KADIN CESARETİ

Toplumsal sistemlerin belirleyicisi erkekler, yüzyılladır egemen sistemlerini savaş ve çatışmalarla kurup sürdürürken kadın; yaşadığı kültürel, dinsel, etnik ve cins zulmüne katlanıp yine de hayata tutunabildiler. Uğradıkları zulme ve ağır yaşam koşullarına hem dayanıklılık hem direniş göstererek, olağanüstü güce sahip olduklarını kanıtlayıp tarihe adlarını yazdıranlar da oldu.

Kadın yazar-filozof Olympe de Gouges 1789 Fransız Devrimi sırasında ilan edilen “ Fransız Yurttaş ve İnsan Hakları Bildirgesi’nde” “insan ve yurttaşlık” kavramının erkekler için kullanılmış olmasını kabullenemez. 1791'de 'Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi"ni yayımlar. Kadın sorununu kadınların çözebileceğine inanan, “Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyor, öyleyse kürsüye çıkma hakkı da olmalıdır!”diye haykıran, toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlükler konusundaki fikirleri ve idam cezalarına karşı çıkışları yüzünden 1793’de giyotinle idam edilir. Yaklaşık üç yüzyıl önce bu direnişe başını vereceğini bile bile, sadece giyotin sehpasında zoraki eğdirilecek o başı, yaşamı boyunca dimdik tutabilmiş bir kadın.

Sonraki yüzyıllarda ve çeşitli zaman dilimlerinde Rosa Luxemburg, Clara Zetkin, Kate Duncker, Cemile Buhayrad, Leyla Kasım, Nazilerin Yahudi kıyımından 2500 çocuğu kurtaran İrena Sendler ve daha birçok kadın… Tabi ki hepsinin hikâyesi ve cesaretleri ayrı ayrı anlatmaya değer; fakat ” Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne” konu olan, Mirabal kardeşlerin Dominik Cumhuriyeti'nde faşist diktatör Trujillo Hükümeti'ne karşı ezilenlerin verdiği büyük mücadelede ön saflarda yer alırlar. Üç kız kardeş Patria, Minerva ve Maria Teresa Mirabal, faşizme karşı direnişlerinden geri adım atmadıkları için diktatörün hedef göstermesiyle 25 Kasım 1960'da tecavüz edilip vahşice katledilirler.

Koçgiri ve Dersim soykırımına direnen ve eşiyle birlikte öldürülüp başları bedenlerinden ayrılan Zarife Xanım. Onunla birlikte mücadele etmiş, adları dahi bilinmeyen, anılmayan yüzlerce mezarsız yiğit kadın! Etnik ve kültürel zulme karşı direniş gösterenlerin katledildiği yerde, ölümü zılgıtlarla karşılayıp cenazelerini kına tepsileriyle karşılayan, kahkahalarla ağlayan anaların o yürekleri, hem zalimlere hem de dünyaya had bildirir cinsten. Dünyayı cehenneme çevirerek kendilerini de zebani gibi gösteren El-Kaide, Taliban ve İŞİD’e karşı korkusuzca direnen yüzlerce yiğit kadın savaşçı,emperyalizme ve faşizme meydan okudu. Suriye’deki cihadist savaşlarının ortasında kalan ve soykırıma uğrayan Ezidiler, kadınlarının uğradığı tecavüz, kaçırılma ve köle pazarlarında satılmaları 21.yüzyılın insanlık ayıbı olarak tarihlere geçti. Soykırımdan kurtulmayı başaran Ezidi kadınlardan güzellik ve zarafetlerinin simgesi olan saçlarını dünyaya miras bırakarak cepheye giden yiğit kadınlar olarak hafızalarda yer aldı. Tüm bunlar, dünyada kadınların cesaretlerini anlatan sadece birkaç örnek sayılır.

Taliban rejiminin el koyduğu Afganistan’da kadınlar, kırbaçlanarak dövüldüğü halde sokak direnişlerinden vazgeçmiş değiller. İki aydır dünya kamuoyu İran’da yaşanan ve öncülüğünü kadınların yaptığı direnişle meşgul. Mahsa Amini adlı genç kızın, başını İslami usullere göre daha doğrusu faşist molla rejiminin koyduğu kurallara göre örtünmediği gerekçesiyle ahlak polisleri tarafından dövülerek öldürülmesi infiale yol açtı. Kırk yıldan fazladır ülkenin gelir dağılımındaki adaletsizlikleri, rüşvet, yolsuzluk ve adaletsiz uygulamaları kadın bedeni üzerinden yapılan baskıcı-gerici siyasetle örtmeye çalışan rejim, kadınları isyan ettirdi. Sokak ortasında hedef alınarak kurşun yemeleri, linç edilmeleri, tutuklanıp idam cezası almalarını bile umursamadan, korku duvarlarını yerle bir eden cesur kadınlar, İran’daki ceberut rejime ve faşizme haddini bildirecek gibi görünüyor. Dünya halklarının tepki gösterip devletleri temsil eden politikacıların sessizce izlediği İran’da geçen hafta, Bukan’da rejim güçlerinin doğrudan hedef alarak öldürdüğü Muhammed Hasan Zadeh’in babası, oğlunun cenazesinde ağlamaktan çatallanmış sesiyle haykırarak, “Bir zamanlar çok gayretli, çok dürüst, namuslu ve vicdanlı demek istediğimizde “adam “ kelimesini kullanırdık. Şimdi erkek olmak isteyen bir erkek öne kadın olmalıdır. Çünkü kadınlar gerçekten çok daha cesurlar. Kadınlar gerçekten erkeklerden daha cesur ve zekiler!” diye seslendi. Sosyal medyada milyonlarca paylaşıma giren bu acılı ve vakur babanın seslenişi yüz yılın söylemidir bence. Zalimin zulmüne, esarete ve işgale isyanı başlatan kadınları, bu uğurda çocuğunu kaybeden ve ona şehitlik mertebesini vererek onurlandıran eşini ve kadınları başka hangi sözlerle anlatabilirdi ki.

Ölüm ve karanlık korkusunu yenen kadınlar cesaretleriyle bu yüzyılın belirleyicisi olacak.