"Bir sonraki yazımda ön seçim sürecine dair gözlemlerimi paylaşacağım. Kürt siyasi hareketinin ve Kürt halkının belediyecilikte verdiği mücadeleyi, geldiği aşamayı tekrar hatırlayalım istedim. 2024 yerel seçimlerinin bu geçmiş pratiklerin pratiği olması, yaşanan eksikliklerin tekrar yaşanmaması, emeğin en çok görünür kılınması dileğimizdir."

Kürtlerin emek ve yoldaşlık ruhuyla kazandığı ilk belediyeler...

Kürt siyasi hareketinin ilk belediyecilik deneyimi, Halkın Demokrasi Partisi’nin (HADEP) “Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz!” şiarıyla 1999’da kazandığı 37 belediye başkanlığıdır (35 erkek, 2 kadın).

1999'da belediyecilik meşalesi yakıldığında insanlar için bir devrim niteliğindeydi. O kadar farklı bir coşku, o kadar farklı bir enerji olmuştu ki halk belediyeleri kendi kazanımları olarak görüyordu ve artık “o kurumlar bizim” düşüncesi gelişiyordu. İnsanlar o dönem, belediyedeki emekçi temizlik işçilerine iş çıkmasın diye yere sigara izmariti dahi atmıyorlardı. Kampanyalar başlamıştı bu yönde; “belediyeler artık bizim (Şaredarîyen me ne)  lütfen çöp atmayın” gibi kampanyalar gelişti. Halk belediye çalışanlarını bağrına bastı; kendi çöplerini kendisi çöp araçlarına atıyordu. Çalışan emekçilerin yemelerini, içmelerini karşılıyordu; ciddi bir sahiplenme vardı. Emekçi Kürtler yıllardır seçimden seçime yol, su vb edebiyatıyla kendilerini sömürenlerden (ağa, şex, beğ ve bürokrasinin memurları) kurtulmanın heyecanını yaşarken belediyelerine de sahip çıkıyordu. Klasik belediyecilikle halkçı belediyeciliğin arasındaki farkı her geçen gün halk görüyordu ve yaşıyordu.

Kürt kadın hareketinin parlamentodaki öncüsü Leyla Zana’dır. Belediyecilikte ise kadınlar 1999’da 2 başkanlık kazandılar: Doğubeyazıt'ta (Bazid) Mukaddes Kubilay ve Kızıltepe Belediye Başkanı Cihan Sencar.

2004 yerel seçimlerinde ise Demokratik Güçbirliği'nin 23 kadın başkan adayından 6’si belediye başkanlığı kazandı: Amed Bağlar'da Yurdusev Özsökmenler, Mardin Kızıltepe'de Cihan Sancar, Mardin Mazıdağı'nda Nuran Atlı, Dersim Merkez'de Songül Erol Abdil, Van Bostaniçi'nde Gülcihan Şimşek, Ağrı Doğubeyazıt'ta Mukaddes Kubilay.

Milletvekili eşi Mehmet Sincar'ın 1993’de Batman'da faili meçhul bir cinayette hayatını kaybetmesinin ardından siyasete giren Cihan Sincar, 1999 ve 2004 yerel seçimlerinde Kızıltepe Belediye Başkanlığı görevini 2 kez yürüttü. İkinci kez başkan seçilen Sincar, bölgede kadın yönetici olmanın zorluklarını bir söyleşinden anlatırken, 2000'de Belediye Başkanlığı makamında Kürtçe konuştuğu için hakkında "yardım ve yataklıktan" dava açıldığını hatırlatıyor ve "Dil kültür, kimliktir. Resmi kişilerle Türkçe konuşuyorum. Köyden gelen kadınların yüzde 90'ı Kürtçe konuşuyor. Onlarla iletişim kurmak için tercüman mı tutacağım?" diyordu.

DEHAP'tan Ağrı Doğubeyazıt Belediye başkanı olan ve 2004’de ikinci kez başkan seçilen Mukaddes Kubilay, 1955 Doğubeyazıt doğumlu, lise mezunu, evli, üç çocuk annesiydi. 1978'de Tariş İplik Fabrikası'nda çalışmaya başlamış; 16 yıl kitap, kırtasiye işiyle uğraştıktan sonra 1998'de SSK'dan emekli olmuştu. Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) üyesi iken sonradan Demokrasi Partisi (DEP) ve Halkın Demokrasi Partisi'nin (HADEP) kuruluşundan itibaren yer almış, Bornova'da ilçe başkanlığı yapmıştı. Kubilay, Doğubeyazıt'ta kadın, sağlık, kültür, çocuk, Pazar yeri, toplu taşıma, içme suyu, yol, park, çevre düzenlemeleri ve kanalizasyon alanlarında çalışmalar yaptı; modern bir mezbaha hizmete açtı; kent konseyini kurdu. Kubilay 2004’de 3 erkek adaya karşı tek kadın aday olarak halk oylamasından ikinci kez en yüksek oy alarak başkan olmuştu.

Kürtler 1999 ve 2004 yerel seçimlerinde sadece bölgede değil; Aydın Söke-Savuca’da, Adana Seyhan Küçükdikili’de ve Mersin Akdeniz’de kazandılar (Mersin’de aldılar ama itiraz sonucu verilmedi).

