2010’dan sonraki siyaset sürecinde, devrimcilikte kullanılan bir deyim ile “hazıra konma anlayışı” egemen oldu.

14 Mayıs 2023 seçimlerinde kazanan olmadı, kaybeden ittifak politikaları oldu demiştik. İttifak partilerinin tabanları politikalara onay vermedi, birçok seçmen de seçimi boykot etti diye eklemiştik.

Bugünkü yazım ittifak, denge, “yeni yüzler”, aday politikası ve mücadelenin emekleri görünmeyen emekçileri üzerine. Bir sonraki yazım ise HDP/HDK fikriyatı ve Demokratik Cumhuriyet tezi üzerine olacak.

Kürt siyaseti, HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP, ÖZGÜR PARTİ, DTP, BDP ve HDP ile 40 yıllık bir siyasi geçmişe sahip. Kurulan, kapanan ve tekrar tekrar kurulan partilerde milyonlarca yurtsever Kürt, ilçe-mahalle-köy komisyonlarında, kadın-gençlik komisyonlarında yıllarca emek vererek çalıştılar. Kürt siyasetini inşa etmenin bedelini, gözaltı, tutuklanma, işkence, sürgün,  mobbing ile ödediler ve bir gün dahi partilerinden vazgeçmeyerek inatla mücadeleye devam ettiler, ediyorlar.

Partinin katıldığı her seçimde, düzenlediği tüm etkinliklerde kitleselleşen bu emekler en çok 1990 ile 2010 yılları arasında verildi. Bu 20 yıllık dönemde verilen büyük özveri ve emek Kürt siyasi partilerinin ve kurumlarının en politik olduğu ve en çok “iradeleştiği” dönemdir. Parti tabanında çok kullanılan bir kavram vardır; Yurtsever (Welatparez). Partiye emek veren, bedel ödeyen ve mücadele eden parti emekçisi arkadaşlara “yurtsever” deniliyordu; seçilen arkadaşlara da gönül rahatlığıyla “irademizdir” deniliyordu. Bugün ise, kendi adıma konuşayım, bu özveri ve emek süreçlerinden geçmeden partimizden aday olup seçilenlere “seçilmiş bireyler” diyorum.

2010’dan sonraki siyaset sürecinde, devrimcilikte kullanılan bir deyim ile “hazıra konma anlayışı” egemen oldu. Kürdi ittifak, denge (Aşiret, axa, şex, beg ve aile), yeni yüz (ki ben “diplomalı orta sınıf sömürgecileri” diyorum) ve sol ittifak gibi tanımlamalarla Kürt siyasetine eklemlenen kesimler Kürt halkının mücadelesi ile 2010’dan sonra yüzleştiler. Bu eklemlenme Kürt siyaseti açısından genişleme, Türkiyelileşme vb kavramlarla açıklanırken partiye emek verenler açısından yabancılaşma ve ötekileştirmeyi de getirdi. 1990 ile 2010 arasında partiye emek veren arkadaşları dışlama, küçümseme, hatta iftira vb. saldırılarla saf dışı bırakmalar gerçek yurtseverleri ve parti emekçilerini hedef aldı. Yurtsever Kürtler ile yoldaşlık edenleri tenzih ederek söylüyorum.

Şimdi bu kesimlere soruyorum; Kürtlerin bu onurlu mücadelesine aşık iseniz 1990 ile 2010 arasında bulunduğunuz kentlerde değil miydiniz!? Kulağınız neden o gün kapalı, gözleriniz neden o gün görmüyordu!? Neden yaşadığınız kentlerde o gün yaşananlara sırtınızı döndünüz!? Gerçekten samimi iseniz o gün o onurlu mücadeleyi verenlere ne söylediklerinizi çıkıp halkın önünde söylemelisiniz. Halkın önünde özeleştirinizi vermediğiniz sürece samimiyetinize inanmıyoruz, inanamayız da. Nitekim 90’larda yaşananların çeyreği bugün yaşansa ilk kaçacak, ilk saldıracak veya bir yere tutunmak için renkten renge bürünecek olanlar bedel ödememiş olanlardır. Bu gerçeği siz göremeseniz de biz görüyoruz.

Geçmiş dönemlerde görev yapmış onlarca milletvekili, belediye başkanları-eşbaşkanlar bir çoğu dönemleri bittiğinde siyaseten tarihe karışır gibi görünmez olurken, bir çoğu da sosyal medyada Kürtlerin onurlu mücadelesine nezaketsizce saldırmakta. Muhtar ve muhtar heyetlerini tenzih ederek, bu emekli olup konuşanlara soruyorum: Kürt halkının mücadelesi ve siyaseti sizlere yer vermeseydi, kendi iradenizle aday olsaydınız acaba bir muhtar veya muhtar heyeti kadar oy alır mıydınız!? Kiminiz 90’lı yıllarda köyü yakılan, sürgün edilen, işkence gören ve tutuklananları sömürerek, onların ödediği bedeller üzerinden ranta boğdunuz kendinizi. O değerli insanların gözyaşları, ahları iki yakanızdadır, bunu da unutmayın.

