinden Barzani devreye sokuluyor. Dindar Kürtlerin oylarını, Hizbul-kontranın savunucularına devşirme çabası içindeler. Ancak Kürt halkı ne AKP’nin şiddet yüklü uygulamalarını ne de Hizbul-kontranın cinayetlerini unutur. Hapishaneler Kütlerle dolup taşıyor. Dahası var, yerle bir edilmiş şehir görüntülerini hiçbir şey unutturamaz. Taybet analar, cesedi dondurucuda bekletilen yavruların anıları var.

Sınır ötesinde süren operasyonlardan medet ummaya devam ediyorlar. Birçok soru işareti var. Kürtler için sembol isimlere yönelik suikast hesapları mı var? Süleymaniye Havaalanı'ndaki SİHA saldırısı bunun için mi tertiplendi? SDG Komutanı Mazlum Abdi ve DSM Başkanı İlham Ahmed’in içinde yer aldığı konvoyun hedef alınmasından beklenen bu muydu?

Tükenmişliklerini hedefe konulan Kürtler üzerinden yenileme çabası içindeler. Ancak boşuna! Ne yaparlarsa yapsınlar, yerel seçimlerde olduğu gibi bu defa da Kürtlerin, Türkiye halklarının, Emek ve Özgürlük İttifakının oyları iktidarın sonunu getirecek.

AKP iktidarı kaybettiğini görüyor. Önceki gün Malatya’daki gerçekleşen mitingde bunu gösteriyor. Artık Erdoğan’ı dinleyen binler on binler yok. Ne kalabalıklar ne eski coşku var. Erdoğan, kaybetme duygusunun çökmüş olduğu atmosferin ağırlığı altında eziliyor. Başını nereye çevirse umutsuzluk görüyor. Halkta ne coşku ne alkış ne de beklenti kalmış. Nereye dönse kaybettiğini görüyor. Halk da biliyor Erdoğan da görüyor gelmekte olanı.

Yeni sözler edemiyor. Eskisi gibi promptera gülerek bakamıyor. Cümleler ağırlaşıyor, akmıyor, akmıyor…

Devletin tüm olanaklarını, valileri, kaymakamları, belediyeleri, kurumların başındakileri seçim çalışmaları için seferber etse de geleceğe dair umut yaratamıyor. Mitinge getirilen depremzedeler, Erdoğan’a depremin ilk üç günü enkaz altından gelen seslerin ağırlığı altında bakıyor. Oğul sesi, kız sesi, anne sesi, baba sesi, kardeş sesi, sevgili sesi, komşu sesi, dost sesi… Enkazın başında günlerce “Kimse yok mu” diye bağıran sesleri duymuş olanlar nasıl alkış çalsın! Halk nasıl hiçbir şey olmamış gibi davransın!

İçini korku kaplamış olan Erdoğan, işsizlikten, yoksulluktan, enflasyondan, Malatyalı üreticinin sorunlarından söz etmiyor. Çadırlardaki sefaleti görmüyor. Konteyner bile verilemediğinden bahsetmiyor. Depremzedelerin çağırışlarını yok sayıyor. Geçmişi unutturmak istiyor. Halkı aldatmanın olası olduğunu düşünüyor. Ama olmuyor.

Şehir evleri geliyor dev ekrana, köy evleri gösteriliyor, atılmış temelleri sokuyor evleri başına yıkılanların gözüne. Seçim propagandası yapıyor. Olmuyor. Umut yaratacak vaatler sergileyemiyor, inandırıcı olamıyor.

Yeniden iktidar yok artık. Çırpındıkça batıyor. Defalarca çıkardığı imar afları ortada. Halka mezar ettiği yıkılmış evlerin enkazından hâlâ cesetler çıkıyor. “İmar affı çıkarmayacağız” diyor. Peki ya o reklamlar, Hasan Kaçan şaklabanlıkları… Bir iktidar yurttaşına mezar hazırlar mı? Yaptılar. Üstelik para alarak yaptılar! TMMOB’nin, bilim insanlarının uyarılarını yok sayan, bugün hâlâ bilim insanlarına verip veriştiren, hakaret eden bu iktidardır.  

Bundandır ki kürsüdeki Erdoğan, karşısındaki cansız, donuk gözlerle izleyenlere nutku tutulmuş gibi bakıyor. Alkış bekliyor, tezahürat dinlemek istiyor. Ama olmuyor.

Mülakatı kaldırmak seçim vaadi sayılıyor. Onca gencin canına okuyanların kim olduğunu gençler iyi biliyor. Mülakatların yandaş toplama kurullarına dönüştüğü sır değil. Yargıdan idareye, eğitimden sağlığa tüm kamu kurumları yandaşlarla dolduruldu. Hiçbir şey bu iktidarın haksız, hukuksuz uygulamalarını unutamaz. Soygun ve talanın iktidarıdır bu yönetim. Bilgi, birikim, başarı yok sayıldı, işe alımlarda, demokrat, ilerici, muhalif olmak elenme nedeni oldu. AKP ilçe ve il örgütlerinden referanslı bilgisiz birikimsiz yandaş olanlar seçildi. Şimdi mülakatı kaldıracağını müjdeliyor!

Her vaadi sırlanmış suç listesi oluyor.

Ve seçime bir aydan az bir zaman kalmışken Erdoğan’a bakınca tükenişi görüyoruz. İktidarın sonu geliyor. Adalet Bakanı Urfa’da boş salona konuştu. Onlar için ışık yok, umut yok. Bitmiş tükenmiş iktidarın dağılmakta olan görüntüsü var. Ve hiçbir oyun, yalan üzerine kurulu tabloyu değiştirmeye yetmeyecek. Erdoğan sandığa gömülecek ve AKP tarihin çöplüğündeki yerini alacak. Yeter ki zamanın kıymetini bilelim. Yeter ki halklarımız barış, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesinden vazgeçmesin!