Bu iki dönemde de, partilerin kapatılmasına, gözaltılara ve tutuklamalara rağmen belediyecilikte birçok başarı elde edildi. Kürtlerin dışındaki kimlikler ve inançlar da klasik belediyecilikten değil halkçı belediyecilikten yana oy kullandılar. Belediyeler halkla birlikte yönetilmekteydi, halkın önerisiyle adaylar belirlenmekteydi. Belediyelere alınan emekçiler de halkın onayıyla alınmaktaydı. Kürtler yılardır klasik belediyeciliğin “ben olmasam kazanamaz”, “şapkamı, ceketimi bıraksam kazanırım” diyen anlayışların ezberlerini de bozdu. Halkçı belediyelerde “biz”, “yoldaş”, “arkadaş”, “welatparez”, “emekçi arkadaş” kavramlarının ruhu kentlere sıcak bir hava estirdi. Tabii ki bu kadar artıların yanında eksiler de yaşandı. A eksilerin ve eksiklerin özeleştirisi zamanında, pratikte halka veriliyordu.

Kürt siyasi hareketinin o dönem temsilcisi olan DEHAP Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldı. Ancak bu kez de kapatılan partinin yerini Demokratik Toplum Partisi (DTP) aldı. 2009 yerel seçimlerine DTP girdi ve 98 belediye aldı. Bu seçimde ilk defa kadın kotası uyguladı ve 98 belediyeden 15’ine kadın kotasından kadın başkan seçildi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB)’nin 2016 yılı Yerel yönetim raporuna göre yerel yönetimlerde kadınların durumu şöyleydi:

“Türkiye’deki kadınların yerel yönetimlerde yer alma oranına baktığımızda ortaya benzer bir tablo çıkmaktadır. Türkiye’de ilk belediye seçimleri 1930 yılında gerçekleştirilmiş, kadınlar seçme ve seçilme yasası ile yerel seçimlere katılmıştır. Bu seçimlerin sonucunda, ilk kadın belediye başkanı Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde seçilirken, İzmir ve İstanbul’da sınırlı sayıda da olsa kadın meclis üyeleri seçilmiştir. 1930’dan 1963’e kadar yapılan diğer yerel seçimlerde ise sadece 2 kadın belediye başkanının atandığı bilgisine ulaşılabilmiş, kadın meclis üyeleri konusunda sağlıklı bir bilgi elde edilememiştir. 1963’ten sonraki durum, görece daha iyi olmakla birlikte, 1930’dan başlayarak 2009 yerel seçimlerine kadar sadece 85 kadın belediye başkanı olarak seçilebilmiştir.

Türkiye’de kadınların yerel yönetimlerde temsiliyeti, 1999 seçimleri ile farklı bir aşamaya geçti. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) aynı gelenekten geldiği ve öncülü olan partilerin seçime girmesiyle birlikte kadın özgürlükçü bakış açısıyla siyasal yaşama radikal bir katılım gerçekleştirdi. Cins kotaları ile başlayan kadın temsiliyetini eş temsiliyete taşıdı. Kota ve pozitif ayrımcılık ile birlikte, 1999 yerel yönetimler seçimlerinde HADEP ile 3, 2004’te DTP ile 9, 2009’da ise yine DTP ile 15 belediyede kadınlar başkan olarak seçildi. Bu süreçlerde, kadın belediye meclis üyelerinin sayıları da eş düzeyde artmaya başladı. 2014 yerel seçimleri ise, BDP’nin kotadan eş temsiliyete geçmesiyle birlikte Türkiye yerel yönetimler tarihinde kadınlar açısından dönüm noktasıdır. BDP’nin 2014 yerel seçimlerine eşbaşkanlık sistemi ile girme kararı alması sonucu, seçimlere belediye eşbaşkan adayları olarak bir kadın ve bir erkek aday gösterildi. Siyasi partilerde kanunlaşan eş başkanlık sisteminin yerel yönetimlerde henüz kabul edilmeyişi nedeniyle adaylardan biri belediye meclisinde birinci sırada aday gösterildi.  Seçimlerde 106 belediye kazanan BDP’nin 96 belediyesinde belediye meclis kararları ve yönetmeliklerle ile eşbaşkanlık sistemine geçildi ve böylece 96 kadın, belediye eşbaşkanı olarak göreve başladı. Türkiye’de resmi olarak üç partiden seçilen kadın belediye başkanı sayısı 13’te kalırken, BDP’nin resmi kadın belediye başkanı sayısı 24’e yükseldi. BDP’li geri kalan 72 kadın eşbaşkan ise meclis üyesi olarak seçilip, belediye meclislerinin kararı ile eşbaşkan olarak kabul edildiler.”

Kürtler yerel yönetimlerde her seçimde farklı stratejilerle seçimlere girdiler. Halkçı belediyelerle başlayan kadın kotası, eş başkanlık ve eşit temsiliyet, fermuar sistemi, il ve belediye meclislerinde uygulandı. Kotayla başlayan tartışmalar eş başkanlık ve eşit temsiliyetle devam etti. Eş başkanlık sisteminin başlamasıyla erkekler ve kadınlar arasında bir zihniyet  tartışması başladı. Eş başkanlık modelini içselleşenler de oldu, içselleşemeyenler de. “Ben resmi başkanım, ben yetkiliyim, benim imzam geçerli...” vb tartışmalar da zaman zaman yaşandı.

Eş başkanlık sistemi de emek eksenliydi. Ne yazık ki bazıları az emekle çok emek verenlerin emeklerine, devrimcilerin dediği gibi   “ hazıra konma” anlayışıyla, yılarca emek veren nice arkadaşların emeklerine  konmak istediler.

Kürt siyasi hareketinin ve Kürt halkının belediyecilikte verdiği mücadeleyi, geldiği aşamayı tekrar hatırlayalım istedim. 2024 yerel seçimlerinin bu geçmiş pratiklerin pratiği olması, yaşanan eksikliklerin tekrar yaşanmaması, emeğin en çok görünür kılınması dileğimizdir.

Bir sonraki yazımda ön seçim sürecine dair gözlemlerimi paylaşacağım.