Son yerel seçime baktığımızda 65 belediyenin 3’ü hariç hepsine kayyım atandı, biri bağımsız kaldı, 2’si AKP’ye geçti. İşte “yeni yüz”, “ittifak” ve “denge” pratiklerinin gerçeği...31 Mart 2019 Yerel Seçimi’nde, Kürtlerin daha önce kazandıkları yerellerde, tabandan tepki olmasına rağmen, Kurdî İttifak, “denge” ve “yeni yüz” diyerek, belediye eş başkanlığı, eş başkan yardımcılığı, belediye meclis üyeliği ve il meclis üyelikleri için adaylıklar verildi. Ve sadece Diyarbakır Çınar’ın belediye başkan adayı değiştirildi. Seçim sonrası süreçte olanlara ne demeli! Kayyım atanmasın diye istifa edip AKP’ye, MHP’ye geçmeler, bağımsız kalmayı tercih etmeler, seçildikten sonra 6 milyon oy almış HDP’ye sosyal medyadan saldırmalar... Toplasan bir muhtarlık oyu kadar bile oyu olmayan bir partiye belediye başkan yardımcılığı, belediye meclis üyeliği ve vekillik verildi. 14 Mayıs seçimlerinde HDP Bismil İlçesinde seçim çalışmasına katılan ittifak adayının, 6 milyon oyu olan HDP’nin oylarıyla seçilmiş ittifak belediye başkanının sosyal medya hesabından yaptığı nezaketsiz paylaşımdan bahsediyorum! HDP’lilerin inançlarını sorgulamak sana düşer mi? Soruyorum kendisine! Bu nezaketsiz paylaşımı yapan kişi, partisine, tabanına güveniyorsa HDP’den ve belediye başkanlığından istifa ederek 9 ay sonra yapılacak yerel seçimde kendi ilçesinden, kendi partisinden aday olsun, biz de oy oranını görelim ve ona göre konuşalım.

“Yeni yüz”leri, 90’ları yaşamamış olan, adaylık için gelip yapmacık sosyal medya paylaşımlarıyla Kürt siyasetine dahil olmaya çalışan, çok sayıda vekil, belediye eş başkanı, il-ilçe belediye meclis üyesi aday gördük. Bazı adayların basına, halka ve birlikte çalıştıkları arkadaşlara karşı üslup, yaklaşım ve hareketleri kabul edilemez durumda. Bunların bazıları seçildi bazıları seçilemedi ama pek çoğu ilkeli, emekçi ve politik donanıma sahip değildir.

Kürtlerin ve dünyanın gözü kulağı, politik Amed’de ise ne yazık ki bu politik kimilikten çok çok uzak adaylarla seçimlere girildi. Buna rağmen %61 oy alınabildi. Amed adayları arasında yıllardır her gün alanda emek veren HDP-DBP-YSP il ve ilçe eş başkanları, il yönetimi ve Amed STK’larından adaylar yoktu! Amed, yerelin kararı olsaydı 12 vekilden 11’ini kesin olarak alacaktı. Önceki yerel seçimlerde gönderilen genelgedeki “yerel yönetimlere daha önce seçilmiş kişiler aday adayı olamazlar” kararı ise Amed Bağlar için geçerli olurken, Van Edremit için ise geçerli değil miydi acaba?

Benim düşünceme göre Kürdî ittifakların ne ulusal kimliğimize ne de kazanımlarımıza bir artısı olmadı. 14 Mayıs seçimlerindeki aday profillerinin %85’i yerelin onaylamadığı adaylardı; seçime girdiler ve kaybettiler. Tabanın yarısı seçimi boykot etti. Diğer yarısı ise gönülsüzce oy verdi ama adaylara/kişilere değil, emek verdiği, sahiplendiği kendi partisine oy verdi. Böyle olmasa, HEP’den HDP’ye kemik tabir edilen oylarıyla oylarını katlayarak gelen bir parti nasıl olur da sadece %8,5 oy alırdı!? Biliyoruz ki en az kemik oy %15’dir.

HDK, DTK, HDP, DBP ve YSP seçimden sonra yaptıkları toplantılar sonrasına tabana bir söz verdiler; yapılacak toplantı, konferans ve kongrelerde tabanı dinleyeceklerini, kararı tabanın vereceğini söylediler. Tabandan biri olarak, Eş Genel Başkanların kongreye kadar seçimlere dair net tespitler yapmaktan kaçınmalarını beklerken, Sayın Buldan’ın Van’da Kurban Bayram’ı nedeniyle yaptığı açıklamaları dinledim. Sayın Buldan, “seçim sonuçlarını bir başarısızlık olarak nitelendirmeyi haksızlık olarak görüyorum” diyerek erken bir tespit yaparak kendisi ile çelişkiye düşmüş olmuyor mu? Tabanın ne düşündüğünü, neyi nasıl tartıştığını biliyor muyuz?

Sayın Buldan “Bizim mücadelemiz sadece seçimle var olan bir mücadele değil” derken kendisi açısından neden 2 dönem kuralına uymayarak defalarca seçimlerde aday olduğunu açıklayabiliyor mu?

Yine Sayın Buldan “eksikliklerimiz ve hatalarımızla yüzleşeceğiz” derken bu eksiklik ve hatalar, “yeni yüzler” anlayışını, mücadelenin emeğinden ve ilklerinden uzak kişilerin aday gösterilerek parti emekçilerini dışlamayı kapsıyor mu?

Yerellerde her yerde kendi adayımızı çıkaracağız söylemi bile politik olarak doğru bile olsa aday çıkarıp çıkarmama kararı dahil olmak üzere, Amed başta olmak üzere tüm illerde kararları yerele bırakın. Toplantı, konferans ve kongrelere emekçilerin dönmesini sağlayın, tabanın eleştirilerinden yola çıkan bir özeleştiri geliştirin.

Hep siz yanlış yapacak değilsiniz, bırakın yerel de yanlış yapsın!