Gazeteci Hamza Özkan, bugünkü köşe yazısında "Çözüm, erken seçim ve parlamenter sistemdir" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Dünya tarihine baktığımızda, savaşlar, ölümler, sürgünler, katliamlar ve yoksulluk gibi krizler hep var olmuştur. İnsanlık, çoğunlukla yaşamı geliştirmek yerine yok etmek amacıyla mücadele etmiş, çeşitli sistemler (kapitalizm, feodalizm, sosyalizm, komünizm) topluma sunulmuş ve dayatılmıştır. Bu sistemler, sorunları çözmek yerine daha da derinleştirmiştir.

Avrupa Birliği ülkelerinde demokrasiyi, eşitliği ve insan haklarını savunduklarını ima etseler de, ikili bir siyaset dili kullanmaları krizlere neden olmaktadır. Hükümetlerin istifa ettiği ve erken seçimlerin yapıldığı bu dönemlerde, krizin daha da derinleştiğini görmekteyiz.

Ortadoğu ülkeleri ne yazık ki belirsiz bir yolda, ortaçağ zihniyetiyle geriliyor mu, ilerliyor mu belli değil. Ortadoğu, belirsiz bir yolda ilerlemekte, yoksulluk, umut eksikliği ve artan şiddetle boğuşmaktadır.

Türkiye'de ise Kürt sorunu ve laik-anti-laik gerilimi derinleşmiş durumda. Hükümetler bu sorunlarla yeterince mücadele etmemiş, sorunları çözümsüz bırakmış ve siyasi oyunlar oynamışlardır. Bu sorunlar, toplumda ekonomik kriz, sağlık, eğitim ve yaşam gibi toplumsal meselelerin daha da derinleşmesine neden olmaktadır. Türkiye, bu sorunları çözebilecek güce sahip, yeter ki siyasetçiler halkın sesine kulak versin. Son seçimlerde politikleşen seçmenler, siyasetçilere sarı kart göstermiştir: Ya bizi dinleyeceksiniz ya da bir sonraki seçimlerde kırmızı kart göreceksiniz.

Sorunların çözümü için mücadele edenler az olsa da, gelecekte bu sayı artacak ve sorunlar tarihe karışacaktır. Demokrasiyi, eşitliği ve barışı toplumun her yerinde yaşatmak bireylerin bilgi ve olgunluğuna bağlıdır. Mevcut hükümet veya başkanlık sistemi sorunlara cevap olamamaktadır. Çözüm, erken seçim ve parlamenter sistemdir. Tek partili değil, çok partili koalisyon hükümeti gereklidir.

Olası bir erken seçimde, bu üç sorunun kalıcı çözümü için siyasetçiler, yaptıkları yanlışlardan veya dayatmalardan vazgeçip, şeffaf projelerle halkın önüne çıkmalı. Son zamanlarda yumuşak denilen dil, daha çok çözüm dili ve ortak dil olmalı. Bu, hem siyasetçilerin hem de toplumun kazancına olacaktır. Şu an sorunlar çözülmez durumda, bu fırsatı kaçırmamak siyasetçilerin elindedir. Erken seçim cesareti bulaşıcıdır; korkmayın, erken seçime gidin, bu haliyle sorunlar çözülmez.