Gazeteci ve yazar Hamza Özkan, bugünkü köşe yazısında Kürt sorununun çözümünü ve sine-i millet kavramını ele aldı.

Kürt siyaseti, özellikle 90'lı yıllardan günümüze kadar büyük bedeller ödemiş ve ödemeye devam etmektedir. 2014 yerel seçimleri ve 2015 genel seçimlerinde elde edilen başarılar, HDP'yi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde üçüncü parti yaparken, yerel seçimlerde 105 belediye ile bölgede birinci parti konumuna getirdi. Ancak, bu başarılar, iktidar tarafından dokunmazlıkların kaldırılması, gözaltılar, tutuklamalar, sürgünler ve kayyım atamaları gibi baskıcı uygulamalarla karşılaştı.

HDP'nin Demokratik Cumhuriyet, demokratik ulus ve eşitçe yaşamayı öngören politikaları, toplumda büyük bir heyecan yarattı. Ancak, 7 Haziran seçimleri sonrasında açılan davalar, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve tutuklanması, bu heyecanı sönümlendirdi. Özellikle Figen Yüksekdağ'ın vekilliğinin ve parti üyeliğinin düşürülmesi, onun Kürt siyasetinde yer alması, feminist, sosyalist ve devrimci bir siyasetçi olmasından kaynaklanıyordu.

Kobani davası ve HDP davasında yüksek cezalar istenen Günay Kubilay, Alp Altınörs, Huda Kaya ve Serpil Kemalbay gibi Türk siyasetçiler, Kürtlerle birlikte siyaset yapmanın bedelini ödemekte. 2016'dan itibaren başlayan kayyım atamaları, Kürt halkında büyük bir tepki yarattı.

Bugün, Kürt sorunu başta olmak üzere çözülmeyen birçok sorun, iktidarın ve muhalefetin önünde durmaktadır. Çözüm istendiği takdirde, sine-i millet gibi yöntemlerle erken seçime zorlamak bir çözüm olabilir. Muhalefet partileri ve Kürt siyaseti birlikte sine-i millet kararı alırsa, erken seçim kaçınılmaz olabilir. Halkın karşısına sorunları ve çözümleri anlatan bir yaklaşımla çıkılırsa, toplumun desteğiyle sorunların çözümünde ilerleme kaydedilebilir.

Muhalefet partileri sine-i millet gibi çözümlere yanaşmadığı takdirde, Kürt siyaseti sivil itaatsizlik ve sine-i millet gibi radikal adımlar atma gücü ve birikimine sahiptir. Bu adımlar, Kürt siyaseti için yeni bir yol açabilir ve Türkiye'deki demokratik süreçleri ilerletebilir. Halkın beklentilerini göz ardı etmemek, siyasetin tıkanan noktalarını aşmak için kritik öneme sahiptir. Kürt siyaseti ve ana muhalefet partileri, alacakları kararla Türkiye'yi aydınlık, demokratik ve özgür bir geleceğe taşıyabilirler. Bu süreçte, siyasetçiler, aydınlar, bilim insanları, toplumun akil insanları ve gazetecilerin birlikte hareket etmeleri, daha iyi bir geleceğin inşasında önemli rol oynayacaktır.